Kien'in ölümü Dom ve Kwun için öyle sertiki, yürekleri adeta bozguna uğramış gibiydi. Ama bir şekilde yola devam etmeleri gerektiğini biliyordular. Uçan kuşa, koşan böceğe dikkat kesilen Kwun, dikkati dağınık, buruktu. Dom ise sadece yürüyordu. Göz göze geldiklerinde bakışlarının puslu olduklarını görüyorlar ve dudak büzüp hiçbir şey söylemeden devam ediyordular. Kwun, çantasına baktığında ne bir yudum su nede enerjilerini yerine getirecek bir lokma yiyecek bulmuştu. Dom'da çantasına baktığında; onunda çantasında hiç yiyecek ve su olmadığını görmüştü. Aç, susuz, güçsüz asla bu yolu bitiremezlerdi. Kwun:
-Hiç tüketeceğimiz birşey kalmadı.
-Maalesef ki öyle.
-Rotamızdan şaşmamız gerekecek.
Dom şaşakalmış bir şekilde:
-Nasıl?
-Bir günlük bir uzaklıkta bir diyar var; oraya gidip karnımızı doyururuz, belki biraz da moral toplarız. Bu yol böyle hüzünlü bitmez ve çok dikkatsiziz.
-Aslında haklısın, anlat biraz diyarı.
-Orta dünyada sadece sayılı kişilerin bulabileceği ve girebileceği bir diyardır. Saklı diyar Gui. Buraya girebilmek için elimdeki Gui maden parasına sahip olman ve diyarın yolunu bilmen gerekir.
Para o kadar parlaktı ki; adete elinde aydan bir parça tutuyormuş gibiydi.
-O zaman gidelim.
Saklı diyara yolculukları bu şekilde başlamıştı. Patikalardan, ağaç dallarından, köprülerden, ırmaklardan ve tünellerden geçmiştiler. Kwun:
-İşte tam karşımızda.
Dom, karşılarında sadece uçsuz bucaksız bir ormandan başka birşey görmüyordu.
-Karşımızda sadece orman var!
Kwun hafif bir tebessümle:
-Sadece izle efendi Dom.
Kwun, sarığından Gui parasını çıkarmıştı. Ve havaya kaldırmıştı. Gui parasından aniden bir mavi-yeşil karışımı ışık parıldamış ve ışık tam karşılarına vurmuştu. Aniden ormanın ikiye yarılıp önlerine çiçekli bir köprü uzanmıştı. Köprünün altı ise karanlık, dip bir kuyu idi. Köprüden hızlıca geçip Gui'ye girmiştiler. Dom, gördüklerine öyle şaşırıyor, öyle mutlu okuyordu ki...
Karşısında; sürekli dans eden, şarkılar söyleyen, renkli kelebekler kovalayan, elli santim boyunda, kulakları sivri, koca ayaklı, saçları uzun ve dik, kocaman ağızları olan kumral bir ırk görmüştü. En güzel yanlarıda güldüklerinde o kocaman olan ağızları yayılıyor ve dişleri inci gibi parlıyordu. Renkli mantar çatılı kulübelerde yaşayan çok tatlı bir ırk...
Etrafta koşarken ince tiz bir sesle hep: "Gugi, gugi..." Diyordular. Kwun:
-Saklı diyar Gui; karşında Gugiler, bay Dom.
Dom ağzı açık etrafı izlemekten cevap veremiyor, soru soramıyordu. Bir gugi kabile lideri gelip lacivert gözleri ile Dom'u ve Kwun'ı karşılayıp misafir etti. Dom, nereye baksa, Gugilerin gözleri ya lacivert yada yeşildi. Ve parlaktılar. Bir Gugi, Dom'a yavaşça yaklaşıp kocaman gülüp, parlak gözleri ile sevimli sevimli bakıyordu. Dom ise: "O, çok tatlı." Derken heryerden Dom'un suratına böğürtlenli turta atmaya başlamıştılar. Sonrasında gülüp kaçtılar. Dom yüz çemkirerek Kwun'ın peşine koşup, yetişmişti. Kwun, Dom'u turtalı görünce gülerek:
-Ne bu hâl?
Dom yüz ekşitmiş ve sert bir tavırla:
-Hiç!
Demişti. Sonrasında, burada temizlendiler, yediler, içtiler ve eğlediler. Ve erzaklarını alıp, Gugilere teşekkür ederlerken, Dom'u turta yağmuruna tutan bebek gugilerin ona gülüp, el sakladıklarını gördü. Önce yüz çemkirsede, sonrasında Dom'da gülüp el sallamıştı. Böylelikle Gui'den ayrıldılar. Dom önce bî üzüldü sonra Kwun'a dönüp:
-Keşke biraz daha kalabilseydik.
-Maalesef bay Dom. İki gün yeterli, hem zaten Gui'de fazla zaman geçirmek bizi oraya bağlar. Bu yüzden Gui'ye gelenler en fazla üç gün orada kalır. Üstelik bitirmemiz gereken bir macera var, unutma.
Dom, Kwun'ın her kelimesini haklı buluyordu. Hüzünleri biraz olsun dinmiş ve birazda moral depolamış bir şekilde yollarına devam etmiştiler.
Dom yavaşlamıştı, arkasına dönerek son defa kaybolan Gui'ye ve Gugilere bakmıştı. Küçük, anlamlı ve birazda hüzünlü bir tebessüm etmişti. Sonrasında hızlanarak Kwun'a yetişmişti. Dom aniden:
-Gugiler savaşa destek verecek mi ?
Kwun gülmüştü:
-Hayır efendi Dom, onlar kavga edebilir fakat savaşamazlar. ( Kavgayı ancak kendi aralarında edebiliyorlar, dışarıdan bakılınca sadece iki tatlı varlık atılıyormuş gibi gözüküyor.)
Maceralarında kaybettikleri zamanı telafi etmek için hızlanmıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019
FantasyOrta Dünya'yı tekrar keşfetmeye ne dersin? Sürükleyici bir maceranın içinde kaybolacaksın. Ben yazarken heyecanlanıyor ve yaşıyorum. Sende okurken heyecanlanacak ve yaşayacaksın arkadaşım. Orta Dünyadaki bu macera dolu serüvende kahramanımızın yan...