Medya: Oğuz
İyi okumalar
Oğuz'dan
Tepsiye Miray için dünden hazırlayıp dolaba soğuması için koyduğum sütlaçları çıkardım, yanına da yeni hazırladığım çilekli milkshakeleri koydum.
Mutfak kapısından çıkıp havuzun başında oturup bilgisayarla oynayan Miray'a doğru yürümeye başladım. Gözüm Miray'ın bacağında ki alçıya takıldı, öldükten sonra her yerimizi alçıya alsalar vücutlarımız sağlam kalır mıydı ki? Tepsiyi masaya bıraktım ve bilgisayarı önüme çektim.
Bilgisayarı Miray'ı ayırana aşk olsun, gün boyu bilim kurgu filmlerine bakmıştı, uzayı, roketleri, gezegenleri araştırıyordu. Bu mal araştırma ne demek bilmezken araştırma yapmaya başladı, bacağı kırılınca bu bir zekileşti. Hep bacağını kırsın, aklıma sabahtan beri bana yaptırdıkları geldi de sözümü geri alıyorum. Normal hayatta grubun en mal insanı ben , akıllısı da Remzi gibi gözüksede , hiçbir şey göründüğü gibi değildir. En panik anında en zekileri ben oluyorum, Remzi ise en panik yapanı.
Miray'ın sinirli bakışları beni buldu ama sadece bir saniye sonra bakışları yumuşadı, tabi yumuşar onun için o kadar yoruldum. Sütlaç kasesine bir kaşık daldırmadıysa gözlerin takılı kaldığı için nereye bakıyor diye baktığımda asılı olan yeni yıkanmış kıyafetlerime bakıyordu.
Allah'ım benim gibi mükkemel bir insan yarattığın için sana teşekkür ediyorum. Egoist gibi görüne bilirim , çocukken biraz ezik bir tiptim. Kendini sevmezsen başkası da seni sevmez , bunu anlamamla kendimi değiştirdim çevremin değişmesi de bir oldu. Kendinizi kendiniz olduğunuz için sevin, kimse sizden daha mükemmel, güzel ya da akıllı değildir, siz kendinizin farkına varmamışsınızdır. Kusurlarınız varsa kimin umurunda, benim kusurlarım bile harika. Önümde duran bilgisayarın ışığı gözlerimi rahatsız etmeye başladığında normal dünyaya döndüm. Geveze bir insan gibi durabilirim ama siz benim daha kendi kendime konuşurken duymadınız. Erkekler az konuşur diyen biliminsanları halt etmiş.
Geçen günlerde internette bilim ve teknoloji haberlerine bakarken Tesla'nın Model R arabalarını gördüm, galiba kalbimi o arabaya bırakmıştım. Arabanın fotoğraflarını açıp Miray'a gösterdim. Gözleri parladı ve bilgisayarı kendine doğru çekti. Arabaya bayıldığı ağzının kenarından akan salyasından anlaşılıyordu.
"Sen ne güzel bir şeysin acaba?"
"Biliyorum, sende öylesin."
Önünde duran arabaya deme olasılığını unutup boşluğuma gelmişti.
"Dur lan sen arabaya mı dedin ?"
Gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi, dokunsan anıracak gibi duruyordu.
"Yok kanka ben sana dedim. Senin gibi harika ötesi bir insan varken araba kimmiş?"
Yemiş gibi yaptım ve karşımda saksılarda ekilmeyi bekleyen renk renk ortancalara bakıp öpücük attım. Sütlaçtan bir kaşık daha alıp ağzına götürmesiyle yüzünü ekşitti .
"Kanka buna neden tarçın atmadın?"
Zeki kankama bak, beni mutfağa gönderip tişörtlerime konacaktı, ben bunu yer miyim?
"Miray sen tarçın sevmezsin ki!"
"Az önce sevmeye başladım. İstersen ben gideyim hemde bu kırık bacağımla." Burnunu çekti be kalkmaya yeltendiğinde , oflayıp oturduğum sandalyeden kalktım.
"Tişörtlerimden uzak dur!"
Gözlerini sahte bir şaşkınlıkla açtı."Kanka ben senin tişörtlerini ne yapayım? Hem ben fakir miyim? " Benim efor harcamama izin vermeyip kendisi sorusunu kendi cevap verdi."Evet fakirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatil Sürprizi
HumorHer şey ailesinin karne cezası olarak elektrikçi Mahmut Abi'nin yanına vermeleriyle başladı. - Ama anne ben erkek değilim. Artık her kötü karne getirdiğimde beni tamircinin,oto lastikçinin ya da elektrikçinin yanına vermeyin!! Annem elindeki kulağım...