Merhaba, pek fazla birşey söyleyemeyeceğim. Fakat sizin söylenmek istediğiniz birşeyler varsa lütfen paylaşın. Bu benim için çok önemli. Her neyse Dom'un macerası bu meşakkatli serüveni son buldu. Bana göre ardıç ağaç kalbini bu hikayeyi okuyan herkes taşıdı. Ve bu hikayeyi okuyan sonunu gören herkes orta dünya kahramanıdır. Hepinize teşekkür ederim. 🙏🏼🖤
Dom'un fedakarlığı orta dünyaya yayılmıştı. O artık orta dünyada umut prensi Dom diye anılmaya başlamıştı. Dom karanlığa ışık olmuştu. Artık o küçük kasabasındaki küçük evinde değildi. Elçe'de yoktu. Bedeni ardıç ağacı tarafından kutsanıp bir meyve haline gelmişti. Fakat ruhu özgür ve canlı idi. Hatta öyle parlak bir meyveydi ki, adeta zümrüt gibiydi. Bedenin bu dünya üzerinden toz olup gidişinin birinci yılıydı. Basarkar, Od Ana-Ata, Kral Thoru, Lord Ugan, Toyon, Abra ve Kwun... Hepsi ardıç ağacının etrafında tütsülerle durmuştu. Hepsinin kendi ırkının geleneklerini yansıtan birbirinden farklı tütsülerleri vardı. Ve hepsi yasını tutuyor, minnetlerini gösteriyordu. Teker teker düşüncelerini söylemeye başlamıştılar.
Basarkar:
"Senin hep yanında olamadım genç adam. Senin ne kadar güçlü biri olduğunu bildiğim içindi belkide... Sen sıradan biri değildin. Sen bir kralın oğluydun. Tek merak ettiğim pişman olup olmaman. İstediğin hayatı yaşayamadan... Neyse, genç dostum seni özlüyor ve minnet duyuyorum."
Hemen ardından Od Ana-Ata konuşmaya başlamıştı.
" Seni ilk gördüğümüzde yürekli bir delikanlı olduğunu, dürüst biri olduğunu anlamıştık. Gözlerin bunu hep belli etmişti. Senin bizi bu mecrada yalnız bırakmayacağını hep biliyorduk. Keşke seni daha fazla tanıma fırsatımız olsaydı.
Kral Thoru:
" Seni hiç tanımıyorum evlat fakat, babanı tanıyorum. Savaşta gördüğüm kadarıyla dürüst ve güçlü birisin. Aynı baban gibi... Kimsenin yapamayacağı bir şeyi yaptın. Hiçbirimizin gücünün yetemeyeceği bir şeyi... Sana ırkım ve kendim adına minnettarım.
Lord Ugan:
" Sen benim gözlerimi açtın heyecanlı Dom. Sen bana ne kadar bencil biri olduğumu öğrettin. Şu uzun hayatımda birçok savaş gördüm ve birçok zafer kazandım fakat, bu savaşın kahramanı sen oldun. Sen bana uzun yaşamımda, yaşam için fedakarlığın ne olduğunu öğreten tek kişi oldun. Cesur olman ve fedakar olman senin atalarının mirası. Bu senin kanında vardı. Keşke Oryankisitin masasını tekrar neşelendirebilseydin. Sana minnettarım heyecanlı Dom.
Lorg Ugan'ın duygularını anlattığını şuana kadar hiç kimse görmemiş, duymamıştı. Herkes şaşırsada tebessüm etmekten kaçınmamıştılar. Toyon ve Abra ağacın önünde yumruklarını göğüslerine vurarak eğilmiş, minnetlerini böyle göstermiştiler. Sıra Kwun'a gelmişti. Yüzü asıktı. Çünkü onlar yol arkadaşıydı...
Kwun:
"Önce bizim seni koruduğumuzu sanıyordum efendi Dom. Sonra fark ettim ki sen bizi koruyormuşsun. Önce Kien'i... Sonra ( yutkunmuştu.) seni kaybetmek canımı çok ama çok yakıyor. Kuzenim Rundanah'ı da kaybetmek... Çok kayıp verdim dostum çok... Eğer sen hayatta olsaydın, eğer olsaydın... Sen benim kazancım olacaktın. Beni teselli edebilecek tek kişi sendin. Şimdi yoksun. Herşey için sana, Kien'e ve Rundanah'a minnettarım... "
Gözünden yaşlar akıyordu. Herkes en çok kaybedenin onun olduğunu biliyordu. Hepsi Kwun'ın omuzuna elini koymuştu. Bir anda yemyeşil bir ışık yayılmıştı meyveden. Hepsinin gözü parlamış, kamaşmıştı. Ve hepsin o ışıkta hissettiği sıcak bir dokunuş vardı. Fakat içlerinden biri daha özeldi. Kwun, elini açtığında avucunda meyve çekirdeği vardı. Bu çekirdek aynı Dom'un dönüştüğü meyve rengindeydi. Bir anda kulağında bir fısıltı duymuştu.
" Bu çekirdeği Qlabdor'un merkezine ek..."
Herkes şaşkınca Kwun'a bakıyordu. Aralarında sadece bir kişi neler olduğunu anlamıştı. Basarkar... Çünkü bir fısıltıda onun kulağına gelmişti.
"Asla pişman değilim Basarkar. Hatta sizleri tanıdığım için mutluyum."
Herkes ayrılmıştı.
Ardıç ağacının etrafından ayrılmalarının üzerinden aylar geçmişti. Basarkar, dostu Kwun'ı ziyaret etmek için Qlabdor'a gitmişti. Çok hoş karşılanmıştı. Gördüğü şeye inanma güçlüğü çekiyordu. Kwun, hiç istemediği adam haline gelmişti. Qlabdor'un lordu olmuştu.
"Seni görmek çok güzel Basarkar."
"Senide öyle Lord Kwun."
Kwun dostları tarafından kendine böyle hitap edilmesinden hoşlanmıyordu.
"Lütfen Basarkar, bana böyle deme. Dostlarım hâlâ bana Kwun der. Sende benim dostumsun."
Basarkar başı ile onaylamıştı. Kwun, Basarkar'ı Qlabdor'da dolaştırmaya başlamıştı.
"Qlabdor'u eski ihtişamına geri getirmişsin Kwun." "Rundanah'a yakışır bir şekilde olsun istedim."
Basarkar utanmasa yahut Lord Rundanah'a saygısızlık olacağını düşünmese daha güzel olduğunu söyleyecekti.
"Basarkar, seni Qlabdor'un en kutsal yerine götüreyim."
Basarkar mırıldanmıştı: "Arçura"
Arçura Qlabdor'un en kutsal yeri ve merkeziydi. Gittiklerinde Basarkar gözlerini ovuşturmuştu.
"Bu nedir böyle Kwun..."
Kwun gülmüştü.
"Dom'un meyvesinden yayılan ışık sonrası bir dokunuş sıcaklığı. Sonra avucumda Dom'un meyvesinin renginde bir çekirdek.Bir de ses.
" Bunu Qlabdor'un merkezine ek. " Sonra bir ağaç oldu. Gördüğün gibi...
Dom'un meyvesinin renginde bir ağaç olmuştu. Ve üç meyve vardı dallarında. Meyvelerin hepsi Kwun'ın sevdiklerinin göz rengideydi. Dom, Kien ve Rundanah... Kwun bu ağaça dokundukça bu üç kişinin sıcaklığını hissediyordu. Basarkar çok mutlu olmuştu. Basarkar, Qlabdordaki zamanını doldurmuştu. Kwun, Basarkar'ı uğurlamuştı. Fakat Basarkar kendine son bir görev edinmişti. Dom'un kasabasına, fellkamon'a gidip Elçe'ye herşeyi anlatmaktı. Yola koyulmuştu. Nihayetinde kasabaya gelmişti. Önce Elçe'nin yumurta dükkanına uğramıştı fakat, dükkan kapalıydı. Bir kaç yerliyle sorduğunda uzun süredir kapalı olduğunu öğrenmişti. Sonra aklına Dom'un küçük kulübesi gelmişti. Kulübeye geldiğinde Elçe'nin oturmuş uzaklara baktığını görmüştü. Ve yanına yaklaştığında şu tepkiyi almıştı.
"Üzgünüm, Dom evde yok. Yakın zamanda gelecektir."
Basarkar piposunu çıkarıp yakmıştı.
"Biliyorum bayan Elçe. Fakat ben size birşeyler anlatmak için geldim. Ben Dom'un dostuyum. Adım Basarkar."
Elçe heyecanlanmıştı. Basarkar'da öyle. Çünkü en son durduğu bu yerde kendini Dom'a tanıtmıştı. Elçe'nin uzun zamandır beklediği sevgilisinden ilk defa bir haber vardı. Dikkatle dinlemişti.
Hikâye günlerce sürmüştü. Elçe çok fazla üzgündü. Zaman zaman ağlıyordu.
" Dom Orta Dünya için bir umut prensi oldu. Ve Orta Dünya böyle bir fedakarlıkla karşılaşmamıştı. Fakat sizi bir yere götüreceğim."
Qlabdor'a gitmiştiler. Basarkar Elçe'yi Lord Kwun'a tanıtmıştı. Lord Kwun çok memnun olmuştu. Sonra da Lord Kwun kendini tanıtmıştı. Lord Kwun, Elçe'yi Arçura'ya götürmüştü. Sonrada Ardıç Ağacına. Elçe gözyaşlarına hakim olamamıştı. Ardıç Ağacına dokunduğunda Dom'u hissetmişti. Ve bazı fısıltılar:
"Sakın üzülme. Ben her zaman yanında olacağım. Sen beni görmesende... Daima mutlu ol. Sen mutlu oldukça, ben çok daha mutlu olacağım."
Basarkar ve Lord Kwun, Elçe'ye bir söz vermişti. İstediği zaman onu Qlabdor'a ve Ardıç Ağacına götürme sözü. Elçe küçük kasabanın dışarısını hiç bilmiyordu. Çoğu gibi. Biraz olsun içi ferahlamıştı. Basarkar, Elçe'yi kasabasına bıraktıktan sonra merak ettiği birşey daha vardı.
Ve bu merak uğruna son bir yolculuğa yelken açmıştı. Gunedah... Güneş toprakları...
Yolun sonunda Basarkar gözlerinin onu yanılttığını düşünüyordu. Siyah topraklar altın sarısında parlıyordu. Ne yazık ki buraya hükmedecek bir Urungu yoktu. Asasını yukarı doğru kaldırıp bağırmıştı.
"Gunedah! Güneş toprakları! Urungu soyunun mirası! Keşke sana hükmedecek biri olsaydı. Keşke efendi Dom olsaydı."
Çok fazla kederli bir şekilde bağırmıştı. Sonra savaşa katılan tüm diyarlara haber yollamıştı. Artık burası Lord Ugan, Lord Kwun, Od Ana-Ata, Kıral Thoru tarafından korunuyordu. Ve Gunedah'ın eskiden kale olan yerine Dom'un heykeli yapılmıştı." İyi ki bu macerayı kabul ettin Dom Urungu. Sen olmasaydın bu yükü kimse üstlenemezdi. Seni daima özleyeceğiz. Elveda Dom..."
BASARKAR.
"Huzur içinde yat umut prensi Dom.
Huzur içinde yat kadim dost Kien.
Huzur içinde yat Qlabdor'un efendisi Rundanah."LORD KWUN.
GUNEDAH'IN GÜNEŞİ OLABİLECEKKEN,
DAHA KUTSAL BİR YERİN MEYVESİ OLDUN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019
FantasiOrta Dünya'yı tekrar keşfetmeye ne dersin? Sürükleyici bir maceranın içinde kaybolacaksın. Ben yazarken heyecanlanıyor ve yaşıyorum. Sende okurken heyecanlanacak ve yaşayacaksın arkadaşım. Orta Dünyadaki bu macera dolu serüvende kahramanımızın yan...