4/1 Güz Güzel

5.8K 595 178
                                    

Neticede hepimiz insandık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neticede hepimiz insandık. Ânımız ânımızı tutmaz, kah güler kah ağlardık. Özellikle de dilindeki dikenlere rağmen temiz bir yüreği olduğuna inandığınız bir dede ile yirmi iki yılı devirdiyseniz zamansız ruh hali değişikliklerine karşı tedbirli olurdunuz.

Lakin tanıdığınız günden beri içinde pamuk tarlası sakladığına inandığınız bir adamın önce fazlasıyla karanlık konuşmalarına ardından da yersiz ve bir o kadar da manasız davranışlarına denk gelmek sizi sarsabilirdi. 

İşte şu an tam olarak bunu yaşıyordum. Bağışıklık kazandığımı zannettiğim durum karşısında neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Parlaklığıyla ilk andan aklımı çelen ıssız çöllerinin koyulaşmış hali, çattığı biçimli kaşları yüzünden aralarında beliren ufak çukurun albenisi ve ses tonundaki kutup esintisi sonucunda iki düşünce peyda olmuştu. Birincisi Ali'nin de tıpkı Sami Paşa gibi gelgitlere sahip biri olduğu, diğeri ise Ali'yi yanlış tanıdığımdı.

''Sanki,'' dedim düşüncelerimi saklama gereksinimi hissetmeden. ''Karşımda başka biri var. Görüntü Ali fakat ağzından çıkanlar ona yakışmayacak denli zehirli.''

Bakışları boşluğa düşer gibi olunca sağ elini sertçe alnına yaslayıp parmaklarını şakaklarına bastırdı. Bir süre gözlerini kapatıp içindeki tufanı biraz olsun dindirdikten sonra derin bir nefes aldı. ''Lütfen gidelim,'' derken sesindeki acziyet bir insan suretine bürünüp aramızda durdu.

İyi olmadığını anlamam uzun sürmezken ''Gidelim,'' dedim teslim olarak. Mantık dışı davrandığının en az benim kadar bilincinde fakat benliğine hakim olamadığını belli eden yüz ifadesi karşısında gitmekten daha iyi bir çözüm bulamadım.

Bu defa her şeyi en ince detayına kadar anlattırmak üzere kendime söz verirken birlikte avludan çıktık. Kısacık bir zaman çerçevesinde beni benimseyip bağrına basan birkaç insana en azından bir teşekkür, bir hoşça kal borcum olduğunu bilsem de kendimi affettirebileceğim fırsatlara sahip olmayı diledim.

Gece mavisi arabaya yöneldi ve cebinden çıkardığı kontakla kapıları açtı. Birlikte arabaya yerleştiğimizde ikimiz de sessizdik. Urfa sokaklarında ilerlemeye başladığımız sırada yumuşak bir giriş yapmak maksadıyla ''Bu kimin arabası?'' diye sordum.

Bakışları yoldan ayrılmazken ''Diyar'ın,'' dedi sadece. Halen tam manasıyla toparlanamadığını fark edince ona biraz daha zaman tanımak istedim ve ben de bakışlarımı yola sabitledim. Çok geçmeden bu defa konuşan o oldu.

''Önce otele gidelim,'' dediğinde afallamış suratımı ona çevirdim. ''Şu elbiseden kurtulalım,'' diye devam etti sanki midesini kaldırıyormuş gibi bakarak. ''Hem yola çıkmadan duş alırız, Urfa havası bana hiç yaramıyor.''

En son lise mezuniyetimde bu kadar halay çektiğim göz önünde bulundurulursa hamlamış bedenim hayli yorulmuş ve terlemişti. Bu cazip teklifi geri çeviremeyecek durumda olduğumdan ''İyi olur,'' dedim. Bu halde bir dünya yol çekilmez olurdu.

Güzden GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin