ARA BÖLÜM: URUNGU SOYU

176 58 8
                                    

BASARKARLA DOM'un ASIL İLİŞKİSİ NE İDİ?

Urungu soyunun çok eski bir maziye dayanan ilişkileri vardı. Urungular bir kıral soyu idiler. O zamanlar Orta Dünya'da var olan Gunedah topraklarının yegane sahipleri idiler, fakat Gunedah'ın düşmesi için dört büyücüden ikisi kadim bir lanet başlatmıştı. Bu savaşın başlamasının nedeni ise Guruna ve Kabbas'ın Kıral Duhan'dan kalede bulunan Saf Güneş küresini kullanmak istemeleri idi. Gunedah "Güneş kalesi" adını da taşırdı.
Kıral Duhan Saf Güneş küresinin Kıral Kalbi olduğunu ve ancak Urungu soyundan olanların eline alabileceğini söylemişti. Ve onlar için kutsal olduğunu, Urungu soyundan başka hiçkimsenin dokunmasına izin verilmediğini (Mamafih tehlikeli durumlar hariç) böyle bir şeyin hiçbir zaman mümkün olmayacağını da söylemişti. Fakat büyücüler her gün ısrarla Kıral Duhan'ın yanına hediyelerle gidiyordular. Kıral Duhan ise ne kendilerini ne de hediyelerini kabul etmiyordu. Yıllar sonra Guruna ve Kabbas bir hışımla surlara saldırmıştılar. Gunedah ordusu, büyücüleri bu saldırılarından ötürü yakalayıp yaka paça Kural Duhan'a götürülmüştüler. Kıral Duhan bunu neden yaptıklarını sorduğunda ise şöyle bir cevap almıştı:
-Bu kalede bir nimet var! Bunu değerlendirmek istiyoruz! Değerlendirip Orta Dünya'yı kötülükten arındıracağız ve bir daha kötülük Saf Güneş küresi sayesinde Orta Dünya'ya ulaşamayacak!
Bunları söylerken iki büyücünün de gözlerinde iğrenç bir ifade vardı. Ağızlarından salyalar akıyor, konuşurken dilleri bir yılan gibi sağa sola sallanıyordu. Kıral Duhan bu iki büyücünün tavırlarından hiçbir iyi niyet görememişti. Eğer ki gerçekten iyi bir amaçları olduklarına inansaydı bu gücü kullanmalarına Orta Dünya'nın iyiliği için izin verirdi. Kıral Duhan büyücülere dönerek:
-Böyle birşey olmayacak. Gunedah topraklarına girişinizi de yasaklıyorum. Eğer bu topraklarda görülürseniz bedelini canınızla ödersiniz!
Diyip büyücüleri sürgün etmişti. Kıral Duhan Gunedah'ın yetiştirdiği en yetenekli iki büyücünün böyle sapmasından dolayı üzgündü. Bu saldırı başka kişiler tarafından olsaydı Gunedah'ın ateşi ile yakılıp ezilidiler, fakat bunu yapan iki Gunedah'lı idi. Kıral Duhan büyücüleri salmasında ki neden, belki de düzelirler umudu idi. Kıralın gözünde Gunedahlılar için her zaman ikinci bir şans vardı. Ne kadar zaman geçerse geçsin. Hiçbir zaman pişmanlıkla geri dönen olmamıştı. Kıral Duhan ulaklara Basarkar'ın Gunedah'a getirilmesi buyruğunu vermiş idi. Basarkar Kıral Duhan'ın buyruğu üstüne Gunedah'a gelmiş idi. Kıral Duhan durumu Basarkar'a izah etmişti. Basarkar bu durumun üstüne Kıralın doğru bir kararda bulunduğunu söylemişti. Bu görüşmeden sonra iki büyücü Gunedah kalesine gelmiş, ellerinde iki kara hançerle surların önünde bağırmaya başlamıştı:
-Gunedah toprakları son bulacak! Kıral Duhan, Urungu soyu lanetlenecek! Kıral soyundan olan her erkek bu lanetle ölecek! Lanet Urungu soyu son bulana kadar devam edecek!
Kalba rotn akabe ru tasse kuru ra akbu ratara aka bi lantee !
Dediklerinden sonra iki büyü ellerindeki kara hançeri kalplerine saplamıştılar. Bedenleri genişletip patlayarak içlerinden kara bir dalga Gunedah topraklarına yayılmıştı. Kıral Duhan önce kendini kontrol ettikten sonra etrafa bakmış ve bir şeyin olduğunu görememişti. Belli bir süreden sonra karşıdan gelen kara duman içinde bulunan lanetli askerler bastıkları her yeri kurutup, çürüterek Gunedah kalesine doğru geliyordu. Gunedah kalesinden kara süvarilere karşı ok, mızrak ve toplar fırlatılıyordu. Kale kapıları açılıp Gunedah muhafızları saldırıyordu. Fakat ne attıkları oklar, mızraklar, toplar süvarilere zarar veriyordu, ne de saldıran muhafızlar. Oklar ,mızraklar, toplar kara süvarilerin içinden zarar vermeden geçiyordu, yaklaşan muhafızlar daha saldırıda bulunmadan kuruyordular. Kıral Duhan lanetlenmiş idi. Basarkar'a dönüp:
-Basarkar Kıral koltuğumun başında Saf Güneş küresi duruyor. Onu al ve sakla!
Basarkar kıralın sözünü hemen yerine getirmiş idi. Saf Güneş küresini alıp kalenin gizli geçidinden giderek kaleden kaçmış idi. Kıral Duhan her şeyi gözünün önüne getirerek kara süvarilere kılıç çekmişti. Parlayan kılıçı gelen süvariler karşısında sönmüş, kurumuştu. Kıral Duhan da öyle idi. Gunedah toprakları haritadan silinmiş, boş, kuru bir kara parçası olarak kalmış idi. Gunedahdan bir parça bile kalmamıştı.
Basarkar ölen iki büyücülerin yanlarına gitmiş bedenlerinden fırlayan parçalarından birini eline almıştı. Parçaları büyü ile tarayan Basarkar büyücülerin beyinleriyle kara büyü ile oynandığını anlamıştı. Soyundan şanslı olan ve o gün Gunedahta olmayan Prens Kreyn haberi almış ve laneti duymuştu. Gunedah topraklarından ayrılmıştı ve Gunedah'a en uzak olan Fellkamondan topraklarına gitmiş idi.

DOM'un AİLESİNE NE OLMUŞ İDİ ?

Fellkamondan'ın en şirin, gürültüden uzak olan kasabası Uhka da bir hayat kuran Kreyn, Gunedahla ilgili hiç bir şey söylemiyordu. Kimliğini gizliyordu. Uhka'da yabancı olan Kreyn, yanına gelip soru soranlara sadece sıradan bir Fellkamondanlı olduğunu söylüyordu. Küçük bir kulübe yapmıştı. Birde kulübenin önünde küçük bir tarlası vardı. O günden sonra bir kıral yahut prens gibi değil de fakir biri olarak yaşamış, lüksten kaçmıştı. İzini lanete kaybettirmişti, fakat bilmiyorduki her geçen gün lanet Kreyn'e yaklaşıyordu. Kreyn Fellkamondanda evlenmiş çocuğu olmuştu. Çok güzel bir bayan olan Rencey ile Fellkamondanın en şirin kasabasında Uhka da hayatlarını sürdürüyordular. Rencey herşeyi biliyordu. Buna rağmen Kreynle çok severek evlenmiş idi. Basarkar Kreyn'i bulmuş herşeyi anlatmıştı. Kara süvarilerin onlara yaklaştığını, ailesinin tehlikede olduğunu herşeyi anlatmıştı. Aniden küçük Dom elinde tahtadan kılıçla Basarkar'ın cübbesinden çekmiş ona güzel gözleriyle bakmıştı. Kreyn Dom'a eğilerek:
-Şimdilik buradan çıkma evlat.
Demişti. Basarkar, Kreyn ve Rencey kulübenin önüne çıkmıştı. Dom kulübenin içinde camdan onları izliyordu. Bir yandan da elindeki tahta kılıçla oynuyordu.
Basarkar Kreyn ve Rencey'e dönmüştü:
-Bu lanetten kaçamazsınız, fakat küçük Dom'u kurtarabilirsiniz.
İkisi de aynı anda:
-Nasıl ?
-Yıllar önce Kıral Duhan yok olurken oradaydım ve bana bu küreyi almamı söylemişti. Saf Güneş küresi, kıral kalbi!
Kreyn ve Rencey küreyi ellerine almış ve Basarkar'a Dom'u nasıl kurtaracaklarını sormuştular. Basarkar Dom için Kreyn ve Rencey'in ölmeleri gerektiğini, Saf Güneş küresini kullanıp laneti Dom'un üstünden kaldıracağını söylemişti. Böylelikle Kreyn ve Rencey ölü olduğu için kara süvariler gelemeyecekti. Dom'un üstündeki lanet kalktığı için de lanet son bulacaktı. Kreyn ve Rencey tereddüt etmeden kabul etmiştiler. Kreyn Dom'a yaklaşarak:
-Sen, ben, annen ve bu yaşlı adamla ışıklı bir oyun oynayacağız. Ve uslu bir şekilde duracağız tamam mı evlat?
Dom onaylamıştı. Kulübenin içinde Saf Güneş küresi aracılığı ile Dom'dan lanet kaldırılmış idi. Kreyn ve Rencey için ise Dom on yaşına gelene kadar hayatta kalacaklardı. Kullanılan Saf Güneş küresi kırılıp, toz olmuştu. Bu durum ise kara süvarilere Kreyn ve Rencey'i ölü kılıyordu. Bunların hepsi olurken Dom daha üç yaşında idi. Kreyn Dom'a o yaşından beri hayatta nasıl kalınması gerektiğini herşeyi öğretmişti. Dom on yaşına bastığında Kreyn ve Rencey el ele yataklarında ölmüştüler. Kreyn'in boş olan elinde bir not vardı. "Baban seni seviyor ve gurur duyuyor evlat!" Yazıyordu. Rencey'in boş elinde de bir not vardı. "Annen seni seviyor ve gurur duyuyor oğlum!" Yazıyordu. Dom daha o yaşta anne ve babasını bir sandala koymuş ve yalazlı bir şekilde Fellkamondan uzun gölüne bırakmıştı. Dom ağlıyor kadere sövüyordu. Fakat bilmiyorki o insan soyunun en kadim soyuna sahip bir genç idi. Belki de bunu hiç öğrenemeyecekti. Hattâ öğrenmemesi onun için çok daha iyi olurdu.

Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin