###########
"Okula gitmek istemiyorum anne. " Dedim uykulu ve mızmız bir şekilde. Üstümdeki örtüyü çekti.
"Neden? " dedi. Dün ki hikaye yüzünden yataktan kalkmak istememem normaldi fakat anneme bunu anlatamazdım. Taeyang'ın suratını görmek şu anda dilek listemde değildi.
"Halsizim. " dedim. Yalan söylememiştim. Doğru sayılırdı. Annem yatağımın ucuna oturup elini saçlarımın arasına soktu. Saçlarımı okşadıkça daha çok mayışıyordum ve her an ağlayabilirdim. Depresyonda mıydım neydim?
"Oğlum, abartıyorsun bence. Daha ilk günlerden böyle yapma." Dedi. Eğilip yanağımdan öptü. Onu çok seviyordum. Beni nasıl iyi hissettirmesi gerektiğini biliyordu. Bir öpücüğü yeterdi ya, orası ayrı.
"Teyzemler nerede? " dedim. Bir kaç gün kalacaklarını düşünüyordum ama Youngbin hyungun işi belli olmazdı. Aklıma yine dün akşamın gelmesiyle homurdandım.
"Yemek için bizi bekliyorlar. Hadi sen de kalk. On dakikan var. " deyip yanımdan kalktı. Üç saniye sonra kapımın örtülme sesini duyunca oflayarak kafamı yastığa vurdum. Neyse ki bugün matematik dersim sadece iki saatti. Çok uzun süre yüz yüze gelmeyecektik. Asıl yarın ne yapacaktım? Tam dört saat matematik, bir saat de ekstra vardı. Yatağımdan kalkıp üstümü giyinmeye başladım. Gömleğimin düğmelerini iliklerken aklımda Youngbin'e ne diyeceğim geçiyordu. Eminim bir naneler döndüğünü anlamıştı ve bana hesap soracaktı. Lavaboda işlerimi halledip mutfağa girdim. Mutfaktan bir çok kaşık ve çocuk sesi yükseliyordu. Açıkçası fazla sese alışık değildim. Yeri ve Taeil'in yanaklarından öpüp benim için ayrılan yere oturdum.
"Kyun oppa, beni akşam parka götürür müsün? " dedi Yeri. Hiç keyfim yoktu ama Yeri'yle vakit geçirmek belki bana iyi gelebilirdi. Başımı onaylar şekilde salladım. Teyzem de tabağıma yumurta rulosu koyuyordu. Alışık değildim belki bu ortama ama aynı zamanda da seviyordum. Keşke hep birlikte olabilseydik. Bunun mümkün olmadığını biliyordum. Çünkü onlar zaten bir aileydi. Teyzemin eşi, sanmıyordum yalnız kalabileceğini.
"Bugün seninle beraber gidelim okula Kyun. Hem Taeyang'ın ne durumda olduğunu yoklarım. " dedi. Kim olduğunu biliyorsunuz zaten söylememe gerek yok.
"Hyung, önemli değil. Gelmek zorunda değilsin. " dedim. Youngbin, kafasına taktığı zaman tam takardı. Açıkçası bunu öğrenmesini de hiç istemiyordum.
"Benim için sakıncası yok. " dedi Youngbin. Sıkıntıyla nefesimi verdim ve başımla onu da onayladım. Bir Taeil'in umrunda değildim ve bu beni biraz olsun iyi hissettiriyordu.
"Hyung, bunu benim yerime yer misin? " dedi Taeil tam bu sırada. Vazgeçtim, büyük aile falan istemiyordum. Ona da tamam dedikten sonra yemeğimi yemeye devam ettim. Gözüm bir yandan da saatteydi. Vakit geldiği anda sandalyemden fırlayıp dişlerimi fırçalamak için lavaboya girdim. Umuyordum ki Youngbin hyung gelmekten vazgeçerdi.
Lavabodan çıktığımda Youngbin hyung hazır bir şekilde beni bekliyordu. Ona yapmacık bir sırıtış verip kapının önüne yürüdüm. O konuşana kadar ağzımı açmayacaktım. Ayakkabılarımızı aynı anda giyerken sessizlik hakimdi. Demek ki inata binmişti. Hadi bakalım.
Kapıdan çıkıp sokakta yürümeye başladık. Şaşırtıcı bir şekilde hala sessizdik. Yolun yarısına geldiğimizde dayanamayıp sordum.
"Ne olduğunu sormayacak mısın? " Dedim. Gülümseyerek bana baktı. Bu durumdan baya keyif alıyor gibi gözüküyordu.
"Ne olduğunu anlatacak mısın? " dedi o da. Kesinlikle benimle oynuyordu.
"Hayır. " dedim. Evet dersem kendimi çok çabuk teslim etmiş olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what a beautiful teacher! || hwitae
Fanfiction''Farklı şartlar altında olsaydık eğer muhtemelen ruh eşi olurduk.'' ****** Tüm hakları saklıdır. boyxboy bir kitaptır. Rahatsız olanlar okumasın.