Hayat kalbin kıpırtısından ibaretti..
Teklerdi kalp severdi,
Teklerdi ve dururdu..
Veda ederdi.-------------♡------------
Geceler neden sabah olmuyor anne?
Bu kararan günlere güneş yakın öyle değil mi?
En son anneme bunları sormuş ve ayrılmıştım mezarının yanından.
Çocukken çok korkardım mezarların yanından geçmekten.Annemde korkmamam gerektiğini bizim asıl evimizin orası olduğundan bahsederdi.
Anlamamıştım tabi çocuk aklımla...
Ama şimdi o kadar iyi anlıyordum ki..
Benim için en sıcak mekân, evde kimseyi üzmemek için tuttuğum dertlerimi döktüğüm,sarıldığım, ağladığım, güldüğüm evimizin bir köşesi haline gelmişti burası.
Sadece bazen sorduğum sorulara cevap alamamak üzüyordu beni.
Ama orda olduğunu çok daha güzel yerlere gittiğini bizimde nihayetinde oraya asıl memleketimize gideceğimizi bilmek bana çok rahatlık veriyordu.
Vuslat bu dünyada bize verilen en büyük nimetlerdendi belkide...Bana tuhaf bakışlarla bakan taksiciyi umursamadan ücreti ödeyip indim arabadan.Bu halde otobüse binemeyeceğime göre mecburen taksiye binip kazık yemek zorunda kalmıştım.
Kararmaya yüz tutmuş havaya bakıp iç geçirdim.
Şimdi asıl zor kısıma gelmiştim.
Emreyi ikna etmek..Yolda Aslıya mesaj atmıştım ve oda annesinin evde olmadığını söyleyip evlerine çağırmıştı.
Annesi olsaydı asla gitmezdim.Çünkü kadın beni resmen bakışlarıyla eziyordu.
Bazı annelerin kalplerinden taşan sadece kendi çocuğuna değil bütün çocuklara yetecek kadar şefkati oluyordu.Benim annem gibi..
Bazılarıda işte böyle sanki birisi cımbızla çekip almış gibi yüreğinde hiç şefkat duygusu barındırmıyordu.Çaldığım zilin sesiyle hemen kapıda biten arkadaşıma minnetle tebessüm ettim.Kesin telaşlanmış içi içini yemişti.
"Hiiiiii bu ne hal!! Hüma sırılsıklam olmuşsun geç çabuk içeriye."Sanki onun demesiyle hatırlamış gibi hafiften sıtmalanmaya başladım.Beni acele içeri sokup kendi kıyafetlerinden verdi.Allah'tan bedenlerimiz uyuyordu da böyle durumlarda sıkıntı yaşamıyorduk. Islak kıyafetler için elime poşet verdiğinde bende aceleyle üzerimi değiştirdim.Salona geçip oturduğumda evin içi sıcak olmasına rağmen ufoyu alıp tepeme taktı.
"Sen şimdi ısın bende gidip sıcacık kahve yapayım."
Cevap vermemi beklemeden acele adımlarla mutfağa gittiğinde bende telefonuma sarıldım.Birazdan Aslıya anlatıcaktım ve fikrim değişmeden Neriman Hanıma yanıt vermem gerekiyordu.
Klavyedeki yerini şaşıran parmaklarıma sebep soğuktan titremelerimi yoksa yazacağı cevabın ağırlımı bilmiyordum ama bir an önce cevap yazmam gerekiyordu.Hem duygularımı hemde mantığımı bir kenara bırakıp ta yazmak...
"Teklifinizi kabul ediyorum."
Fedakârlık kendini bir kenara bıraktıran yüce bir duyguydu.Ve sanırım şu günlerde o duyguyu annemden emanet almıştım.
Onlar için yapmam gereken en mantıklı şık buydu.Fedakarlığı için canından vazgeçen bir annenin kızı olmak için o aileye sahip çıkmak için benimde o duyguyu kalbimde yeşertmem gerekiyordu.Elinde kahvelerle gelen Aslıya bakıp nasıl anlatacağımı düşünürken birden "Aman anlat gitsin işte her türlü şok olucak zaten" diyen iç sesimin cesaretlenmelerini dinleyip bodoslama daldım konuya.
Lafa direk evlilikten başlamam pek iyi olmamıştı haliyle.Aslı ağzındaki kahveyi püskürtüp yüzümü yıkayınca pişman olmadım değil yani..
İğrenç kız..."Bende aynı şeyi yapardım."
Neriman Teyzeye verdiğim cevap dahil herşeyi anlattığım arkadaşımdan beklediğim tepki elbetteki böyle değildi.
"Neeee??Cadı olabilirim ama vicdansız birisi değilim."
Birşeyleri ispat eder gibi göğsüne patpat vurup dudaklarını araladı.
"Benimde duygularım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP(Sonbahar Serisi-1)
EspiritualSonbahar bir veda değildi aslında.O bir vuslattı.Topraktan gelen yaprakların yeniden toprağa kavuşması firak olurmuydu hiç.. Düşünene kitap..Görene levha! Sonbahar kadar sarı.. Lavanta kadar pembe.. Ve ıhlamur kadar hoş kokulu bir dünya.. Bir gün zi...