34.Bölüm

1.7K 108 6
                                    

Güvenin bittiği yerde acıyla nefret harmanlanırdı.Ve ihanet koru alev alırdı.Sönmeye yüz tutmuş kötü olan ne varsa ateşle karışırdı.Ve güzel olan herşey alevleri göklere yükselen ateşin içine atılırdı.
Çünkü güven herşeyin başlangıcı, herşeyin sonuydu.

Yeşeren tüm duyguların, susuz bırakılması değil köklerinden tutulup çıkarılmasıydı.

Saatlerdir sadece namaz kılmak için ayrıldığım yatağa yeniden oturdum.Bana yapılan tek iyiligin, tek masum şeyin bile neredeyse katili olucaklardı.Bir o kalmıştı benden almadıkları..Ölmeye hevesli bedenimi ayakta tutan tek şeyin ellerimden kayıp gidişini seyretmeye mahkum edeceklerdi.
Sonra iki gözü de toprakta olan bedenimide duygularımı gömdükleri yere gömeceklerdi.

Onlar severdi öldürmeyi..

"Yaşatmak için òldurmeyi.."

İç sesimin imalı cümlesiyle varlığı gelişini aydınlattığında beni bırakmayan nadir şeylerden birine minnet duydum.Sevgili iç sesim..Artık sende onlarla dalga geçmeye başladın demek...İlk defa benim yanımda oluşun beni mutlu etmeye yetmiyor malesef.

"Yine birşey yememişsin."

Kıpırtısız seyrettiğim deniz manzarasından gözlerimi ayırmadan omuz silktim.İçim istemiyordu.Dünde karışıklıktan birşey yemediğimi hesap edersek iki gündür ağzıma tek lokma sürmemiştim.Ama ihanetle tıka basa doyan bedenimi, yiyecekler cezbetmiyordu.

"Onun için gayret edip birkaç lokma yemek zorundasın.Doktorun ne dediğini duydun.Eğer böyle devam eder-"hiç durmadan telkinlerini sıralayan adamın benim için telaşlandığını bilsemde sözünü kestim hızla.

"Aras"

Dün geceden beri ilk defa konuştuğum gerçeğiyle sarsıldı kalbim.Oysaki oda dilimin artık kendisi gibi suküta çekileceğine emindi.

"Beni çok uzaklara götürür müsün?"

*********

Kapıyı çalışından kimin geldiğine emin olduğum saniyelerde açılan kapıdan sonra büyük bir patırtı koptu.Kendinden önce gelen deniz kokusu büyük bir arsızlıkla her yeri kapladığında , ona ait olan herşeyin aynı onun gibi olduğu gerçeği zihnime çalındı.
Onun gibi hükmeden, bencil, kibirli, yalancı..İhaneti pembe tozlara bulandırıp gözleri boyayan taş kalpli duygular..

"Seni görmek ona iyi gelmeyecek Emir.Vazgeç artık!"

Güçlü bir kükreyişden sonra duyulan yumruk sesiyle Aras'a duyduğum minnetlere biri daha eklenmişti.

"Benim karıma neyin iyi geldiğini sen mi bileceksin lan!"

Suçlu ama gururlu adam hala daha nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki?Yada belki de kelimeleri kalbini taklit etmemişti.Açılan kapıdan sonra daha yoğun olan kokuyu ilk kez içine çekmedi burnum.Çünkü oda aynı diğer zerrelerim gibi, ihanetle doymuştu.

"Hüma"

Nadiren ağzından duyduğum ismim bu kez daha farklı dudaklarının arasından süzüldüğünde içine sakladıkları duygular bile o yangını söndürmeye yetmedi.Bir adam bir kelimede yalvarırmıydı hiç?

Yalvarmıştı.

İlk kez bu kadar kararsız adımları oturduğum yatağın önünde duraksadı.

"Gidiyoruz."

Hala daha varlığını yok sayan gözlerim aynı manzarayı izlemeye devam etti.Sanki o hiç yokmuş gibi..Yada hiç olmamış gibi..Sıkıntıyla sabırsız bir nefes çekti içine.Hızlı adımlarla aradaki mesafeyi kapatıp yatağın yanında ki komidinin önünde durdu.Kolumda hissettiğim eliyle ateşe değmiş gibi irkildiğimde dehşetle açıldı gözlerim.Sanki bana dokunursa ona zarar vericekti.Yada onu görecekti.Onu görmesi demek, artık onu görememek demekti.

AFİTAP(Sonbahar Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin