17. Aşka Yenik

3.9K 345 105
                                    

Geçemiyorum Senden^^17. BÖLÜM
"Aşka Yenik"

💎

Yarı yıl tatilinin ilk sürprizlerinden...

Bölüm sonundaki açıklamayı atlamayın lütfen.

💎

Bu hayatta belki de en çok teslim olmak, deyiminden korktum. Her şeyi tek başıma yapmayı başaran, kendimce güçlü biriydim. Bir gün birinin gelip, beni teslimiyet kavramıyla yerle bir etmesinden epey çekindim. Çünkü bu kelime gözümde vazgeçmek, yenik düşmek ve başarısızlık anlamlarına geliyordu.

Ardından O geldi ve öğrendim ki, gerçek teslimiyet en büyük güzellikmiş. Mühim olan teslim olduğun kişiymiş. Aslında teslimiyet vazgeçmek değil, direnmemekmiş. En büyük teslimiyet, kalbine yenik düşmekmiş, aşk karşısında sus-pus olmakmış.

Her şey bir insanı yanlışıyla da, doğrusuyla da kabul etmekten geçiyor. Hakan'ı bir an bile olsun değiştirmeye çalıştığımı hatırlamıyorum. Ben sadece ona altın tepside sunduğum kalbime karşılık kalbini istedim. Bunu daima reddeden aklı, onu başka ülkelere götürdü. Yaklaşık dört ay boyunca uzak kaldık. En acısı da bir tek uzak kalanın bedenlerimiz olmayışıydı. Beni sesinden de mahrum bıraktı. Her gece gökyüzünde en parlak yıldızı bulmaya çalıştım ve onunda aynı anda o yıldıza bakıyor olma ihtimalini sevdim.

Şimdi acılarımın az da olsun dindiği bir zamanda, karşıma hiçbir şey olmamış gibi nasıl çıkabiliyordu? Telefon yaklaşık birkaç dakikadır kulağımdaydı. Olcay'a, onu sonra arayacağımı söyleyip kapattım. Sadece Hakan'ı inceledim. Sakalları uzamıştı. Elmacık kemiğinde küçük bir morluk vardı. Vücudu da eskiye oranla daha heybetli ve kaslı duruyordu. Belki de değişmeyen tek şey gözleriydi. Bakışlarına kadar değişen adamın, bir tek gözleri hâlâ yeşilin en güzel tonuydu. İçeriyi uzun bir süre süzdükten sonra tekrar gözlerime baktı. Ağlamamak için kendimi tuttum. Şu an güçlü olmak zorundaydım. Oysa boğazıma kadar derin bir özlemin içine batmıştım. Sanki birazdan hislerim, kıyıya vuran denizin hırçın dalgaları gibi taşacaktı benliğimden. Yapacağımdan geri durmadım. Kasanın etrafından dolanıp, boynunu kuma gömen bir deve kuşu gibi başımı göğsüne gömdüm. İki yanda yumruk olan ellerini çözdü. Böyle bir tepki vermemi beklemiyordu. Belki de bağırıp çağıracağımı düşünmüştü. Ama onun da bir zamanı vardı. Açtığı ellerini belime sabitledi. Boğazıma oturan yumru geçmek bilmiyordu. Derin soluklar aldıkça kokusu genzimi yakıyordu. Bir süre daha böyle kalmaya devam ettim. Ardından duygularımı kollarının arasına bırakarak geri çekildim. Yaptığım yanlışı sarıldıktan sonra fark ediyordum. Ama sarılmasam ölecektim.

"Ne zaman döndün?"

İlk sorum bu oldu. İçimde ona karşı kabaran öfkenin son demlerindeydim. Yine de bakışlarına asılmaktan geri durmuyordum.

"Dün akşam."

Ardından her şey bende tuz buz oldu. Sesini ilk kez duyuyormuş gibi oldum. Beni kasıp kavuran özlemin bu kadar yoğun olduğunu yeni görüyordum. Aslında acım hiç dinmemiş. Zaman denen kavram bile bu anı beklemiş. Birkaç saniyenin ardından tereddüt ederek oturmak için duvar kenarında duran berjeri gösterdim. Önden giderek gösterdiğim yere oturdu. Bende karşısındaki yeri aldığımda düz bakışlarının hedefi oldum. Özlemiş miydi beni? Duygularını eskiden olduğu gibi yine hiç belli etmiyordu.

"Çalışmaya başlamışsın."

Muhtemelen ikimizde ne konuşacağımızı bilmiyorduk. Ya da O, gayet kendinden emin bir hâlde ne konuşması gerektiğini biliyordu.

Geçemiyorum SendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin