Ateşli topraklara doğru amansız ilerleyişle Ardıç Gök Ejderhasına gitmek istiyordular. Durmaksızın gidilen bu yolda Dom Basarkar'ı merak ediyordu. Kien, Urungu soyundan olan Dom'u düşünüyor, minnetini ödemek istiyordu. Kwun ise uzun süredir gitmediği Qlabdor Elf kalesini görmeği arzuluyordu. Dom iki kadim ırkla beraber serüvene devam etmesine rağmen tam olarak yolculuk ettiği iki kadim kişiyi tanımıyordu. Tanışmak için nasıl bir soru soracağını düşünüyordu. Halbuki sadece sorması yeterli idi! Uzun gidişlerin ardında Dom dayanamamıştı:
-Afedersiniz baylar! Sizinle tam olarak tanışmıyoruz; tanışmak için nasıl söze gireceğimi bilmediğim için direk atıldım. Umarım kızmazsınız bana.
Kien, Kwun'dan önce söze atlamıştı:
-Kendimi size taktim edeyim efendi Dom! Ben Kıral Thoru'nun üçüncü kuzeni Kien!
(Sanki karşısında Gunedah'ın kıralı varmış gibi eğilmişti.)
-Bende kendimi taktim edeyim efendi Dom! Ben Kıral Rundanah'ın birinci kardeşi Kwun! (Aynı şekilde Kwun'da eğilmişti.
Dom efendi dedikleri için şaşkın, fakat önünde bir kırala eğiliyormuş gibi eğilmelerine daha bî şaşkın olmuştu.
-Şey... bende Fellandador'lu birinci fakir Dom! ( Dom'da yerlere kadar eğilmişti.)
Kien ve Kwun birbirlerine karşı şaşkın şaşkın bakıyordular. Koskoca Gunedah'ın son üyesi son kıralı karşılarında dururken; o kendine fakir diyordu. Kien tam:" Sen bir kıral soyundansın!" diyecekken Kwun onu atın üstünden itmişti. Sert bir şekilde yere düşen Kien, Kwun'a bağırarak:
-İn aşağı seni tüysüz şeftali!
Diyor baltasını ona doğru tutuyordu. Kwun ise Kien'e sadece bakıyor; bakışmanın ardından:
-Hadi atla atına da safsata yapma!
Kien, Kwun'ın bakışlarından ve tavrından anlamıştı asıl demek istediğini. Dom yumuşayan ortamda tekrar söze girmişti:
-Afedersiniz, ama ikinizde kıral soyundansınız ve birer kıral adayısınız, neden kendi topraklarınızda kıral olmayı beklemiyorsunuz? Yahut topraklarınızda vakit geçirmiyorsunuz?
Kien ve Kwun gülmüştüler ve ardından Kwun söze girmişti:
-Elbette kıral olmak çok güzel bir his olabilir, fakat dostluk çok daha kadim ve güzel birşey.
Hemen ardından Kien söze girmişti:
-Benim kıral olmam için sıram var daha, ama şuan kırallık koltuğu teklif edilse Kwun ile yaşadığım dostluğu ve sürekli maceraya atıldığımız bu yolda bu serüvende onu bırakmazdım.
Dom ikisininde gözündeki o dost ışığını görmüştü:
-İkinizde birbirinize sahip olduğunuz için şanslınız.
Kien ve Kwun aynı an da: "Evet!" Demiştiler. Hoş sohbetin yanı sıra ateş topraklarına gelmiştiler. Dom heryerin alev alev olduğunu görünce buradan gitmenin mümkün olmadığını düşünerek söze girmişti:
-Buradan geçmemiz mümkün değil, başka bir yol bulalım.
Kwun söze girmişti:
-Buradan başka yol yok efendi Dom. Korkmanız gerekmez. Biz bu duruma: "Dost ateşi" deriz. Bize hiçbir şekilde zarar vermez, fakat düşmanlar buradan bir adım dahi olsa gidemezler!
Atlarla beraber Dom ürkek ürkek ateşe yaklaşıyordu. İlk önce Kwun, sonra Kien en son da Dom gözlerini kapayarak girmişti. Şimdi ise ateş içinde uzun bir yol onları bekliyordu. Ateş içinde yürümelerine rağmen hiç birşey olmuyordu. Dom için bu büyük bir anı idi. Yaşlı ejderhaya yaklaşmış idiler. Ejder kapısından girmeden önce Kien ve Kwun, Dom'a:
-Senin tek başına içeri girmen daha iyi olur, biliyorsun Kalp bizi değiştirebilir.
Dom endişeli bir hâl alarak:
-Ya beni öldürürse!?
-İçeri girdikten sonra kalbi çantadan çıkar.
Dom başka birşey demeden içeri girmişti. Kaşısındaki ejderhayı gören Dom, ilk defa ejderha görmesine mi şaşıracaktı yahut böyle ihtişamlı bir varlık gördüğüne mi? Dom ikisinde şaşırmış bir şekilde ejderhaya yaklaşıyordu.
-Ardıç Kalp taşıyıcısı! Böyle büyük bir görevi buralara getirebilmek için neleri feda ettin?
Dom hiç düşünmeden cevap vermişti:
-Sevgimi!
Ejderha şaşırsada, yeterli idi.
-Ardıç kalbini elinden bırak!
Dom ürkerek direk elinden bırakmıştı. Kalp yere düşmek yerine doğrudan Ejderhanın avuçlarına gitmişti. Yaşlı ejder kalbindeki ateşi ağzından Ardıç kalbine püskürmüştü.
İşte o an da canlanan Ardıç kalbi muhteşem bir şekilde ışıl ışıl olmuştu. Dom'um gözleri parlamıştı. Ejderha kalbi Dom'a vermişti:
-Artık Ardıç kalbi daha tehlikeli bir hâl aldı genç adam, kalbi Ardıç Ağacı'nın yanına gidene kadar çantandan çıkarma!
Dom onaylayarak oradan uzaklaşırken arkasını dönmüştü. Gördüğüne inanmakta güçlü çektiği bir an yaşıyordu. Ardıç Gök Ejderhası yanarak yavaş yavaş yere uzanıyordu. Dom önce öldüğünü düşünmüştü ki... Ejderha ufalıp küçülüp ejderha yumurtası olmuştu. Tabii küçülen yumurta Ejderha boyutuna göre küçüktü. Yumurta kıpkırmızı idi. Alev alev yanıyordu. Dom iyice ürkmüş koşarak Ejderhanın yanından çıkmıştı. Hatta o kadar ürkmüştü ki, kapıdan koşarak geçerken Kien ve Kwun'ı görmemişti. Bu duruma şaşıran Kien ve Kwun'da Dom'un peşinden koşmuştu. Üçüde oradan çıkmıştı. Neler olduğunu sorduklarında ise Dom:" Sadece ateşi aldım ve koştum." Demişti. Ardıç kalbi artık canlı idi. Kalbin canlanması Dom ve diğerleri için başlıca farklı bir serüven olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019
FantastikOrta Dünya'yı tekrar keşfetmeye ne dersin? Sürükleyici bir maceranın içinde kaybolacaksın. Ben yazarken heyecanlanıyor ve yaşıyorum. Sende okurken heyecanlanacak ve yaşayacaksın arkadaşım. Orta Dünyadaki bu macera dolu serüvende kahramanımızın yan...