Büyücü Savaşı

34 5 8
                                    

Basarkar var gücü ile dinlenmeden ihtişamlı atı rüzgarı ile Amlak'a gidiyordu. İşin vahamiyetini rüzgar dahi biliyor, kaslı ve güçlü bacakları yorulsada daha hızlı koşmaya çalışıyordu. Basarkar hâlâ umutlu idi. Çünkü bazı ağaçların çiçekleri parıldıyordu. Basarkar, Amlak'ın "Duka" adlı kalesinin kapısına gelmişti, fakat Duka'nın eski ışıltısı gitmiş yerine zehirli bir karanlık gelmişti. Basarkar, Amlak'a birşey olması endişesi ile hızlıca merdivenlerden çıkmıştı. Endişeli bir ses ile: "Amlak, dostum. Neredesin?" Amlak ağır adımlarla kudret kapısının karanlığından çıkıp: "Basarkar, hoş geldin eski dostum." Demişti. Basarkar, Amlak'ın samimiyetsiz tavrını ve eski ak sakallarının siyahlaştığını görmüştü. Bir ihtimal Amlak'ın hâlâ içinde kadim bir ışık zerresi olduğunu düşünüyordu. Basarkar: "Amlak dostum. Ardıç toprakları karanlığa gömülüyor. Qlabdor düştü. Ve kral öldü. Ardıç ağacı gücünü gittikçe kaybediyor. Dostum, yardım etmelisin."
Amlak, lakayıt bir tavır almıştı.
"Tawg kazanıyor yani, hmm..."
Gülmüştü.
Basarkar: " Ne yani dostum?"
Amlak: " Yardım edemem Basarkar. Benim dostum Tawg. "
Basarkar öfkelenir.
"Ne demek yardım edemem! Orta dünya karanlığa gömülüyor. Ve bu karanlık tamamlandıktan sonra orta dünyada kimse barınamaz. Tawg bile."
Amlak'ın lakayt hali üstünden çekilmiyordu.
"Orta dünya tekrar inşa edilecek. Fakat bu sefer bizim istediğimiz gibi olacak."
Basarkar, Amlak'ı kendi saflarına çekemeyeceğini anlamıştı.
"Sende bozulmuş bir büyücüsün eski dostum. Seninle daha fazla zaman harcayamam, yoluma devam etmeliyim."
Amlak gülmüştü.
"Seni bırakırsam devam edersin Basarkar!"
Basarkar: "Seninle savaşmayacağım ihtiyar!"
Amlak: "Fakat ben seninle savaşacağım ihtiyar!"
İşler karışmıştı. Eğer Basarkar Amlak ile savaşırsa büyük ölçüde zaman kaybedecekti ve bu zaman içinde belki de savaş kaybedilecekti. Fakat savaşmaktan başka kaçış yolu da yoktu. İlk hamleyi Amlak yapmıştı.
"Heyhat!"
Basarkar ateş topunu savurarak camdan dışarı atmıştı. Camdan çıkan ateş topu havada patlamıştı.
Öfkeden kuduran Amlak büyülü asasını elinde hızlı bir şekilde çevirip Basarkar'ın üstüne doğru zıplamıştı. Basarkar asasıyla kalkan açmıştı. Amlak güçlü bir vuruş yapmıştı. Basarkar'ın kalkanı işe yaramamıştı. Basarkar sert bir şekilde duvara çarpmıştı. Kule bu saldırıyla sarsılmış, her köşesinde derin çatlaklar oluşmuştu. Basarkar yerden kalmıştı. Yüz ifadesi acı ile sarılmıştı. Basarkar, kulenin böyle bir saldırıya tekrar dayanamayacağını fark etmişti. Basarkar, Amlak'a ardı ardına büyü saldırıları yapmıştı. Amlak bu saldırılarla ayakta duramamıştı. Basarkar asasında güçlü bir büyü toplayarak kulenin derin çatlak olan tam merkezine vurmuştu. Kule aşağı doğru yıkılmaya başlamıştı. Dövüş burada sonlanmamıştı. Aşağı doğru yıkılan kulenin içinde savaşmaya devam etmişlerdi. Fakat Amlak denge konusunda çok berbattı. Basarkar çok fazla avantaj sağlamıştı. Ama bu Basarkar içinde riskliydi. Basarkar, Amlak'ın saldırısını beklemeye başlamıştı. Çünkü saldırıları fazlasıyla savruktu. Hızlı bir şekilde gittikçe dibe yaklaşıyorlardı. Amlak beklenen saldırıyı yapmıştı. Basarkar kendini üstüne bastığı taştan bırakmıştı. Aşağı doğru hızlıca düşmeye başlamıştı. Düştüğü esnada güçlü bir itme büyüsü ile aşağıdan yukarıya tüm taşları itmişti. Taşlar sertçe Amlak'ın vücudunun heryerini kırmıştı. Amlak bu büyü karşısında yenilmişti. Ve son gücü ile Basarkar yıkılan duvarların içinden kendini atmış, yere düşerken de büyü ile çarpmayı hafifletmişti. Amlak enkazın altında kalmıştı. Basarkar yerden zar zor kalkmıştı. Rüzgâr Basarkar'ın yanına gelmişti. Yaralanan Basarkar atına atlayıp destek için Od topraklarına gitmek için yola koyulmuştu. Basarkar'ın uzun fakat hızlı bir ilerleyişi vardı. Bu yolda Basarkar azimli ve inatçı idi. İlerleyişi onu Od topraklarına getirmişti. Yaralıydı. Od muhafızları bunu fark edince hızlıca Basarkar'ın yanına koşmuştular. Hemen onu içeriye alıp en rahat yatağa uzatmışlardı ve onu iyi edecek bitkisel ilaçlar içirilmişti. Od Ana ve Od Ata çok geçmeden Basarkar'ın yanına gelmişlerdi. Biraz toparlayan Basarkar aniden yatakdan zıplamıştı: '' Hemen çıkmam lazım. Sizinde gelmeniz lazım.'' Od Ata ve Od Ana:
'' Sana neler oldu Basarkar? ''
Od'lar heyecanlı şekilde sorular sormaya başlanmıştılar. Basarkar lafı dolandırmadan anlatmıştı:
'' Tawg kazanmak üzere. Destek için Amlak'ın yanına gitmiştim fakat, Amlak Tawg'ın tarafına geçmiş. Kirlenmiş. Onunla savaştım, istemesemde savaştım, fakat o beni savaşmaya zorladı. Sonra onu öldürmek zorunda kaldım. Ardıç toprakları zayıf düşmeye başladı. Ağaçın gücünün bittiğini hissediyorum. Hatta ardıç topraklarında artık yeşile dahil hiçbir şey yok dostlarım. Acele yola çıkmamız gerek.''
Od'lar durumun vahim olduğunu Basarkar'ı ilk gördüklerinde halinden anlamışlardı. Od Ata:
'' Tüm gücümüzle buradan çıkıp Ardıç topraklarına gidelim. Eğer bu bizim için son savaş olacaksa bizim neslimiz ve diğer ırkların nesli için devam eden bir hayat olmalı. Bunu da biz sağlayabiliriz yahut bizimle birlikte son bulur ve başarısız oluruz. '' Basarkar ayağa kalkıp: '' Dostlarım, sadece sizler bu savaş için bile yetersiz kalırsınız. Siz Ardıç topraklarına gidin. Bende buradan orman adamlarının desteğini istemeye gideyim. Umarım savaşa dahil olurlar. Od Ana: '' Umarım başarılı olursun Basarkar, onları ikna etmenin ne kadar zor olduğunu biliyorsun. Ve kadim dostum, umarım sağ salim savaşta bizimle yan yana olursun.
Basarkar önlerinde başını eğip onları selamlamıştı. Atına atladığı anda bir ses "Bekle Basarkar" demişti. Bu kişi Od Ata idi. Elinde bir şişe vardı: "Bu seni dinç tutar. Yolun uzun ve meşakkatli." Basarkar teşekkür edip atı rüzgarla oryankisitler için yola koyulmuştu. Od'lar ise Basarkar'ın hemen ardından tüm güçleri ile Ardıç topraklarına doğru hareket etmeye başlamışlardı. Basarkar fazlasıyla yorgun ve acı içindeydi. Bu onu durduramayacaktı. Eğer ki acısına yahut yorgunluğuna yenik düşerse bir daha asla orta dünya için renkli bir yaşam olmayacağını biliyordu. Çünkü bu savaşta en büyük rollerden birine sahipti. Dom'u düşündükçede güç kazanıyordu. Oryankisit krallığına gelmişti. İçeri hızlıca daldığı gibi bağırmaya başlamıştı: '' Lord Ugan... Lord Ugan...'' Basarkar yere yığılmıştı. Oryankisit muhafızları hemen Basarkar'ı doğrultmuştu. Lord Ugan gelmişti: '' Neler oluyor dostum Basarkar?'' Basarkar hemen anlatmaya koyulmuştu. '' Durum vahim ardıç ağacı yok olmak üzere. Şuan ardıç topraklarında büyük bir savaş var Lord Ugan. Od'lardan yardım aldım. Onlar şuan ardıç topraklarına doğru gidiyorlar. Fakat yeterli değil. Tawg çok güçlü neredeyse kazanacak. Qlabdor'u ele geçirdi. Yardımınız gerek eski dostum.
Lord Ugan yüzünü ekşitmişti. '' Savaş benim topraklarımda değil dostum, üzgünüm.'' Demişti. Basarkar öfkelenmişti: '' Eğer bu savaşı kazanırsalar, zehir senin de topraklarına gelecek Lord Ugan ve kazanma şansın olmayacak da Dom'u hatırlıyor musun hala? ''
Lorg Ugan hatırladığını başını sallayarak göstermişti. '' Heyecanlı Dom. '' diye de mırıldanmıştı. Basarkar tekrar söze girmişti: '' O genç adam şuan ardıç kalbi ile ardıç topraklarına doğru gidiyor onu sevdiğini söylemiştin şimdi sevdiğin kişi için savaşmayacak mısın? Lord Ugan her sevdiklerim için savaşmam kaybedecek çok şeyim var benim. Basarkar ya o gençin yok mu? Od'ların, elflerin yok mu? bencil olma Lord Ugan adının hakkını ver. Lord Ugan Basarkar'ın en başından beri haklı olduğunu zaten biliyordu fakat inatçı olduğu için meseleyi uzatıyordu. Hele ki Dom'un adını duyunca iyice etkilenmişti. Ve yanına geldiğinde bir anda değiştiğini hayırlamıştı. O kalbi taşımanın sorumluluğunu ve yükünü o dahil tüm orta dünya biliyordu. Basarkar'a dönüp: '' Tamam Basarkar hazırlıklara başlayalım Basarkar ufak bir rüzgâr büyüsü yapmıştı. Çok geçmeden hızlı bir şekilde Basarkar'ın can dostlarından biri olan Akkuş iri gövdesi ve kanatlarıyla gökyüzünü kapatarak gelmişti. Akkuş'a yaklaşarak yelesini sevip ona Abra' nın yanına gitmesini durumu anlatmasını söylemişti ve Akkuş bir hışımla uçmuştu. Basarkar Lord Ugan'ın ordusu ile ardıç topraklarına doğru yola çıkmıştı. Artık biraz da olsa umutları yeşermişti. Her destekte bir ağaç dalında açan çiçekler gibi oluyordu. Lord Ugan bir süre sonra Basarkar'a dönerek: '' Umarım heyecanlı Dom hâlâ hayattadır. Onu tekrar görmeyi iple çekiyorum. Üstelik savaşırken görmeyi. Basarkar biraz umutlu biraz umutsuz bir yüz ifadesi ile: '' Umarım hayattadır kadim dostum. Onu bende görneyi çok istiyorum. Nasıl ve ne halde olursa olsun. '' der. Basarkar ve Orya kisitler hızlıca ardıç savaşına katılmak ve kazanmak için ilerliyordular.

Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin