Çantamı omuzlarıma bıraktığım da Jungkook'a baktım,yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu ve bu beni mutlu ediyordu.
"Hazır mısın?"sorar gözlerle baktığımda sevinçten ışıldayan gözlerini benle buluşturmuş kafasını olumlu anlamda sallamıştı.İçimde kötü bir his vardı,nedenini bilmiyordum.
Gözlerimin önünde bir bebeğe dönüştüğünde yerden alıp çantamın fermuarına geçirdim.
Ayakkabılarımı giyip son kez aynaya baktığımda evden çıkmıştım.
Okula vardığımda Jimin beni görür görmez gülümsemiş yanıma gelmişti. Tam konuşacağı sırada ağzını kapatmıştım. Chin hakkında konuşursa iyi bir şeyler olmayacaktı biliyordum.
"Ne oldu?" kulağıma fisıldadığında durumu ona anlatıp anlatmamakta kararsız kalmıştım. Jungkook'un bebek olduğunu bilmiyor olabilirdi.
"Hiç sadece susalım" yürümeye devam ederken sorusunu cevapladım. Gülümsedi ve bakışları çantamda asılı bebeğe kaydı.
"Çok şirinmiş!"alayla söylediğinde gözlerimi devirmiştim. Ne yani üniversiteli biri bebek sevemez miydi? tamam komik gözükebilirdi ama o benim sevgilimdi.
Chin bize doğru yaklaştığında uzaklaşmaya başlamıştım.Korku tüm vücudumu ele geçirirken derin nefesler almaya çalışıyordum, "Taehyung!" adımı seslendiğinde olduğum yere sabitlenmiştim. Ne yapacaktım?
Bana yetişmeye çalışıp nefessiz kaldığı için bir süre nefesini düzene sokmaya çalışmıştı.
"Neden ders vermeyi bıraktın?" hayatım gözümün önünden bir şerit gibi geçerken olacaklardan korkuyordum. Bittin Taehyung öleceksin diye geçiriyordum içimden.
Sahte bir kahkaha attığımda anlamamış gibi yapmaya çalıştım. Tam bir salak gibi gözüküyordum!
"Ders mi ne dersi?" Chin şaşkınlıkla bana bakarken gülümsedi ve konuşmaya devam etti.
"Her akşam bana gelip ders veriyordun ya " öksürüklere boğulduğumda duymaması için tanrıya yalvarıyordum.
Lütfen duymasın ve hayatımı bana bağışlasın.
"Ben mi ne zaman?" ellerini omzuma koyduğunda bir süre beni inceledi iyi olup olmadığımı kontrol etmeye çalışıyordu. Lakin ben hiç iyi değildim.
"Çok terliyorsun, hasta mısın?" kahkaha attım "kim ben mi?" daha sonra yaptığım salaklığın farkına vardığımda elimi alnıma götürdüm gelen sıvıyla bağırmaya başlamıştım, "YANI NE!" terlerin vücudumdan aşağı gidişini bile hissedebiliyordum.
"Taehyung istersen sonra konuşuruz." diyip gülümseyerek benden uzaklaştığında olduğum yere oturmuştum. Duyup duymadığı hakkında en ufak bilgiye sahip değildim.
Çantamı omzumdan çıkardığımda bebeği elime aldım. Canlanacak mıydı?
"Jungkook bak ne duydun bilmiyorum." etrafıma bakındığımda garip bakışlarla karşılaşmıştım, "Ben özür dilerim." dudaklarımı dilim yardımıyla ıslattığımda konuşmama devam ettim.
"Sana anlatamadığım için çok özür dilerim."
Ilk günlerdeki gibi hissediyordum kendimi,o sessiz ben hep konuşan taraftım. Beni bırakır mıydı?
Gözlerim gittikçe yaşlanırken kötü düşünmemeye çalışıyordum. Kötü bir şey yapmıştım evet ama o beni bırakamazdı. Umarım.
"Eve geçtiğimizde hepsini sana detaylı anlatacağım söz."
-
Eve adımımı attığımda anahtarı koltuğa fırlatıp onun canlanmasını bekledim.Saatler geçmesine rağmen canlanmamış öylece kalmıştı. Kendimi kötü hissediyordum. Onsuz nefes alamıyordum,ona ihtiyacım vardı.Ve ben onu özlemiştim.
Gözyaşlarım teker teker düşerken ona yalvarıyordum.
"Jungkook yalvarırım gel."
"Lütfen."
https://curiouscat.me/kthish
hello soru sorunda konuşalım LSMSKSMSKSKSOWNSO