Multi : Gökhan
Duyduğu sesle gözlerini açtı Hicran. Alarm çalıyordu. Okula gitmek için hazırlanması gerekiyordu. Yastığına sarılıp kapattı gözlerini. Havalar soğuyordu ve büyük ihtimalle yine hasta olmuştu. Elini kaldıracak mecali yoktu. Ellerini saçlarından geçirip ayağa kalktı. Sırtını yatağın başlığına dayarken yanındaki komodinin üzerinden telefonunu aldı. Müdüre gelemeyeceğini söyledi. Telefonu kapattıktan sonra tekrar uzandı. Elini alnına götürürken hissettiği sıcaklık ile ateşinin çok yüksek olduğunu anladı. Gözleri kapanırken üzerine yorganı sardı.
Diğer yanda otelden çıkan Gökhan arabasına binip yola koyuldu. İstikamet her zamanki gibi Hicran'ın eviydi. Radyodan şarkı açarken yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Hicran ile olma umudu bile yetiyordu çünkü. Yanda duran telefonunu alıp sevdiği kadını aradı. Açmaması ile kaşlarını çattı.
"Hayırdır inşallah. Okul için uyanması gerekiyordu" dedi telaşlı bir ses tonu ile.
İçine düşen korku ile gaza bastı. Bir an önce yanına gitmek istiyordu. Önce evine gidecekti. Orda değilse okuluna. Yaklaşık on dakika sonra arabayı Hicran'ın evinin önüne park etti. Seri bir şekilde arabadan inip apartmana girdi. Merdivenleri ikişerli çıkıp kapının yanında duran zile bastı. Bekledi.... Ama açan olmadı. Titreyen elleri ile tekrar bastı zile. Korku ile etrafına baktı. Hemen karşısındaki kapının ziline bastı. Açılan kapı ile tanıdığı sima ile gülümsemeye çalıştı.
"Merhaba. Kusura bakmayın rahatsız ettim sizi" dedi.
Eda hırkasını düzeltip "Merhaba. Estağfurullah ne kusuru. Kötü bir şey mi oldu?" diye sordu.
Gökhan Hicran'ın kapısına saniyelik baktıktan sonra Eda'ya döndü.
"Hicran açmıyor kapıyı. Evden on dakika sonra çıkması gerekiyor. Ne telefonu ne de kapıyı açan var" dedi.
Eda kaşlarını çatıp "Allah Allah. Bekleyin bir dakika. Anahtarı var bende evinin" dedi.
Gökhan "Çok iyi" dedi sevinçle.
Eda acele ile anahtarı getirdi. Ayakkabısını giyinip kendi anahtarını da aldıktan sonra kapısını kapattı.
Gökhan "Kötü bir şey yoktur değil mi?" diye sordu.
Eda Gökhan'ın mahsun çıkan sesi ile gülümsedi.
"Çok seviyorsun. Şu haline bak. Ellerin titriyor korkudan" dedi.
Gökhan ellerine bakıp "Ona olan duygularımı hiç bir kelime karşılamıyor. Sevgi kelimesi yetersiz kalıyor" dedi gülümseyip.
Eda "O da seni çok seviyor" dedi kapıyı açarken.
Gökhan merakla "Ya öyle mi ? O mu dedi?" diye sordu.
Eda muzip bir bakış atıp "Anlarım ben" dedi.
Gökhan gülümseyip içeri girdi.
"Hicran" diye seslendi mutfağa bakarken.
Eda da aynı şeklinde odaları geziyordu.
Gökhan kapalı olan kapıyı açarken yatak odasının olduğunu fark edip geri çekildi.
Eda Gökhan'a doğru yürürken "Ne oldu?" diye sordu.
Gökhan elini ensesine götürüp "Şey ımm burası yatak odası. Yani içeride ise müsait olmayabilir" dedi.
Eda "Haklısın" deyip içeri girdi. Yatağı pencere tarafında olduğu için Gökhan görememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHDE VEFA (Bitti)
General FictionBir söz ne kadar kıymetli olabilir ? Ela gözlü Hicran ile gamzeli Gökhan birbirine ahitle bağlanır. Kaderin neler getireceğinden bihaber iken kendilerini çok farklı durumlarda bulurlar. Peki ya birbirlerine verdikleri söz onları tekrar bir araya get...