Bütün odalardaki hizmet için yapılmış yapay zekâlar toplanmıştı. Venüs beyazlar içinde etrafa soğuk mavi ışıklar sunarken “Bir yapay zekâ birimi olarak nasıl olur da atanın emirleri dışına çıkabilirsin Luna! Bunun bedelini ödeyeceksin. Sistemini yok edin hemen.” diye bağırdı etrafındakileri sarsarak.
Venüs birçok alt birimden oluşan binlerce yapay zekânın ana merkeziydi. Ancak her mekanizmanın kendi basit işlerini yapabilmesi için özerk alanları vardı. Bu sayede hem Venüs’e çok yüklenmeden işlemler düzenli olarak yapılıyor hem de yapay zekâlar sürekli Venüs ile iletişime geçmek zorunda kalmıyordu. Bu gibi farklı durumlar fark edilirse Venüs olaya bizzat el koyuyor ve sistemi kapattırıyordu. Bu bir makine için ölüm demekti elbette.
“Efendi Sehun fark etmeden Luna’nın yerini alıp istekleri yerine getirin. Luna teknik ekibe emanet edilecek. Ve o esmer çocuk! Onu bana getirin.”
Makineler arası hızlı bir değişim yapıldı. Mekanik sesler kulakları çınlatırken mavi bir kabloyla bağlanmış Luna plastik büyükçe bir sepete atıldı. Luna’nın olması gereken yere yerleşen yapay zekâ odaya geri dönüp aktifleştirdi ön aksamı. Renklenerek varlığını gösterdi.
“Efendi Sehun. Bugün hayat verme günü. Lütfen bir an önce hazırlanıp gerekli işlemleri yapınız. Ayrıca akşama yapılacak kutlama için özel bir konsept belirleneceği bildirildi. İşleminiz bittikten sonra odaya gelip dinleniniz. Geri döndüğünüzde gerekli bilgileri size aktaracağım.”
Sehun giyinip odadan çıkarken arkasında bıraktığı şaşkın adama gülümseyip göz kırptı. Garip olsa da bizimde bir hikâyemiz var Jongin ve sana anlatmak istediğim onlarca şey.”
Omzuna aldığı pelerini ile beyaz bir ilahı anımsatan Sehun odadan çıktığında Luna hareketlendi. Şaşkın Jongin’in bedenini kaldırıp yeniden kapsüle yerleştirdi.
“Bilmemen gereken onlarca şey öğrendin Jongin. Sence ne yapmalıyız? ”
Sehun etraftaki sessizliği umursamadan ‘hayat verme’ birimine girdi. Ari ırkın bir süre önce sadece bir elin parmakları kadar kalan kadınlarının ardından ırklarını koruyabilmek adına onları özel tüplere yerleştirip sadece üreme için kullanmaya başlamışlardı. Bir nevi rahimleri için bitkisel hayatta yaşayan kadınlar.
Sehun odalardan birine girip kapıyı kapattı. “Hoş geldiniz Efendi Sehun. Ben Apollon. Bugün size ben eşlik edeceğim. Lütfen pelerininizi çıkarıp oturun.” Sehun rahat koltuklardan birine oturup fermuarını indirdi. “Size nasıl yardımcı olabilirim; film, ses ya da hologram? ” Sehun gülümseyip önünde beliren ekranda hologram yazısını seçti.
“Kimi görüntülemek istersiniz?” Apollon diğer hizmetçi makilerin aksine oldukça seksi tonlarda konuşan bir erkek sesine sahipti. Şemste bu tonu kullanan bütün makineler genelde üreme birimine bakıyordu. “Jongin… Kim Jongin” diyerek tam isim verdi Sehun.
Önünde beliren yeşilimsi küre yavaşça açıldı. İçinden ışıklar saçarak Jongin süzüldü. Parmak uçlarında yürüyerek Sehun’a yaklaştı. Sehun derin nefesler alarak beklerken Jongin üzerindeki tülümsü bornozun omzunu açtı ve Sehun’a sundu. Sehun bir iki ufak öpücük kondurduğu bedeni hissederken Jongin’in elleri onu rahatlatmaya başlamıştı bile. Üzerindeki tülü tamamen attığında dizlerinin üzerine çöküp Sehun’un erkekliğini ağzına aldı. “Kısa sürede bitirelim bu işi.” Diyen adamın gözlerine bakarken işini yapmaya devam etti. Sehun koltukta kıvranıp yerini sabitlerken altındaki beden kafasıyla git gel yaparak sertleşen organın bütün mirasını emdi.
“Oldukça iyi bir sonuç Efendi Sehun. % 95 lik canlılık oranı ve kalite artışı çözümlendi spermlerinizde. Hayat verdiğiniz için teşekkür ederiz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğmayan Güneş (✓)
FanfictionFarklı bir dünya... Sarışınların esmerlere hükmettiği... Acımasız oyunların sahnelendiği ve Oyuncakların hep finalde çöpe gittiği... ♠♣ ♠♣ ♠♣ Doğmayan Güneş ♠♣ ♠♣ ♠♣ Ve Bir gün esmerler değişim için ayaklanır... Oysa Aşkta ihanet gibi kaderlerinde...