Zaman neydi?bunu Jungkook gidene kadar bilmiyordum. Benden gidişine günler olmuştu,fakat ben üstünden yıllar geçmiş gibi hissediyordum. Uykusuzluğa direnen bedenim beni gittikçe mahvediyordu.
"Diğer yarım" diyordum,bir insan yarım bir şekilde yaşayamazdı. Bir yapboz nasıl parçası eksik olup tamamlanmıyorsa ben de Jungkook olmadığı zaman bütün olamıyordum.
Içtigim onca kahve bardaklarına yenisini eklediğimde üstümdeki battaniyeye daha sıkı sarıldım. Artık gözyaşlarım kurumuştu,ağlayamıyordum.
Elleri saçlarımda dolaşsa ve bana o güzel naif sesini bahşetse başka hiçbir şey istemezdim. Günlerdir koltukta duran bebeğe baktığımda gülümsemeye çalıştım.
Benim mutsuz olmamı istemiyordu fakat iliklerime kadar onsuzluğu yaşıyordum. Elime bebeği aldığımda yanağını okşamaya başladım.
"Eğer ben uyursam ve sen canlanıp evden gidersin diye uyuyamıyorum."
Dudaklarımı dişledim,acı tadı hissettiğimde kaçıncı kez kanattığımı sayamamıştım bile,o mükemmel dudakları benim dudaklarım ile buluşup bunlardan arınsın istiyordum.
"B-en çok kötüyüm Jungkook." Kendimi zorladığım için midemde oluşan ağrı ve bulantı daha ilerlediğinde bir hışım lavaboya koşmuştum.
Işımi hallettiğimde olduğum yere çömelmiştim.Göz alanım bulanıklaşıyor etrafım dönüyordu.
Ellerimin arasına başımı aldığımda çekiştirmeye başlamıştım. Kuruduğunu sandığım yaşlar tekrardan başladığında bağırmaya başladım.
"Da-yanamıyorum." cümlelerimi zar zor söylediğimde gerisi kocaman bir boşluktu.....
-
"Taehyung!"Adımı duymamla yavaşça gözlerimi açmıştım. Yabancı gelen odaya bir süre baktığımda hastanede olduğumu anlamam uzun sürmemişti.
Yerimden hızlıca kalktığımda "Jungkook!" diye bağırmamla beni yatırmaları bir olmuştu.
Yoongi endişeli gözler ile bana baktığında yanımdaki sandalyeye oturdu. Bakışları hiç iyi değildi ve bu beni korkutuyordu.
Ellerimden tuttuğunda derin nefes aldı. Diyeceği her kelimeyi duymayı bekliyordum.
"Seni buraya Jungkook getirdi Taehyung." duyduğum cümleler ile gülümsedim ve etrafta onu aramaya başladım.
"Peki o nerede?" heyecanlı gözler ile ona baktığımda oflayıp gözlerini kapattı.
"O seni buraya bırakıp gitti." duyduklarımla öylece kalakalmıştım. O beni bırakıp gitmişti anılarımızı, sevgimizi geride bırakmıştı.
Ağlamaya başladığımda Yoongi kollarını sıkıca bedenimi sarmıştı,saçlarımı okşamaya başladığında daha fazla ağlamamam için fısıldıyordu.
Her insan hayatının aşkını bulduğunda her zaman mutlu olacağını sanır,fakat olumsuz yanlarını hiç düşünmez. Hatta düşünmesi aklımıza bile gelmez,çünkü o zaman "mutluluk" denen kavramın etkisindeyizdir.
Benim mutluluğum Jungkook'tu. Ben onun etkisi altındaydım,ben bedenimi ona adamıştım.
Fakat nasıl geri alacağımı bilmiyordum.Şu kapıdan gelse ve kollarını bana açsa hiç düşünmeden sarılırdım tekrardan ona.
Kokusunu tüm ciğerlerime doldurur,bir daha vermezdim dışarıya,Yoongi yüzüme baktığında yaşlarımı silmeye çalıştı.
Daha sonra kapı açıldığında umutla baktım,gelen Jimin'di.
"Sen" dedim zorla çıkan sesimle, "sahibini terk ettin biliyorum." Jimin dediklerime hiçbir tepki vermiyor öylece Yoongi'ye bakıyordu.
"Sahibini bıraktığında canın acıdı mı?" bakışlarını Yoongi'den ayırıp bana diktiğinde yanıma oturdu.
"O acı tarif edilemez Taehyung."
"Sana geri gelecektir."
Itiraf etmişti artık,fakat neden kendi acımdan çok Jungkook'un çekeceği acıyı düşünüyordum.
Her şeyi berbat etmiştim,artık ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece tek istediğim uzunca bir süre boyunca uyanmamak.
Nasılsınız ^~^