Ardıç Topraklarına ve Ardıç Ağacına en yakın konumda olan Qlabdor Elf Toprakları için büyük bir savaş yaklaşmıştı. Tawg için Elf kalesi çok önemli bir konumdaydı. Ork babası Tawg bu kale için çok kan dökmeye hazırdı. Qlabdor Elf Topraklarında ork babası Tawg ile gelen puslu,kirli,bunaltıcı bir hava vardı. Qlabdor Kıralı Rundanah böyle bir savaşın ilk Elf topraklarına geleceğini adı gibi biliyordu, fakat bunun ne zaman olacağını bilmiyordu. Her gün savaş olacakmış gibi surlarında tam teçhizatlı muhafızlar bulunduruyordu. Ok üstatları her yerde idi. Qlabdor parlak surlara sahip çetin bir kale idi. Burayı aşmak çok zordu. Ama ork babası Tawg bu savaşı kazanmak için herşeyi göze almış bir şekilde elf topraklarına gün geçtikçe kara ve iğrenç kokulu ordusuyla yaklaşıyordu. Eğer Qlabdor düşerde, elfler bu savaşı kaybederse, Tawg, Qlabdor kalesinden Ardıç topraklarından; Ardıç Ağacı için çok rahat çıkartmalar yapacaktı. Burada biriktirdiği ve güçlendirdiği ordu ile Ardıç Ağaçı için durmaksızın kaleden olan ordu çıkaracaktı. Tasarısı düşündüğü gibi giderse savaşı kazanmak Tawg'ın parmaklarının ucu kadar yakın olacaktı. Bu yüzden ilk hedef olarak Qlabdor kalesini seçmişti. Rundanah bu savaşın önemini biliyordu. Pislik Tawg'ın ordusunu püskürtmek için tüm gücünü hazırda bekletiyordu. Fakat Tawg'ın bu savaşı ne zaman başlatacağını bilmediği için bu durum Elf Kıralı Rundanah'ı derin düşüncelere daldırıyor idi. Tahmini şekilde konuştuğu zamanlar da, daha Qlabdor'a destek gelmeden elf toprakları kanla boyanacak, belki de Qlabdor düşecekti. Elfler güçlü idi. İnançlıydılar. Ork babası Tawg'a karşı kazanabilecekleri güçleri olduklarına inanıyordular. Rundanah ne kadar kendinden ve ordusundan emin olsada, Tawg burayı alacaktı. Ve bunu bildiği halde hiçkimseye belli etmiyordu. Rundanah'ın tek amacı burayı diretebildiği kadar savunmaktı. Olurda Qlabdor ele geçirilemezse, Tawg bir daha asla Ardıç topraklarına giremeyecekti. Günler, haftalar geçmişti. Rundanah hergün gece gündüz demeden yıldız gibi parlayan yeşil gözleriyle güneyi izliyordu. Ve aniden bir gece Qlabdor surlarının üstüne doğru gelen ateş toplarını görmüş idi. Hızlı şekilde surlardan kalenin içine doğru atlamıştı: "Muhafız boruyu çal!"
Diye haykırmıştı. Qlabdor borusu ansızın gelen bu savaş için çalmıştı. Öyle gür ve şiddetli idi ki, yakında bulunan tüm ırkların duymasını sağlamıştı. Qlabdor kapılarına doğru başları ateşle yanan devler koşuyordu. Ateş toplarının yanı sıra kaleye doğru fırlatılan yapışkan goblinler de vardı. Ok üstatları dev oklarla karşılık versede sayıları çok fazla idi. Ateş başlı devler Qlabdor kapılarına kafa darbesi vuruyor; fırlatılan goblinler kale içine giriyordu. Bunu defalarca yapıyordular. Bir süre sonra Tawg ateş toplarını durdurmuştu. Sürekli gelen ateş başlı devler ve fırlatılan goblinler vardı. Parlak kapılar yanmaya, eğilip bükülmeye başlamıştı. Surlar için fırlatılan goblinlerle savaş da sürüyordu. Bu çok çetin bir savaştı. Hızlı, atik olan elfler kale içindeki goblinleri hallettikten sonra surlardan aşağı atlayarak devlerin omuzlarına inmiştiler. Ve devleri boyun taraflarına kılıç, ok, mızrak darbeleri indiriyordular. Bu darbelere dayanamayan devler, birer birer yere düşüyordular. Qlabdor kapıları bu ilk saldırıyı karşılayabilmişti. Hattâ o kadar uzun bir süre Tawg'dan saldırı gelmemişti ki, elfler savaşın bu kadar sürdüğünü sanmıştılar. Belli bir süreden sonra Tawg'ın çirkin sesi duyulmuştu: "Godra aka bunqana" diye bir haykırış gelmişti. Haykırışın ardında güneyden demir boynuzlu, koça benzeyen, salyalı, sivri dişli, iri yaratıklar Qlabdor kapılarına doğru koşmaya başlamış idi. Arkalarından da gelen dev sürüngenler de vardı. Sürüngenlerin ağızlarında büyük mızrağa benzeyen sivri, delici başlıklar vardı. Bu saldırı Qlabdor kapılarını yıkabilecek güçte idi. Aşağıda kalan elfler muttarid bir sıra oluşturmuştular, ama nafile. Yaratıklar elfleri ezerek Qlabdor kapılarına sağlam boynuz darbeleri ve dev mızrak darbeleri atıyordular. Kapılar iyice eğildikten sonra küçük yarıklar açılmıştı. Arkada bekleyen elfler kapı yıkıldıktan sonra büyük alevli okları fırlatacaklardı... Qlabdor sur kapısı yarılmıştı. İçeri doğru dalan yaratıkları büyük ok darbeleri ile yere sermiştiler. Artık kale açıktı. Rundanah özel eğitimli gümüş elfler için: (Sadece onların kullanabildiği yaylar olduğu ve o yayları kullanabilmeleri için özel eğitim alırlar. En güç durumlarda en son çare olarak saldırı yapmalarına bizzat kıral emir verebilir.) "Gümüşler! Yıldız yağmuru için sıraya girin ve hazır bir şekilde bekleyin!" Diyerek emrini vermişti. İşte o beklenen kulak tırmalayan çirkin ses! Tawg'ın borusu bütün çirkinliği ile çalmıştı. Qlabdor'a doğru binlerce ork koşuyordu. Rundanah gümüş elflere: "Emrimle yıldız yağmurunu başlatın!" Demişti. İyice yaklaşan Tawg'ın ordusu cani ve gözleri kanlı ağızlarında.: "Huhuhu" sesleriyle koşuyordular. Rundanah emri vermişti. Oklar geceyi bir an da aydınlatmış, binlerce orku yere sermişti. Rundanah'ın sonraki emri: "Atış serbest" ti. Rundanah elfleri Qlabdor sur kapısının önüne çıkarıp en önde bekliyordu. Arkalarında geceyi aydınlatan oklar vardı. Tawg'ın ordusu hiç durmaksızın, hızlarını daha çok artırıp koşmaya devam ediyordular. Rundanah emri ile elfler de saldıracaktı. Rundanah Beklenen emri verilmişti: "Lâhole basâ!" Elfler verilen bu emirle saldırıya geçmişti. Kılıç sesleri kulakları sağır eder derecesine ulaşmış idi. Bu çetin ve kanlı savaş amansız bir şekilde saatlerce sürmüştü. Binlerce elf ve iğrenç orklar yerde cansız şekilde yatıyordu. Tawg tarafından tekrardan ateş topları elflere doğru yollanmıştı ve bu ateş topları orkları dahi ezip, yakıyordu. Ork babası Tawg'ın hiç çekincesi yoktu. Qlabdor'u istiyor idi. Savaş alanına troller ve devlerde girmişti. Giderek azalan elfler yavaş yavaş geri çekiliyordular. Rundanah emir vererek kale içine doğru koşmuştular. Ölen elfleri gören Rundanah tam olarak düşünemiyordu. "Çekil" emri ile stratejik olarak savaş alanını daralmak istemişti, fakat bu yaptığı en büyük hata idi. Kaleye çekilen elflerin üstüne alev saçan bundas yarasalarını yollamıştı. Ejderhayı andıran bu yarasalar ağızlarından ateşler saçıyordular. Kale içinde yanıp kül olan elfleri gören Rundanah, elflere kaleyi boşaltarak etrafa kaçmalarını emretti. Elfler önce bu emre uymak istememiştiler. Ama Rundanah'ın emri kesin idi. Geri de kalan azınlık elfler, kaleden kaçmış, Rundanah tek başına kalmıştı. Elinde yıldız kadar parlak, elflerin "Mucize" adı verdikleri gümüşten bir kılıç vardı. Rundanah tek başına Qlabdor kapısının önüne çıkmış idi. Rundanah'ın tek başına ordusuz kalışını gören Tawg'da Qlabdor kapısının önüne gelmişti. Elinde gece kadar karanlık, zehirli, kirli bir ok almıştı. O sıra da Rundanah orklara doğru koşmuş ve onları öldürüyordu. Tawg yayını germiş bir şekilde okunu bekliyordu. Rundanah'ın çaresiz savaşından zevk alıyordu. Yayındaki okunu bekletirken aniden oku fırlatmış, tek başına cenk eden Rundanah'ın tam kalbinden vurmuştu. Rundanah'ın elindeki kılıç yere düşmüştü. Yavaş yavaş dizlerinin üstüne çökmüş, yerdeki Kıral Kılıcına bakıyordu. Gözlerindeki ışık sönmüş ve yere yatmıştı. Son nefesini: "Qlabdor, Qlabd.." diyerek bitirmişti. Çetin bir savaşta gerçek bir kıral olarak ölmüştü. Tawg etraftaki cesetleri sağa sola çöp gibi fırlatmış, kale önünü temizletmişti. Rundanah'ın cesedini de kale kapısına bir kolye gibi asmıştı. Tawg bu savaşta çok kayıp verdiği için kalenin içine çekilmişti. Kale içinde bekleyerek bütün gücünü bu kalede toplamayı amaçlıyordu. Mundak'dan tam gücünü ve tüm ordusunu bekliyordu. Burada bütün gücünü topladıktan sonra Ardıç Ağacı için saldırı gerçekleştirecekti. Qlabdor artık düşmüştü. Qlabdor elf topraklarından geriye kalan sadece kaçan azınlık elfler, bu toprakları korumak için canını feda edenler, yaşayan ve ölen Tawg'ın çirkin ordusu kalmıştı. Tawg'ın ilk hedefi büyük zeval görsede istediği gibi olmuştu. Şimdi burada güçlenmeyi, tam desteğin gelmesini bekleyecekti. Tam gücüne ulaştıktan sonra ikinci savaşı Ardıç topraklarına götürecekti. Bu savaşı kim kazanırsa kazansın, Orta Dünya için karanlık bir dün olacaktı. Ormanda saklanan elfler Rundanah'ın cesedinin kaleye asıldığını görmüş, gözleri yaşarmıştı. Aniden tam kendilerini belli edip saldıracakları sıra da kıral koruması olan ve en yüksek rütbeye sahip olan biri:
" Kıral Rundanah biz yaşayalım diye kaçmamızı emretti. Hem sesimizi duyan birileri elbette olmuştur. Sesimizi duyan herkimse geldiğinde onların yanında savaşacak, intikamımızı ve Qlabdor'u alacağız." Demişti. Bu sözler geriye kalan elfleri dizginlemiş, içlerinde intikam ateşini yakmıştı. Ve o yardımın geleceği günü iple çekmeye başlamıştılar. Tawg kanlı surların üstüne çıkmıştı. Ardıç topraklarını süzüyordu. Tasarısının bir gün başarıya ulaşacağını hayal ederek, surlardan çirkin kahkahalar atıyordu. "Kundaga Qlabdor kabanna (parlak Qlabdor düştü!) diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ardıç Ağacı (TAMAMLANDI) Wattys2019
FantasyOrta Dünya'yı tekrar keşfetmeye ne dersin? Sürükleyici bir maceranın içinde kaybolacaksın. Ben yazarken heyecanlanıyor ve yaşıyorum. Sende okurken heyecanlanacak ve yaşayacaksın arkadaşım. Orta Dünyadaki bu macera dolu serüvende kahramanımızın yan...