Kasım 2017
Bangır bangır müzik gelen evin kapısının önünde bekliyordum. Kimi beklediğimi bile bilmiyordum. İçeride tanıdığım bir çok insan vardı ama kendimi buraya ait hissetmiyordum. Ben çevresi geniş olan fakat bu saçma ortamlarda takılmayan bir insandım. Kısacası gündüz insanıydım.
"Chanhee? Gelmiyor musun? Biz de seni bekliyorduk. " diyen Hyuncheol hyung'a baktım. Hyuncheol hyung, benden iki yaş büyüktü. Sınıf tekrarı yapıyordu bu yüzden aynı sınıftaydık. Aslına bakarsanız oldukça zeki bir insandı ama gelin görün ki okulla pek alakası yoktu.
Gülümseyip onu reddettim ve beklemeye devam ettim. Belki de beklediğim kişi oydu. Uzun zamandır onu beklemiyor muydum zaten?
Lisenin başında onu ilk defa görmüştüm. Henüz sakalları yeni çıkmaya başlamış ve saçları fazla kısaydı. O zamanlar okul kurallarına uymayı seven biriydi. Okul gömleğini pantolonunun içine sokardı. Hatta bazen kravat bile takardı. İnce çerçeveli, yuvarlak bir gözlüğü vardı. Hayır, hayır. Okulun inek çocuğu falan değildi ya da diğerleri tarafından eziklenen biri de değildi. Sadece giyimine oldukça önem veren, düzenli bir çocuktu. O zamanlar ki hali bambaşkaydı. Benim hep rüyalarımı süsleyen kişi olmuştu. Her gece başımı yastığa koyduğumda onu düşünürdüm. Tabi benim gibi bir çok insan vardı etrafında. Okula adımını attığı anda en az on beş kişi selam verirdi. Ayrıca nazik biriydi, yardımını isteyen her kıza ilgiyle yaklaşırdı. Üst sınıflardaki kızlar bile onunla yemekhanede beraber yemeyi teklif ediyordu. Emin olun onu siz de görseniz siz de aşık olurdunuz.
Bir kere denk gelmiştim ben de. O günü hiç aklımdan çıkaramıyorum. Onunla yemekhanede aynı masaya oturmuştuk yer kalmadığı için. O zamanlar kimse birbirini tanımıyordu, üst sınıflar hariç. Denk gelir ya o gün puding yetmemişti ve ben alamamıştım. Asla konuşmadık ve benden önce yemeğini bitirmişti. Kalkarken pudingini benim tabağımın yanına koymuştu. Kafamı kaldırıp ona bakmıştım ve bana gülümsemişti. O herkese böyleydi ama biliyordum. Bana özel değildi. O günleri hatırladığımda yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Hey! Niye gülüyorsun Chanhee? Yoksa beni mi düşünüyorsun? " diyerek koluma yumruk attı. Tanıştırayım, yakın arkadaşlarımdan birisi Chanwoo. Esmer ve uzun boylu bir çocuktu. Bazen niye arkadaş olduğumuzu sorguluyordum. O tam bir gece insanıydı. Bu tür partilere gitmeyi ve akşamları motorsikletiyle gezmeyi severdi. Benim de kendisiyle yakın alakam vardı. Bu saydıklarımı bir kişi daha yapmayı seviyordu ve Chanwoo bu kişiyle de arkadaştı. Hayır tabi ki Chanwoo'yu kullanmıyordum. Sadece işime geliyordu, o kadar.
"Evet, bu dangalak ne zaman gelecek diye düşünüyordum. Gelince onu nasıl döveceğimi düşünüp gülüyordum. " dedim kafasına vurarak. Kafasını tutup bana kaşlarını çattı.
"Biliyor musun bazen beni korkutuyorsun. Geldim işte ve kiminle geldim bil bakalım. " dedi. Chanwoo, keşke bu kadar belli etmeseydin ya. Tam o sırada elinde motorunun anahtarıyla gelen onu gördüm. İsmiyle anmaktan oldukça kaçınıyordum. Çünkü ne zaman ansam sanki kafamdaki bütün düşünceleri okuyor gibi hissediyordum. Yanımıza geldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/154290333-288-k420592.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what a beautiful teacher! || hwitae
Fanfic''Farklı şartlar altında olsaydık eğer muhtemelen ruh eşi olurduk.'' ****** Tüm hakları saklıdır. boyxboy bir kitaptır. Rahatsız olanlar okumasın.