Normalde bilinmeyen numaralara hiçbir zaman cevap vermeyen Blackmoor arayanın bir süredir haber beklediği Hank olabileceğini düşünerek konuş tuşuna dokundu ve hattın öbür ucundaki ses " Peşinde olduğun şeyi almaya hazır mısın?" diye sorunca arayanın kurye olduğunu anlayarak içinden Gilfort'a ona verdiği görevi becerimediği için okkalı bir küfür savurdu ve " Evet." diye karşılık verdi.
" İyi, şimdi sana buluşacağımız adresi vereceğim. Yarın sabah saat on gibi orada ol."
" Zahmet etme."
" Buda ne demek şimdi? Elmasları istemiyor musun?"
" Elbetteki istiyorum. Ama bunun için ne idüğü belirsiz biriyle ulu orta bir yerde buluşma riskini göze alacak kadar değil. Onun için beni zahmetten kurtarda taşları ofisime getir."
Hattın öbür ucundaki Yağmur " Al başına belayı. Şimdi ne yapacağız?" diye düşünerek Blackmoor'un yaptığı öneriye " Olmaz." diye itiraz etti ve Mafya lideri " Nedenmiş?" diye sordu.
" Çünkü alış verişimizi yaptıktan sonra oradan sağ salim çıkabileceğimi zannetmiyorum da ondan."
" Bana güvenmiyor musun?"
" Kolombiya'ya gönderdiğin itin elmasları elimden zorla almaya kalkıştığından beri hayır."
" Hank'tenmi bahsediyorsun?"
" Evet."
Blackmoor " Bak, ortada bir yanlış anlama olmalı. Ben ona hiçbir zaman zor kullanmasını emretmedim." diye yalan söyledi. " Şimdi inat etmede emaneti bir an önce bana getir ve bu iş tatlıya bağlansın. Nede olsa üzerinde o kadar servetle polise filan yakalanmak istemezsin."
" Valla ben bu riski göze almaya hazırım ve hatta; içimden bir ses, al taşları ve kayıplara karışıp hayatını yaşa diye beni dürtüyor. Onun için sansını fazla zorlama ve kararımı değiştirmeden sana vereceğim adrese gel."
" Bunu yapamayacağını sende bende çok iyi biliyoruz."
" Nedenmiş o?"
" Çünkü benim kolumun uzun olduğunu ve nereye gidersen git seni bulup yaptığını fitil fitil burnundan getireceğimi adın gibi biliyorsun. Onun için, eğer sevgilinle uzun ve mutlu bir hayat yaşamak istiyorsan bunu yapmanın tek yolu benim olanı bana getirmek."
Blackmoor'un bu sözleri üzerine Hank'in ona Cenk'ten bahsettiğini anlayan Yağmur içinden " Kahretsin! Tahminim doğruymuş." diye geçirdi ve taktik değiştirerek adamın tehtidinden korkmuş gibi davranmaya karar vererek " Sen benim dediğim yere, ben ise senin istediğin yere gelmek istemiyoruz ve biraz öncede söylediğin gibi ne kadar tehlikeli bir adam olduğunun farkındayım. Onun için ortada buluşmaya ve ikimizinde kabul edeceği bir yerde görüşmeye ne dersin?" diye sordu.
" Ne yazık ki teklifine hâlâ hayır demek zorundayım."
Yağmur hayal kırıklığına uğrasada eğer bu işi daha fazla üstelerse mafya liderinin işkilleneceğinden korkarak " O zaman konuşacak birşeyimiz kalmadı. Hadi sana hayatta başarılar." diye hattı kapatmaya hazırlandı ve Blackmoor " Dur!" diye hırladı.
" Biraz önce dediğimi anlamadın herhalde. Eğer elmasları bana teslim etmezsen sana sizi yaşatmam diyorum."
" Yoo gayet iyi anladım. Ama içimden bir ses bana, taşları senin istediğin yere getirmek yerine onlarla beraber sırra kadem basarsam ömrümün daha uzun olacağını söylüyor ve bu yüzden sanırım o sesi dinleyeceğim."
Sakince sarfettiği sözler yüzünden genç kızın gerçektende dediği gibi ortadan kaybolabileceğine inanan Blackmoor " Kahrolasıca kaltak. Seni bir elime geçirirsem canlı canlı derini yüzeceğim." diye düşünerek " Nerede buluşmak istiyorsun?" diye teslim olmak zorunda kaldı ve Yağmur adamın Bentner'le ilk karar verdikleri yeri kabul etmeyeceğini düşünerek " Sierra Madre mahallesindeki terkedilmiş çimento fabrikasına ne dersin?" diye ikinci adresi verdi.
" Olur."
Yağmur hemen " Ama bir şartım var." dedi ve mafya lideri " Neymiş?" diye sordu.
" Tek başına geleceksin."
Blackmoor itiraz etmeye hazırlanırken son anda vazgeçerek kızın isteğini kabul ediyormuş gibi görünmeye karar verip " Tamam." dedi ve hat kapanır kapanmaz hayatı bir karınca kadar bile değerli olmayan uluslararası bir kurye tarafından kepazeye dönderildiği için öfkeden içi içini yiyerek ofisinin dışında bekleyen adamlarına seslenip onları içeri çağırdı.
" Sekreterimden bu Yağmur denen şıllığın eşgalini alın ve gerekirse bütün şehri alt üst edip o kaltağı bulun bana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden gelen bela bâşım üstüne. ( Tamamlandı.)
General FictionYağmur ve hemen gerisindeki Cenk, zebellahın iri bedeninin arkasına pusarak esir tutuldukları odanın kapısından dışarı yürür yürümez küçük bir masaya kurulmuş ve önlerindeki tabaklardan karınlarını doyuran diğer haydut ve yaralı yüz onları farkedere...