5. Bölüm

1.6K 121 63
                                    

“Duydunuz mu olanları?”

İçeri koşarak giren Minho ellerini dizine koyup soluk almak için iki büklüm olurken diğerleri merakla etrafına toparlandı. 

“Ne oldu Minho yoksa?” kalabalık kendi içinde gittikçe yükselen mırıltılarla konuşurken Minho sözü tamamladı. “Evet, biri geri döndü.” 

Geri dönmek bir zamanlar yuvaya dönmek, biten hasret, özlem gidermek anlamları barındırıyormuş ancak şimdilerde sadece doğduğu topraklara gömülmek için geri yollanan cesetlerden ibaret.

“Bizimkiler kullanabilecek bir şey bulmak için gittikleri çöplükte bulmuşlar onu. O adi sarışın diğerlerine ikram etmiş.” Minho giderek yükselen sesine engel olamazken cümlenin sonunda hıçkırıkları özgür kaldı.

Jongin başını eğip bekledi duyacağı ismi. Sürekli sarışınların dünyasına aldanıp giden birileri oluyordu. Arkadaşları, kardeşleri, sevdikleri…  Sonunda sessizliği bölüp konuşan kişi Taemin oldu. “Kim? Kimi kaybettik Minho, bu kez kim gitti?” Gittikçe yükselen sesi tiz bir çığlığa dönüştüğünde ayakları daha fazla taşıyamadı narin bedenini. Yavaşça eğilip ağlamaya başladı. Minho yanına eğilip kucağına aldı çocuğu. Saçlarını okşayıp sakinleşmesi için beklerken herkes duyacağı ismi bekliyordu. Minho sonunda üzerine düşen görevi yerine getirip ayağa kalktı ve duvardaki fotoğrafların olduğu yere gitti.

Sürekli olarak şemslere gidenlerin önünü kesmek, gerçeği göstermek için oraya giden insanların fotoğraflarını ekledikleri bu duvarda şimdi bir fotoğrafın yüzü daha çarpı işaretiyle karalanacaktı. Minho önüne geldiği fotoğrafa bakıp acı bir şekilde gülümsedi. Yanına gelen Myungsoo,  Minho’nun önünde durduğu isimlere baktı. Biricik abisi o sıradaydı.  Biricik Woohyun’u o sırada Minho’nun elinin gittiği yerde duruyordu. Kalem fotoğrafın üzerine geldiğinde durdurdu büyük olanı.

“Yanlış yapıyorsun Minho. Abim ölemez, o sevdiği adamın yanına gitti. O adam onu sevdiği için aldı yanına abimi, oyuncak değildi ki benim abim.” Minho acı gülümsemesini yüzüne ekleyip küçük olanı omuzlarından tuttu. “Âşık olduğunu düşündüğü için buradan kaç kişi gitti daha önce, kaç kişi bu adilerin ağında yavaşça çürüyerek öldü. Uyan artık Myungsoo abin o şerefsiz tarafından kullanıldı ve daha sonra diğerlerine ikram edildi. Onu kendi öldürseydi belki Woohyun mutlu ölebilirdi ama şimdi paramparça bir kalp ile öldüğünden eminim.”

Myungsoo gözlerinden yaşlar düşerken kendini tutmaya çalışıyordu. Abisi mutlu değildi, acı içinde ölmüştü. Sevdiği adam onunla oynamıştı, onu yok etmişti. “Yeter artık! Daha fazla onların oyuncağı olmak istemiyorum. Gidip abimin intikamını alacağım. Benimle gelmek isteyen?”

 Taemin gözlerini dikip onaylarcasına kafa salladı Myungsoo’ya. Grup şimdi ikiye ayrılmış iyi ve kötü listesi yapmaya başlamıştı. Giderlerse gruptan kaybedecekleri birkaç kişi daha olacaktı, gitmezlerse masum ve genç çocuklar kandırılıp oyuncak olmaya devam edecekti. Sonunda ortaya atıldı cesurca Donghae. Ki kendisi genelde sessiz ve sakin haliyle bilinir sadece yakın olduğu insanlara keyifli hallerini gösterirdi.  “Ama çok iyi bir plan yaparak içeri sızmalıyız.” dedi cümlesinin sonunda. Etrafındaki kalabalık onaylarcasına hep birlikte başlarını salladılar.

Taemin söze girip gruptaki en büyükleri özel bir toplantı yapmaya çağırdı. Gruptaki genç çocuklar söylense de onlara daha sonra bilgi verileceği ve kurulan stratejide onlara büyük görevler düşeceği söylenerek sakinleşmesini sağladı.

Şimdi büyük bir halka oluşturmuş çocuklar ne yapacaklarını tartışıyorlardı. Siwon ilk kez söze girdi. “Aramızda daha önce şemse en fazla çöplerdeki aletlere bakmaya gittiğimizi biliyorsunuz. Bilmediğimiz bir yere dair plan yapmamız çok saçma bu intihar etmekle eş değer. Önce araştırma ekibi kurmalı ve ona göre harekete geçmeliyiz.”

Doğmayan Güneş (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin