Merhaba arkadaşlar. Hikayenin sonuna yaklaşıyoruz. Umarım beğenirsiniz...
&&&
İnsan hayatın bizi nereye sürükleyeceğini bilemez acı tatlı herşeyi yaşıyoruz. Bazen dışardan bazen de içimizden yaşıyoruz. Hayatta böyle birşey sanırım...
"Hayal anne hayalin gerçek mi? Yoksa benim kurduğum bir insan mı? Onu öğrenmenin bir tek yolu var."
"Nasıl bir yolmuş. Bu kerem kafan da ne var."
"Evet amca kafamda bir fikir var. Yarın herşey anlaşılacak Hayali yarın annemle tanıştıracağım. Annem ve sen ancak söyleyebilirsiniz hayal mi? Gerçek mi diye..."
"İyi düşündün oğlum inşallah herşey gönlünce olur."
"İnşallah amca inşallah... Anne yarın sana büyük bir görev düşüyor herşey senin gördüklerine bağlı olucak yada görmediklerine..."
Bu cümleden sonra kimse konuşmadı. Etrafı derin bir sessizlik kaplamıştı. Akşam olunca da herkes bir yere dağıldı. Kimse yemek bile yemedi. Amca evine gitmişti. Rabia hanım oturduğu yerde kala kalmıştı. Kerem de odasına gitmişti. Hayali arayıp yarın onunla buluşmak istediğini söyledi. İçinde kocaman bir boşluk vardı. Verdiği karar hayatını karartabilirdi. Ama bunu çoktan göze almıştı. Doktorun odasına girdiği zaman herşeyi göze almıştı. Yatağına uzanmış gözlerini tavana dikmişti. Sadece "neden" dedi. "Neden ben neden beni buldu." Sonra doktorun söylediği aklına geldi. Kendisine bile itiraf edemezken bir başkası ona sen şizofrensin demişti. Tabi direk yüzüne karşı böyle söylememişti ama yine de olan biten buydu ve olanların sonucun da bu hastalık çıkıyordu. Doktor Şizofren başlangıcı olduğunu bunu çok kolay yenebildiğini ilaçla ilerde tamamen yok olabildiğini söylemişti. Bu hastalığını yenicekti ne pahasına olursa olsun bu hastalıktan kurtulacaktı. Herşey eskisi gibi olucaktı. Bu sefer tek bir değişikle o da hayal da yanında olucaktı. Kocaman bir aile olucaktı. Kerem hayallere dalıp gitmişti. Mutlu olmak istiyordu. Yanlız bir şeyi unutuyordu. Mutluluk kolay kazanılan birşey değildi. En azından Keremin durumunda ki bir kişi için...
Güneş odanın içini sımsıcak doldururken keremin kafasında buz gibi düşünceler vardı. Akşam kurduğu hayallerden eser kalmamıştı. Onun yerine korku ve sitres başlamıştı. Akşam yemeği için hayali annesiyle buluşturacaktı. Bu hastalık olmasıydı. Çok mutlu olabilirdi. Ama şimdi tam tersi çok kötü hissediyordu. Ya gerçek değilse ya o da bir hayal ürünüyse aşkları çok güzel gitmişti, Kusursuzdu bir ilişki bu kadar kusursuz olabilir miydi. "Yok ya gerçek, ben inanıyorum. Benim bal gözlüm gerçek..." Kerem akşama kadar bu düşüncelerle bir o tarafa bir bu tarafa gidip gelmişti. En sonunda zaman gelmişti. Kerem hayali alıp evin kapısında duruyordu.hayalin ellerini sıkıca tutmuştu. Hiç bırakmak istemiyordu.hayal dizlerine kadar mor bir elbise giymişti. Saçları açık düz bırakıp önlerden toplamıştı. Kereme gülümsüyordu. Kerem ona baktı ve hep böyle kalmak istedi. Elleri titresede Zile basmayı başardı. Kalbi küt küt atıyordu. Sanki yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu. Bu gün ölmezse bir daha ölmezdi. Bir bal gözlüsüne baktı bir de kapıya nefesini tutmuş açılacak kapıyı bekliyordu.
"Neden bu kadar korkuyorsun ben bile bu kadar korkmuyorum hem senin kadar heyecanlı da değilim ben de mi birşey var. Yoksa sende mi? "
"Sanırım ben de bal gözlüm, hayalim, gerçeğim herşeyimsim..."
Kapı açıldı.kerem o an gözlerini sımsıkı kapatıp." Ne olursun gerçek ol, ne olursun hayalim, ne olur gerçek olsun Allah'ım..."
Kerem gözlerini açtı. Annesi karşısında duruyordu. Gözlerine baktı tepkisini merak ediyordu. Ama hiç bir ipucu yoktu gözlerinde ve hareketlerinde sanırım o da kerem gibi nefesini tutmuştu. Nefes belirtisi yoktu. Kerem daha fazla dayanamayıp.
"Merhaba anne biz geldik." Rabia hanım konuşamıyordu.konuşmak istese de konuşamıyordu. Resmen dili tutulmuştu.sadece geri çekilebildi. Kerem ve hayal içeri girdiler. "Hayal merhaba efendim nasılsınız." Dedi. Ama yine bir tepki yoktu. Kerem oracıkta ölmek istedi. Dayanamayıp annesinin kollarını tutup. Hayal olamaz dedi. Anne ne olursun birşey söyle hayır olamaz buna katlanamam...
Hayalse hiçbir şey anlamamıştı. "Ne oluyor kerem ne hayalinden bahsediyorsun."
Keremse gözü dönmüş bir vaziyette."Anne bak karşımda duruyor görmüyormusun ne olur birşey söyle."Kerem daha fazla ayakta duramadı ve yere çöktü.Amcası odadan çıkıp Keremin yanına geldi. Keremle annesi diz çökmüş ağlıyorlardı. Tam karşısında da ne olduğunu anlamamış şaşkın bir o kadar da güzel bir kız vardı. Amcası rahatlamış ve kocaman gülümseyerek. "Hoş geldin kızım." dedi. Hayal şaşkındı ne olduğunu anlamamıştı. Karşıdan gelen adamı gördü. Büyük ihtimalle Keremin bahsediği amcasıydı. Şaşkın gözlerle "Hoş buldum."dedi.Kerem olduğu yerde donakaldı. Göz yaşlarını elleriyle sildi. Ayağa kalkarak " Sen az önce ne dedin amca..."
"Hoş geldin kızım dedim. Bizi tanıştırsana oğlum niye annenle oturup ağlıyorsunuz. Gören de zannedicek cenaze var." O sıra Kereme göz kırpdı. Ortalığı yumuşatmaya çalışıyordu. "Kızı korkutacaksınız nasıl bir aileye düştüm diyecek." Rabia hanım oturduğu yerden daha kalkamamıştı. Göz yaşlarını sildikçe onlar dökülmeye devam ediyordu. Yaşadığı mutluluk karşısında konuşamıyordu bile hayatının en mutlu anısıydı. Ama o ağlıyor ve konuşamıyordu. kereme haykırmak istiyordu. Sevdiğin kız gerçek diye ama anlatamıyordu. Kerem de bu yüzden yanlış anlamıştı. Hayalse konudan bir habersiz şaşkın şaşkın bakıyordu. Kerem kendini toparlamaya çalıştı. "Yani amca hayal gerçek mi? Bal gözlüm benim mi?
"Evet oğlum senin bal gözlün gerçek ..."
"Amca bana dünyaları versen bu kadar mutlu olamazdım. Dünyalar benim oldu. Hayır hayır hayalim benim oldu. Kerem o kadar mutlu oldu ki resmen uçacak gibiydi. Onun yerine hayali kucaklayarak etrafında dönmeye başladı. Benimsin hayalim sen gerçeksin."
"Neden bahsediyorsun kerem başım dönüyor."
"Benim de başım dönüyor hayal ama seni döndürdüğüm için değil mutluluktan herşeyi anlatıcam sana hemde herşeyi neler çektiği mi ama şimdi bunun tadını çıkarmak istiyorum. Hep böyle kalmak istiyorum."
"Güzel düşünce ben de böyle kalmak istiyorum ama bir başım döndü iki ailen bakıyor bıraksan artık diyorum." Kerem o an etrafına bir baktı nerde olduğunu hatırladı. Yavaşça dönmeyi kesti hayali yere bıraktı. Biraz mahçup bir vaziyette "Afedersin amca mutluluk..."
Amcası sözünü kesti. "Hiç önemli değil oğlum senin kadar bende sevindim. Artık oturalım mı hem annende toparlanmış olur."
"Olur amca" dedi. Hayalle birlikte annesini kaldırıp koltuğa oturdular. Rabia hanım daha kendine gelememişti. Oğulunu mutlu görmek onu çok rahatlıyordu. Kerem artık gülüyordu. Bir kızı olmuştu artık onları bu kadar mutlu görmek onun için bulunmaz bir fırsattı. Öylece onları izliyordu. Gülüçükleri havada uçuşuyordu. İçinden keşke hep böyle kalabilsek dedi...
&&&
Yorum ve oylarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DÜNYAM ( Tamamlandı )
RomanceBen kendimi bildim bileli içime kapanık biriydim. 20 yaşımda bastığımda arkadaşlarım oldu. Ve tabi kide hayatımın aşkıyla karşılaştım. Bir insan hayattan daha ne ister ki sağ tarafımda sevdiğim kız, sol tarafımda can dostlarım arkadaşlarım, ve başı...