Dom ile Basarkar Kut Dağı'nın eteklerine gelmişlerdi. Bu serüvende Dom Orta Dünya'yı gezme hayallerinin tam tersini yaşıyordu.
-Evet genç adam sonunda Kut Dağına yaklaştık.
Dom başını sallayarak onaylarken aniden Basarkara dönmüştü:
-Basarkar burada ne gibi tehlikelerle karşılaşacağız?
-Burası şamanlarla doludur. Od topraklarında girdiğin testlere benzemeyecek bu yolculuk delikanlı. Dediklerimi sakın kulak ardı etme!
-Tamam etmem. Fakat anlatmanı bekliyorum!
Basarkar şöyle bir bakmış idi:
-Burada dağın bu yüzünde sıradan şamanlar bulunur. Tam olarak zararlı sayılmazlar, başka ırkların yanlarından geçmelerini umursamazlar. Kendi çaplarında büyü ile uğraşırlar,pek de başarılı olamazlar. Benim gibi büyücülerin yapabildiklerini asla yapamazlar.
Dom sakin bir tonla:
-Hımm... bu Dağdan korkulacak bir şey olmadığı anlamına mı geliyor bay büyücü?
Basarkar bir hışımla dikilerek gözlerinden şimşekler çakmıştı:
-Asla! Bu Dağın bulunduğumuz tarafını geçsek bile,birde diğer tarafı var. Buradan yukarı,yukarıdan da aşağı ineceğiz.
İşte tehlikeli kısım dağın arka tarafı.
Dom gözlerini kısarak:
-Yani... tehlikeli kısmı biraz daha açıklar mısın bay Basarkar?
Basarkar ciddi bir tavır almıştı. Çok bekletmeden tehlikeli kısmı anlatmaya başlamıştı:
-Elbette genç adam. Dağın diğer tarafında da kara şamanlar bulunur.
(Dom kara şaman kısmında,gözlerini iyice açmıştı.) Kara şamanlar,diğer şamanların aksine tam bir baş belasıdır. Büyü ile uğraşmazlar, tek bildikleri savaşmaktır. Kut Dağında şaman dışı bir varlık gördüklerinde,acımasız şekilde saldırırlar.Yani evlat şaman olmayan başka ırkları tarumar ederler. Fakat şamanlar ve kara şamanlar bu dağın dışına çıkmazlar. Bu dağın bu kısmına pek uğrayan da olmaz zaten.
-Etrafını dolansak?
-Olmaz genç adam o kadar vaktimiz yok. Etrafından dolaşmak bizi altı gün geri bırakır. Kara şamanlara gözükmeden gitmeye çalışalım. Umarım başarırız.
Dom'un aklına ilginç bir soru gelmişti:
-Basarkar şamanlar ve kara şamanlar bir birini gördüklerinde ne yapıyorlar?
Basarkar bu duruma gülerek cevap vermişti:
-İşin ironik tarafını söyleyeyim genç adam. Eğer şamanlar, Kut Dağının arkasına,kara şamanların tarafına geçerseler hemencecik kara şamanlığa özenip, kara şaman oluyor. Kara şamanlar da,şamanların bulunduğu tarafa geçince büyüye özenip şamanlaşıyor.
Dom bu duruma gülmek istesede işin ne kadar tehlikeli olduğunu Basarkar tarafından öğrenmişti.
-Ağlanacak halime, ne ağlayabiliyorum, ne de gülebiliyorum.
Basarkar sohbetin fazla uzadığını fark etmiş ve sohbeti kesip işe koyulmalarını söylemişti:
-Artık yola koyulma vakti. Yol boyunca Kut Dağının en büyük özelliğini ve neden burada büyünün saygın olduğunu anlatacağım.
Dom Basarkar'ın bilgeliği karşısında aciz idi. Serüven boyunca ondan öğreneceği çok şey olduğunu biliyordu.
-Seni bütün dikkatimle dinliyorum Basarkar.
-Akşamdan sabahın ilk ışıklarına kadar,dağın bu tarafında Ay çok yakın olur. Dokunacak hissi verebilecek kadar. Bu yüzden büyü ile uğraşan şamanlar bu süreçte tütsüler ile ayinler yaparlar. Sihrin ay tarafından onlara bahşedildiğini sanırlar. Akşam çökünce bu güzelliğe şahit olacaksın genç adam.
Dom şimdiden etkilenmişti, fakat aklı sorularla kaynamıyormuş gibi, aklına bir soru daha takılmıştı:
-Affedersin bay Basarkar, peki bu durumdan kara şamanlar neden etkilenmiyor.
Basarkar tekrar gülümsemişti:
-Ahh.. evet Bay Dom. Dağın diğer yüzünde Ay tam şeklinde durmuyor. Aşağı bakan kıvrak iki kılıç gibi duruyor. Bu da kara şamanların, neden kara şaman, neden savaşçı olduklarını anlatıyordur umarım. Ay şaman tarafına büyüleyici şekilde yansırken, kara şaman tarafına da savaş şeklinde yansıyor. Kara şamanlar her akşam Ay'ı o şekil de gördükçe,kendilerinin Kut Dağı koruyucusu olduklarını sanıyorlar.
Dom bu sefer kendini tutamadan hafif bir şekilde gülmüş idi:
-Şamanlar gerçekten ilginç bir ırk. Peki.. gerçekten Dağın koruyucuları mı?
-E... bence öyleler. Onlar olmasa Dağ şamanlara ait olmazdı.
Merak uyandıran yolculukta Dağ'ın tepesine yolculukları başlamıştı. Bu esnalarda birden fazla şaman görüyorlardı. Dağın zirvesine ne kadar yaklaşırsalar şamanların sayısı artıyordu.
Akşam yaklaşmıştı. Ay baş göstermiş idi:
-Şu kayalıkların orada geceyi geçirelim Dom. Hemde Ay'ın güzelliğini seyretmiş oluruz.
Dom bu işe sevinmişti.
-Evet.. çok iyi olur gerçekten.
Ay dağın yüzüne tam şekilde gözüküyordu. Tutulacak kadar yakınmış gibi. Dom'un gözleri pırıl pırıl, yüzü güleçti. Kut Dağı'nın bu yüzünde,tütsüler yanmıştı. Ve ayin için ahenkli bir şekilde şarkı sesleri duyulmaya başlamıştı.
Humm..
Huuhammhuu..
Kut Dağının şamanları.
Sahip çık Ay'ın sihrine.
Yakında Ay inecek Dağa.
Hummm...
Huuhammhuu...
Kut Dağının bereketi.
Besle biz şamanları.
Humm..
Dom bu içten yakarış gibi söylenen şarkıda uykusu gelecekmiş gibi olsada, Ay'ın görkeminden gözlerini alamıyordu. Belli bir süreden sonra farkında olmadan uyumuştu. Ay dağdan uzaklaşmıştı. Gün Dağa tekrar hakimdi.
-Hadi delikanlı uyan.
Dom o kadar huzurlu bir uyku çekmiştiki,
Böyle bir uykuyu o küçük sevimli kulübesinde bile bulamamıştı.
-A.. özür dilerim Basarkar. Hiç olmadığı kadar huzurlu uyumuşum.
Basarkar bu durumu gülerek karşılasa da aceleci idi:
-Anlıyorum genç adam, fakat bitirmemiz gereken bir görev var. Bunu aklımızdan çıkarmıyoruz!
Son cümlesi fazlasıyla net ve ciddi idi.
Tekrar yola koyulmuştular. Kut Dağı'nın tepesine doğru çıkıyorlardı. Bu uzun yolculukta hiç bir aksiyon yoktu. Tek zorluğu o tepeye çıkmakta idi.
Tekrar akşam yaklaştığında Basarkar bir kayalığın orada durmuş,burada bir gece daha geçireceklerini söylemişti. Artık zirveye çok yakındılar. Her yer şaman kaynıyordu. Bir anda bir şaman Dom'a iki adım uzaklıkta durarak yüzüne bakıyordu, hiç hareket etmeden. Dom bu sırada Basarkar'a dönmüş idi:
-E.. bay Basarkar neden bana böyle bakıyor?
Basarkar arkada küçük küçük gülüyordu.
Bu küçük gülücükler o kadar fazlaydı ki cevap dahi verememişti.
Şaman Dom'un suratına kambur, kaşları yukarıda, gözleri baygın biçim de bakarken aniden, tütsüsünü çıkararak Dom'un yüzüne doğru sallamıştı. Bu durumda Dom irkilmişti. Şaman Dom'a "Qakdoga,Qakdora kamer." Dedi ve gitmişti. Basarkar artık kendini tutamayıp yüksek bir kahkaha atmıştı. Dom şaşkınlığını gizleyemiyor,şamanın dediğine anlam veremiyordu.
-Ne dedi şimdi bu?
Basarkar gülerek:
-"Ay bu aptal adamı korusun." Dedi genç adam. Bu iyi bir şey seni kutsadı bir nevi.
Dom teşekkür etmediği için utansın mı, yoksa "aptal" dediği için gücensin miydi anlam verememişti.
-A.. evet... devam edelim yolculuğumuza?
Basarkar kaşlarını kaldırarak,tebessümlü şekilde:
-Elbette delikanlı. Hem yolda sana bir bilgi daha vereceğim.
Bilgi kısımlarını seviyordu Dom. Yola tekrar koyulmuştular ve Kut Dağı'nın zirvesine gelmiştiler.
-Bak genç adam, dağın bu ucuna Kamer Sevi denir. Yani.. Ay Aşk'ı.
Dom boynunu sağa yatırıp gülücüklerle...
"Ay Aşk'ı" demişti.
-Artık evlat tehlikeli kısım için yola çıkacağız. Bu kısımda hiç dinlenmeden yolculuk edeceğiz. Kara şamanlar, biz aşağı indikçe çoğalacaklar. Çok fazla dikkatli olmamız gerekiyor. Bu Dağda kara şamanlara gözükürsek, vay halimize.
-Onlara karşı avantajlı yanımız var mı?
-Bir tane, o da aptal olmalarıdır. Diğer şamanlar gibi akıllı değilerdir. Ama aşırı derecede ölümcüllerdir.
Dom tekrar uyarıyı aldıktan sonra Dağın aşağı tarafına yolculukları başlamıştı.
Gece gündüz devam eden bu yolda Dom tedirginleşiyordu. Aralarındaki konuşmalar fısıltı halinde idi:
-Hey! Basarkar neden karşımıza daha hiç kara şaman çıkmadı?
-İnan bana evlat, çıkmaması bizim lehimize.
-İçimde kötü bir his var Basarkar.
-Bulunduğumuz yerden daha kötü değilse sus evlat!
Dom dudaklarını büzerek bu hissi Basarkar'a açmıştı:
-Kusura bakma Basarkar ama, sanki izleniyormuşuz gibime geliyor.
Basarkar aniden bir durmuştu. "İzlenmek mi? Diye mırıldandıktan sonra, kara şamanların iyi birde avcı oldukları aklına gelmişti. Ve Dom'un bu öngörüsüne güvenmişti.
-Daha hızlı genç adam şu büyük kayanın içindeki oyuğa girelim.
Hızlıca oyuğa doğru koşup oyuğun içine girmiştiler. Belli bir süre sonra sayabildikleri kadarıyla yedi tane kara şaman oyuğun önünden onları fark etmeden gitmişler idi. Basarkarın Dom'un bu öngörüsüne güvenmesinde ki en temel neden, Dom'un da iyi bir avcı olmasıydı.
-Öngörün sayesinde hâlâ hayattayız genç adam.
Dom bu duruma sevinecek miydi yahut daha fazla tedirgin mi olacaktı anlamamıştı. Oyuktan çıkıp tekrar hızlıca yola koyuldular. Basarkar daha deminki dikkatsizliğinden ders çıkarmıştı.
Yolu yarılamışlardı. Bu kısma kadar iyi gelmişlerdi, fakat Dom bastığı yere dikkat etmemişti ve yamaçta asılı kalmıştı. Büyük bir gümbürtü kopmuştu. Onlarca kara şaman sese doğru koşmaya başlamıştı. Basarkar acele bir şekilde Dom'u yamaçtan kurtarmıştı. Yaklaşan kara şamanları gördükten sonra kovalamaca başlamıştı. Artık saklanamayacaklarını bilen Basarkar Dom'a olabildiğince hızlı koşmasını söylemişti. Kara şamanlar ulak yollayarak haberleşiyorlardı. Onlarca şamandan çok dahası bu... Basarkar'ı ve Dom'u avlamaya çalışıyorlardı. Dağın eteklerine yaklaşmışlardı. Bu sırada Dom'un ayağına kanca fırlatan kara şamanlardan biri Dom'un düşmesine sebep olmuştu. Basarkar ve Dom'un etrafı yüzlerce kara şamanla sarılmıştı.
Basarkar bu durumda sıkışıp kalmıştı. Dom ayağındaki kancayı çıkarmış, ayağa kalkmıştı. Basarkar tek çare olarak asasından büyük parlak bir ışıkla toprağa vurmuştu. Ve büyük bir dalga oluşmuş, bütün kara şamanlar etrafa uçmuştu. Bu durumdan istifade ederek Kut Dağının güvenli bölgesine doğru koşmuş ve ulaşmıştılar. Basarkar Dom'a dönerek:
-Dağın tepesine bak delikanlı Ay kılıç gibi.
Dom bu eşsiz güzelliğe birde bu açıdan şahit olduğu için mutlu olmuştu, fakat daha çok bu Dağdan sağ indiklerine mutlu idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019
FantasyOrta Dünya'yı tekrar keşfetmeye ne dersin? Sürükleyici bir maceranın içinde kaybolacaksın. Ben yazarken heyecanlanıyor ve yaşıyorum. Sende okurken heyecanlanacak ve yaşayacaksın arkadaşım. Orta Dünyadaki bu macera dolu serüvende kahramanımızın yan...