Hayal kurmayı bilmediğimi söylemiştim. Büyük yanılmışım. Vücudumun her bir zerresi hayalden oluşuyor. Meğerse bütün gün Ay'ın altında binbir hayallere dalıyormuşum. Bugün bir prensin hayalini kurdum ve sonra büyümediğimin farkına vardım. Hayatımı kimsenin değiştiremeyeceğini anladım. Biri gelecek ve bir anda hayatımızı değiştirecek, öyle mi? Doğrusu şimdiye kadar hep buna inandım. İki gün önce de bu inancımı tetikler vaziyette bir şey gerçekleşti. Her şey, beni o yolun ortasında bırakıp gitmesiyle son buldu. Başladık ve bittik.
Gerçek hayatta iyi prensler yoktur. Yalan söylerler, kaçarlar, aşık olmanız için hiçbir şey yapmazlar. O hâlde onlara hangi özelliklerinden dolayı prens gözüyle bakarız?
Prens gözüyle baktığım adam, beni bir gece yarısı sokağın ortasında bırakarak gitti. Tam bu esnada Fırat'ın bardan çıktığını gördüm. Beni fark etti ve eve bırakmayı teklif etti. Yol boyunca Hakan'dan konuştuk. Onun güvenilmez biri olduğundan söz edip durdu. Söylediklerinin hiç birine kulak asmadım. Hakan, gözümde güvenilmez değil, korkaktı.
İki gün boyunca asla ihtimal vermememe rağmen bana ulaşmasını bekledim. O gece için pişman olduğunu söylese, ne de güzel olurdu. Masanın üzerinde duran telefonu aldım. Ona ulaşmam imkansızdı. Yine de iki gün boyunca aklımdan çıkmamıştı. Telefon çalınca heyecandan ölmek üzereydim. Numaramı vermediğimi bildiğim hâlde, bir an için onun aradığını varsaydım. Ama arayan Fırat'tı.
"Yeni yıla beraber girmeye ne dersin?"
Telefonu açar açmaz neşeli sesi duyuldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, bugünün yılbaşı olduğunu bile unutmuştum.
"Bilemiyorum. Açıkçası gece yarısı dışarı çıkabileceğimi düşünmüyorum."
Sanki o gece dışarıda olan ben değilmişim gibi konuştum. Ama bir seferlik babamın haberi olmamıştı. Üstelik yılbaşında evde olmamam gözünden kaçmazdı.
"Ne olacak ki? Seni eve bırakırım. Hem Hakan'da orada olacak."
Nefesimi tuttum. İşte bunu beklemiyordum. Şimdi heyecanlı olduğumu belli etmemeliydim. Belki de bu onu görebilmek için son şansımdı. Ne yapıp edip bu fırsatı kullanacaktım.
"Yani olabilir. Ama Hakan'a bundan söz etme. Geceye seninle katılmak istiyorum."
"Pekâlâ prenses. Seni on bir gibi almaya gelirim."
Telefonu kapattık. İki saat sonra almaya gelecekti. Hemen kalkıp, dolabın karşısına geçtim. Yaklaşık beş tane elbise denedim. Hiçbiri yılbaşı için uygun gelmedi. En sona sakladığım elbiseyi üzerime tuttum. Aynanın karşısına geçip, incelemeye başladım. Kırmızı saten elbise, dizimin bir karış üzerinde bitiyordu. Buna rağmen sol bacağımda derin olmasının yanı sıra, oldukça zarif duran bir yırtmaç vardı. İnce askıları, göğsüme kadar inen v şeklinde bir dekoltesi vardı. Bu elbise beni olduğumdan daha zarif gösterecekti. İncelemeyi bir kenara bırakıp, saçlarımı açtım. Hemen maşayı alarak aynanın karşısına geçtim. Saçlarım epey düz olduğu için onları kıvırmak uzun sürdü. Sıra makyaja geçtiğinde yılbaşı için fazla vasat kalan bir makyaj yaptım. Çünkü elbisem zaten her şeye yetecek cinstendi. Ojeyi de kırmızıdan yana tercih ettim. İlk defa yılbaşı için süsleniyordum.
Geriye bir tek babamı atlatmak kaldı. Sanırım onun içinde bir şeyler buldum. Dış görünüşümden şüphelenmemesi için saçlarımı tel tokalarla toparladım. Önce kırmızı elbiseyi giydim. Ardından siyah bol paça bir pantolonu üzerime geçirdim. Üzerime de kırmızı bir kaban aldım. Zarf gibi duran çantayı, sırt çantamın içine attım. Kırmızı bağcıklı topuklu ayakkabıyı da çantaya sıkıştırdım. Tepeden tırnağa kırmızı olacaktım. Telefonumu ve sırt çantamı alarak babamın odasına doğru yürüdüm. Kapıyı tıklatıp içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçemiyorum Senden
Teen FictionBuzdan Mafya karakterlerinden Hakan ve Şimal'in hikayesi... "Titanik izler misin benimle?" Bazen her şey bu kadar basit bir soruyla başlar. Defalarca kez izlediğim filmi, onunla izlemenin farklı bir son getireceğini düşünüyorum. "Ölme Jack, yalvarır...