Son Umut

28 5 7
                                    

Merhaba, nasıl başlayacağımı bilmiyorum... Belki saçmalayabilirim. Neyse... Şöyle başlayayım. ARDIÇ AĞACI benim ilk göz ağrım. Şu soruyu sormuş olabilme ihtimalinizi düşünüyorum. "Neden kısa yazıldı?" Hayal ettiğimi yazdım, herkes gibi... Hayalim nerede bittiyse yazımda orada bitti. Yaşayarak yazdım. Bitmesine son bir bölüm kalmasına bile üzgünüm... Fakat sonunu görebildiğim içinde mutluyum. Neyse sizi daha fazla tutmayayım. İyi okumalar. Mecerayı dolu dolu yaşayın! 🙏🏼🤗



Dom bir anda beliri verir. Fakat onu kimse fark etmez. Savaşın içine elf Kwun ile dalıp çarpışmaya başladığında ilk olarak Dom'u ve Kwun'ı Basarkar fark eder ve bağırır:
"Son Umut!" Basarkar'ın bağırışını duyan diğerleri sıçrayı verir. Ve en çok sevinen kişi Lord Ugan olur. "Heyecanlı Dom!" Kwun'ın gözleri Lord Rundanah'ı arıyordu fakat, gördüğü tek şey bir avuç elf ve başmuhafız Argastı. Aldırış etmeden çirkin orkları biçiyordu. Herkes umutlarını tazelemişti. Basarkar: "Herkes Dom'u korusun hadi!" Hepsi Dom'un etrafına gelmişti ve onu koruyup Ardıç Ağacına doğru ilerlemesini sağlıyordu. Savaşın şiddeti diğer durumlara göre artık çok daha artmıştı. Çünkü Tawg, Dom'u fark etmişti. Bütün pisliklerini Dom'un etrafına doğru ilerlemesi emrini vermişti.
" Tawg fark etti. Dom'un etrafından ayrılmayın." Basarkar'ın sesi net bir şekilde yayılmıştı. Tawg'ın ordusu Dom'a doğru saldırıya geçerken ork babası çirkin Tawg ağacın yanına fark edilmeden saklanmıştı.
Savaşın kanı ardıç topraklarını bulundırmıştı. Basarkar savaşarak ağaça çok uzun bir sürede ulaşabileceklerini anlamıştı.
"Böyle ilerlemek çok zor. Bu kadar yavaş ilerlemeye devam edersek kalbin bizde olmasının bir nedeni olmayacak."
Herkes Basarkar'a bakıyordu fakat ne çare olabilirdi.
Lord Ugan hemen söze girmişti:
"Bu işi ben çözebilirim. İleriye geçip yolu yarabilirim."
"Elbette bunu yapabilirsin kadim dostum Lord Ugan. Bu kudret sende var. Ama çok fazla dikkatin bozulur ve sonunu tahmin edebiliyorsundur."
Lord Ugan sonunu elbette biliyordu asıl amacı Dom'u oraya ulaşmasını sağlamaktı. Herkes gibi.
"Daha iyi bir fikrim var dostlarım. Dom'u Abra'nın sırtına bırakalım hem hızlı hem durdurulamaz."
Abra bunu seve seve yapacağını belli etmişti. Toyon'da yapabilirdi fakat, o kadar iri değildi. Herhangi bir mızrak darbesi yahut yayından çıkmış ok Dom'a isabet edebilirdi.
Bu sırada Tawg'ın karanlık ordusu akın akın saldırı halindeydi. Hem düşünüyor hem de dövüşüyordular. Basarkar'ın fikri herkesçe kabul edilmişti. Abra, Dom'u sırtına almıştı ve hızlıca ezerek ilerliyordu. Basarkar, Od'lar, Kral Thoru, Lord Ugan, Toyon ve diğer dostları! Son Umut için ellerinden geleni yapıyordu. Öyle biri varki...
Kwun, Dom'un yanından ayrılmasına içi el vermiyordu. Dayanamadı.
" Yoldaşımın yolu benimle devam etmeli."
Basarkar dönüp baktığında eksikliği fark ediyordu. En başından beri. Kien...
Basarkar başını sallamıştı. Kwun, Abra kadar hızlıydı. Hemen Abra'nın yanına doğru gelip onunla birlikte Dom'un ardıç ağacına ulaşmasını sağlıyordu. Çünkü Kien'i kaybetmişti. Dom'u da kaybedemezdi. İlerleyişleri bi hayli hızlı idi. Hiçbir varlık Abra'nın ve Kwun'ın Dom'u ulaştırmalarını engelleyemiyordu.
Tawg ardıç ağacının arkasında sinsice çıldırıyordu. Yerden aniden çıkan bir Mundak yaratığı Abra'nın dengesini bozmuştu. Dom sertçe yere düşmüştü ve ayağa yavaşça kalkmış sendelemişti. Abra yaratıkla dövüşmeye başlamıştı. Yaratık Abra'nın iki katı büyüklüğündeydi. Ve Abra'yı yere sermişti. İri kolları Abra'nın göğsüne baskı yapıyordu. İğrenç dişleri Abra'nın yüzüne yaklaşırken Kwun yaratığın kafasına kılıç darbesi indirmişti. Abra tekrar yerden kalktığında Kwun ile etrafta Dom'u arıyordu. Kwun'ın keskin gözleri Dom'u görmüştü.
"İşte orada."
Dom orklarla dövüş halindeydi. Abra güçlü bir atlayışla Dom'un etrafındaki orkları dağıtmıştı. Tekrar yola koyulmuştular. Ardıç Ağacı o kadar yakınlarında olmasına rağmen düşman o kadar sık ve çoktu ki ağaça ulaşılması müşkülleşiyordu.
Çok fazla ork Abra'nın üstüne koşmaya başlamıştı.
Abra kol darbeleriyle orkları savuruyordu. Kwun ise kafalarını gövdelerinden ayırıyor, bazen de ok fırlatıp kafalarında delik açıyordu. Abra iyice yaklaşmıştı artık ardıç ağacına.
"Hey, Abra."
Abra bir an durup Dom'u dinlemeye başlamıştı.
"İlerisi devlerlerle korunuyor. Orayı geçmeye kalkana kadar çok fazla zaman kaybederiz. Beni onların üstünden at."
Çok riskli olmasına rağmen haklı olduğunu bilyordu. Kwun endişelensede yapabilecek hiçbir şey yoktu. Abra, Dom'u güçlü bir şekilde fırlatmıştı.
" Oooovvvss.... "
Dom tam ağaçın önüne düşmüştü. Ayağı kalkıp başını sağa sola sallayarak toparlanmıştı. Küçük çantasında sarılı olan ardıç ağaç kalbini çıkarırken bir kaç ork saldırıya geçmişti. Dom tek tek onlarla savaşıp biçmişti. Tekrar çantasına el atacakken bir ses... Bir kükreme duymuştu. Elini çantadan çekip karşısına baktığında mızrak kollu bir dev. İnanılmaz...
"Hadi ama..."
Gözleri Abra'yı aramıştı fakat, gördüğü tek şey Kwun ile birlikte hala muhafız devlerlerle dövüştüğüydü. İş başa düşmüştü.
"Hadi seni ucube!"
Dev kükreyerek koşmaya başlamıştı.
"Eh, evet... Eşit bir başlangıç olmadı."
Dom'da koşmaya başlamıştı. Yaklaştığı esnada dev mızrak kollarını açmış sağa sola vuruş yapmıştı. Dom devin bacaklarının arasından kayarak tek bacağını yaralamıştı. Öfkelenen dev tekrar saldırıya geçmişti. Mızrağın gövdesi ile Dom'a sert bir şekilde vurmuştu. Dom'u fırlatmıştı.
Tekrar ayağa kalktığında aklına riskli bir fikir gelmişti. Devin karşısına dikilmişti. Tekrar bir vuruş yapmasını beklemişti. Dev kükreyerek Mızrağın keskin tarafıyla vuruş yaptığı esnada Dom kendini sola çekmişti ve devin mızrağından tuttuğu gibi devin ensesine zıplamıştı. Kafasının üstüne tırmanmıştı. Devin kafasının tam ortasına kılıcını saplamıştı. Dev baygın bakarak diz üstü çökmüştü ve sonra yüz üstü ağacın önüne yığılmıştı. Bunu fark eden Kwun: "Evet!" Diye bağırıyordu. Abra ise güçlü kollarını güçlü göğsüne vuruyordu. Dom çantasından ardıç ağaç kalbini çıkarmıştı. Gözleri bir an parıldamıştı.
Kalbi tam Ardıç Ağacının tam gövdesine yerleştirirken ork babası Tawg sinsice Dom'un sırtına mızrak darbesi vurmuştu. Dom yere ağır ağır düşmüştü. Kafası ardıç ağacının köklerine doğruydu. Elinden ağaç kalbini bırakmıştı. Kalp Dom'un sadece iki karış uzaklığına yuvarlanmıştı.
"Ah... Sevgili Dom...."
Basarkar, Dom'u yerde yaralı bir şekilde görmüştü ve gözleri acıdan ve kederden kısılmıştı.
"O... Olamaz... Efendi Dom...."
Zalim Tawg çirkin gülüşünü daha da yükseltmişti.
Ardıç ağacının dalları kalbe ulaşmak istesede bunu yapamıyordu. Yavaş yavaş iyice solmaya, yok olmaya başlamıştı. Dom ise çaresizce etrafını izliyordu. Savaş bitmişti. Sadece öldüre bilecekleri kadar ork öldürmeye başlamışlardı. Lord Ugan öfkesini üçer beşer ork biçerek çıkarıyordu.
"Heyecanlı Dom..."
Kwun deliye dönmüştü. Ork babası Tawg'a doğru koşmaya başlamıştı. Onu engellemeye çalışan herşeyi biçiyordu. İşte o an...
Tawg'ın karşısına dikilmişti. Çetin bir dövüş başlamıştı. Kwun çiftli kılıç darbeleri vuruyordu.
Tawg savuşturup. Karşı atağa geçiyordu.
Kwun'da savuşturuyordu. Fakat çok fazla öfkelenmişti. Tawg neredeyse yıkılacak gibi oluyordu. Ne olursa olsun Tawg'ın hafife alınacak bir yanı yoktu. Tawg tekrar alevlenmişti.
Dom herşeyi duyuyor, görüyordu. Ama hareket edemiyordu. Gözünden akan dolu bir yaşla ardıç ağac kalbine uzanmıştı. Zorlukla kalbi almıştı. Biraz sürünerek ardıç ağacına doğru gelmişti. Artık ağacın dalında son bir yaprak kalmıştı. Tek kalan yaprağın yarısı siyahlaşmıştı. Dom yarı dikelerek kalbi ağacın gövdesine yerleştirmişti. Tawg bunu fark etmişti ve çirkin bir sesle bağırmıştı. Bunu fırsat bilen Kwun, bir kılıcını Tawg'ın tam göğsüne diğer kılıcınıda çenesinden yukarı saplamıştı.
"Seni iğrenç zalim yaratık! Bu dostlarım içindi! Dom içindi! Kien içindi!"
Tawg'ın acı dolu ve şaşkın yüz ifadesi kaybetmişliği kabullenemiyor gibiydi.
Ağaç tekrar lütuflanmış ve etrafına büyük yeşil bir ışık yaymıştı. Bu ışığa maruz kalan tüm orklar toz olmuştu. Dom kazandıklarını gördüğünde kendini artık salmıştı. Ve gülerek gözlerini yummuştu.
Kwun hızlıca yanına gelmişti.
"Hayır.... Lütfen efendi Dom... Lütfen... Ölme!"
Çok geçti artık. Herkes Dom'un etrafına toplanmıştı. Keder ve sevinç duygularını aynı anda yaşıyordular. Fakat öyle birşey olmuştu ki, ardıç ağacı gövdesinde beyaz, sarı ve yeşil tonlarını aynı anda andıran bir ışık çıkarmıştı ve Dom'u içine doğru çekmişti. Şaşkınlıkla bakanlar birer adım geriye çekilmişti. Ardıç ağacının dallarında bir tane meyve açmıştı. Diğerlerinden çok ama çok daha farklıydı. Basarkar gülmüştü.
"Dom'a artık üzülmeyin dostlarım... Ardıç ağacı Dom'u ruhi olarak canlı tutuyor. Bedeni yanımızda olmasada bizi görüyor, duyuyor ve hissediyor."
Hepsi bir an tebessüm etmişti. En çokda Lord Ugan. Fakat içlerinden Kwun hâlâ kederliydi. İki yoldaşını ve dostunu kaybetmişti. Ve oradan uzaklaşmıştı. Basarkar Kwun ile ilgili herşeyin farkındaydı. Hiçbir şey diyememişti. Ardıç toprakları eski ihtişamına tekrar kavuşmuştu.
Dom başarmıştı.

Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin