Hank Gilford hâlâ kızın biraz önce içeriye girdiği kapıya bakarak " Ulan bu nasıl bir afet be! Ben hayatımda böyle gibi bir kadın görmedim. Tehlike karşısında kılı bile kımıldamıyor. Üzerine silah doğrulttuğum halde nasılda soğuk kanlılığını kaybetmedi. Onunla işim bittiğinde bu dünyalar güzelini öldürmek zorunda kalacak olmam ne kadar üzücü." diye söylendi.
Ama görev görevdi ve eğer patronunun dediğini yapmazsa kendi canından olacağına adı gibi emin olduğu için ne olursa olsun Blackmoor'un emrini yerine getirmeye karar vererek, oda bütün gece uyumadığı için gözlerini kapattı ve kısa bir süre sonra uykuya daldı.
Kimbilir kaç saat sonra, yatak odasının dönen kilidinin sesine uyandığında saatini kontrol etti ve öğleden sonra yedi olduğunu görerek gerindi.
Bu arada kurye salona girdi ve Hank'e, " Şurdaki komidinin çekmecesinde evlere servis yapan bir çin resturantının kartı var. Telefon ette bize yemek söyle." dedi.
" Ne istiyorsun?"
" Mantarlı ördek ve kızarmış yumurtalı pilav."
" Peki iş arkadaşın ne yiyecek?"
Yağmur üstüne bastıra bastıra " Sevgilimede aynısı." dedi.
" O kıytırık senin erkek arkadaşınmı?"
Genç kız amerikalıya küçümseyerek baktı ve " O senin gibi yüz tane eder." dedi. " Şimdi oyalanmada ara şunları. Çünkü karnım açlıktan sırtıma yapıştı."
Bunun üzerine Hank karttaki numarayı çevirdi ve genç kız ve delikanlının siparişini verdikten sonra kendisinede dana etli noodles ısmarlayarak yemeği nereye getireceğini soran adama adresi verip telefonu kapattı.
" Adın Yağmur'du değilmi?"
" Evet."
" Artık dinlendiğine göre sana birkaç sorum olacak. Taşları nereye sakladın?"
" Güvenli bir yere."
" İyi. Karnımızı doyurduktan sonra hemen gider alırız ve siz kendinizinkine, bende kendi yoluma giderim."
" Ne yazıkki elmasları gece alamayız."
" Sebep?"
" Çünkü bir banka kasasındalar."
Sarışın adam içinden " Bak bu güzel haber. Kutunun nerede saklı olduğunu öğrenip kasanın şifresini onlardan alırsam. İkisinide susturuculu tabancayla halledip olaya bir kıskançlık cinayeti ve intihar süsü veririm ve sabahta taşları aldıktan sonra bu lanet memleketten Amerika'ya geri dönerim." diye geçirdi ve " Hangi banka?" diye sordu.
Yağmur dalga geçermiş gibi bir kahkaha attı ve " Sen benim bu işi kaç yıldır yaptığımı biliyormusun?" diye sordu.
" Ne alaka?"
" Hele bir tahmin et."
" Nereden bileyim."
" O zaman ben sana söyleyeyim. Tam beş senedir. Peki o kadar zaman içinde bu iş hakkında öğrendiğim en önemli şeyin ne olduğunu biliyormusun."
" Ne?"
" Sana pazarlık gücü veren hiçbir bilgiyi kimseye vermeyeceksin ve allahın kuluna güvenmeyeceksin."
" İyide benden sana zarar gelmez ki. Nede olsa aynı patrona çalışıyoruz."
" Olabilir. Ama bu beni satmayacağın anlamına gelmez. Nede olsa ortada dünyalar kadar para var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden gelen bela bâşım üstüne. ( Tamamlandı.)
General FictionYağmur ve hemen gerisindeki Cenk, zebellahın iri bedeninin arkasına pusarak esir tutuldukları odanın kapısından dışarı yürür yürümez küçük bir masaya kurulmuş ve önlerindeki tabaklardan karınlarını doyuran diğer haydut ve yaralı yüz onları farkedere...