Yağmur ve hemen gerisindeki Cenk, zebellahın iri bedeninin arkasına pusarak esir tutuldukları odanın kapısından dışarı yürür yürümez, küçük bir masaya kurulmuş ve önlerindeki tabaklardan karınlarını doyuran diğer haydut ve yaralı yüz onları farkederek telaşla ayaklandılar.
İki adamında elleri bellerine giderken; genç kız hemen " Yerinizde olsam bunu yapmazdım!" diye bağırdı. Ama, yaralı yüzün yanında duran zebellah onu kâale almayıp " Sende o tuttuğun şeyi kullanacak yürek yoktur." diye silahını çıkarıp onlara doğru yükseltmeye başladı.
Daha tabancanın namlusu iki karış bile hareket etmemişti ki; Yağmur baretta'yı önündeki herifin ensesinden çekip bir el ateş etti ve saniyede sekiz yüz metre hız yapan mermi silahına davranan adamın iki kaşının arasına gömülüp canını aldı.
Zebellahın cansız bedeni bir patates çuvalı gibi yere yığılırken; Yağmur, yaralı yüze " Artık şaka yapmadığımı anlamışsındır. Başına birşey gelmeden şu belindeki oyuncağı yere indirsen iyi olur." dedi.
Adam suratı renkten renge girerek kısa bir süre tereddüt edermiş gibi oldu ama genç kız silahını ona nişanlayınca kemerinin arkasına asılı Glock marka otomatik tabancayı kabzasını baş ve işaret parmakları arasında tutarak yere indirdi.
Yağmur hemen " Ayağınla bu tarafa it!" diye emretti ve yaralı yüz hoşnutsuzca silaha bir tekme koyup yanından uzaklaştırdı.
Tam o anda, genç kızın dikkatinin patronunun üzerinde olmasından faydalanmak isteyen ikinci zebellah aniden arkasına dönüp Yağmur'un tuttuğu tabancayı elinden almaya yeltendi ve genç kız ondan çok daha kuvvetli olan adamla boğuşmaya kalkışmaktansa bir adım gerileyip, soğukkanlılıkla herifi önce karnından, sonrada şakağından vurarak işini bitirdi ve baretta'yı yeniden yaralı yüze doğrulttu.
" Yere yat ve kımıldama!"
Adam, eğer zorluk çıkarırsa genç kızın gözünü bile kırpmadan onu da eşek cennetine göndereceğinin bilincinde hemen zemine uzandı ve Yağmur dikkati hâlâ yaralı yüzün üzerinde arkasına " Cenk, şunu üzerini başka bir silahı var mı diye ara." diye seslendi.
Böylece hiçbirşey olmadan aradan birkaç saniye geçti ve genç adamın hareketlenmediğini farkeden Yağmur başını dönderince Cenk'in şahit oldukları yüzünden şoka girerek donduğunu gördü.
" Cenk. Lütfen kendine gel. Her an başka birileri gelebilir. Burayı hemen terketmemiz lazım."
Kızın ona yeniden seslenmesiyle azda olsa toparlanan delikanlı " Yağmur sen ne yaptın?!" diye inledi.
" Bizi ellerinden kurtardım."
" Tamamda. Bu işi herifleri sadece yaralayarak beceremez miydin?
" Adam silahını doğrultuyordu ve ateş edecekti. Eğer canını almasam ikimizden birini vurabilirdi. Öbürüde tabancama atılınca bana seçenek bırakmadı. Ayrıca, sence onları gebertmesem ve yeniden ellerine düşsek daha mı iyi olurdu? Unutma. Bize elmaslar için işkence etmeyi ve yerlerini öğrendikten sonrada belkide öldürmeyi planlıyorlardı."
Kızın bu sözleri üzerine haklı olduğunu kabul etmek zorunda kalan delikanlı " Eyvahlar olsun!" diye yakındı. " Şimdi ömrümüzün geri kalanını Kolombiya zindanlarında geçirmek zorunda kalacağız."
" Sen o konuda endişe etme aşkım. Ben bu işten bizi nasıl sıyıracağımızı biliyorum. Şimdi lütfen dediğimi yapar mısın?"
Yağmur'un ona " Aşkım." diye seslenmesiyle bütün tasalarını bir anda unutan delikanlı " Sen bana ne dedin?" diye sordu ve genç kız dudaklarında bir tebessüm belirerek " Beni bal gibi duydun." diye yanıt verdi. " Hadi. Acele edelimde şuradan bir an önce ayrılalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden gelen bela bâşım üstüne. ( Tamamlandı.)
General FictionYağmur ve hemen gerisindeki Cenk, zebellahın iri bedeninin arkasına pusarak esir tutuldukları odanın kapısından dışarı yürür yürümez küçük bir masaya kurulmuş ve önlerindeki tabaklardan karınlarını doyuran diğer haydut ve yaralı yüz onları farkedere...