BÖLÜM ŞARKISI :Cem Adrian (Ela Gözlüm) mutlaka dinleyin 💙
Gözlerini yeni bir sabaha açan Gökhan yerinden kalkarken tutulan omzu ile yüzünü buruşturdu. Kanepede yatıyordu. Dün akşam eve çok geç gelmişti. Kafasını bir türlü toplayamıyordu. Bir yanında sevdiği kadın diğer yanında sevmediği karısı vardı. Dün gece çok düşünmüştü. Boşanacaktı Başak'tan. Kızını da alıp uzaklara gidecekti. Hicran'a ulaşamamak acı veriyordu çünkü. Yeni bir hayat kuracaktı kızıyla birlikte. Hicran'ı Sinan ile evleniyorken görmek en son isteyeceği şeydi. O yüzden en doğru kararı verdiğini düşünüyordu.
Banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Aynaya bakarken eski Gökhan'ı göremedi. Gözlerinde eski mutluluk yoktu. Hüzün doluydu yüzü. Mutsuz bir adama dönüşmüştü.
"Keşke beni aldatsaydın Hicran. Keşke buraya geldiğimde evli olsaydın. Annemin yalanları gerçek olsaydı keşke. Belki bu kadar acı çekmezdik. Bu kadar imkansız olmazdık. Kendi yolumuza bakardık"dedi kendi kendine.
Ne hale geldiğini bu sözleri anlatıyordu aslında. Çaresiz bir aşıktı Gökhan. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Hicran'a gidemiyordu. O da gelemiyordu yanına. Mutsuzluğa mahkum olmuşlardı adeta.
Derin bir nefes alıp odasına geçti. Üzerine takım elbisesini giyindi. Saçlarına şekil verdikten sonra kızının odasına girdi. Uyuduğunu görünce gülümseyip yanağına öpücük kondurdu.
Ardından evinden çıkıp şirkete doğru sürmeye başladı. Telefonundan avukatını aradı.
"Belgeleri hazırladın mı?" diye sordu açar açmaz.
Avukatı "Hazırladım Gökhan Bey. Şuan şirketteyim. Göz gezdiriyorum" diye avukatına "Bekle orda geliyorum" dedi.
Telefonu kapatıp yan koltuğa attı.
"Bu saçmalığa bir son vereceğim artık" dedi öfkeli bir şekilde.
...
Hicran düğün işleri için Sinan ile telefonla konuşuyordu.
" Yirmi günümüz var Sinan. Acele etmeyelim bence" dedi Hicran ocağın altını kısarken.
Hem konuşuyor hem de kahvaltıyı hazırlıyordu. Domatesleri dilimlerken Sinan'ın gelinlik bakmak için acele etmesine kızıyordu.
"Sen düşünme böyle şeyleri ben Burcu ile hallederim" dedi.
Sinan'ın ısrar etmesi ile kızgın bir şekilde "Ne acelemiz var Sinan. Niye bu kadar ısrar ediyorsun anlamıyorum ki" dedi.
Sinan Hicran'ın tepkisi ile bozulsa da "Neyse. Hallederiz daha sonra" deyip kapattı telefonu.
Hicran bıçağı tezgaha fırlatıp sandalyeye oturdu. Düğün yaklaştıkça içine bir sıkıntı doğuyordu. Yanlış bir karar verdiği işte şimdi anlıyordu. Evet dememeliydi. Bu ikisi için de mutsuz bir hayat demekti. Sözünden cayamazdı. Söz vermişti bir kere. Anlamadığı şey Sinan'ın bu aralar neden bu kadar aceleci olduğuydu. Hareketlerine anlam veremiyordu. Oflayıp ayağa kalktı. Kahvaltı hazırlamaya devam etti. Burcu'nun ekmek alması ile kahvaltılarını yapmaya başladılar.
...
"Boşanma belgeleri bunlar.Henüz Başak Hanım'a göndermedik. Önce size sormak istedik" dedi avukat Gökhan'a.
Gökhan koltuğundan öne doğru eğilip belgeleri aldı.
"Eliz'in velayetinin ben de olmasını istiyorum. Başak'ın kızıma psikolojik açıdan iyi geldiğini düşünmüyorum" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHDE VEFA (Bitti)
General FictionBir söz ne kadar kıymetli olabilir ? Ela gözlü Hicran ile gamzeli Gökhan birbirine ahitle bağlanır. Kaderin neler getireceğinden bihaber iken kendilerini çok farklı durumlarda bulurlar. Peki ya birbirlerine verdikleri söz onları tekrar bir araya get...