Deniz koksada günler zehirlenmişti küçük kız..
***********
Sana sarılamıyorum anne..Çünkü toprak altındasın.Ama neden babama ve karanlık adama sarılamıyorum.?Bak işte yanımda.Gitse ellerim varlığına, gitmezdi yüreğim.Umudum öldü anne yanında onada yer var mı?
Ara ara yoklayan ufak sancılar yerini yüreğimde ki sancılara bırakmıştı.Ama herşeye rağmen o benimleydi.Babasına rağmen..Oğlum beni yalnız bırakmamak için herkesten fazla uğraşıyordu küçücük varlığıyla.Arabayı kaplayan deniz kokusunu yok saymaya hevesli gururumu dinleyerek akıp giden yolu seyretmeye devam ettim."İyimisin?"
Bir kaç tedirgin nefes alışın, ve boğaz temizlemenin ardından kurduğu cümleye kahkaha atmak istedim.Ama olmadı ..Ah! Onuda benden çalmışlardı öyle değil mi?
"Benden çalmayı beceremediğin tek şey benimle olduğu için mi?"hiç yüzüne bakmadan derin bir nefes çektim içime."Evet oldukça iyiyim."
Buz gibi sesim benim bile şaşırmama sebep olduğunda, yaptığı ani frene bakılırsa onu oldukça öfkelendirmişti.Derin bir nefes aldığını hissettim.Öfkenin hakimiyet kurduğu bedenini sakinleştirmeye çalışıyordu.Oldukça kayıtsız ve hissiz bakışlarım ateşine benzin döküyor olmalıydı."Benden kaçarken.."kurduğu cümlenin ağırlığında ezilmiş olmalı ki olmayan saçlarında gezdirdi ellerini."Hamile olduğunu biliyor muydun?"Ateş gibi parlayan elalarının ömrü sanki vereceğim cevapta saklıydı.Ama ben korkmuyorum ki karanlık adam..yine dönsem geçmişe yine kaçarım senden.Sizden..
"Evet."
Şimşek çaktı elalarında.Bilmesine rağmen bir umut demişti belkide umudumun katili adam.Elleriyle sıkıntıyla şakaklarını sıkıp derin bir nefes daha aldı.Dün benim için hiç bir fedakarlık yapmayan adam, bugün oğlu için fedakarlık yapıyordu.
"Nasıl yaparsın bunu?"Ufak bir kıkırtı kaçtı dudaklarımın arasından.Aslında özgürlüklerini ilan edemeyen gözyaşlarımın hayat bulmasıydı.
"Onuda oyunlarınıza alet etmenize izin veremezdim.Be-ben elimde kalan tek şeyin sizin karanlık dünyanıza karışmasına izin veremezdim."
Aslında sadece ona değil, bebeğimede itiraf etmiştim zehirli bir ok gibi merhametimi acıtan gerçekleri.Onu babasından mahrum edecek kadar vicdansız değildim ki ben..Sadece korkmuştum."O benimde bebeğim.Zarar verebileceğimi nasıl düşünürsün?"
Tükenmiş sesi vazgeçişime isyan ediyordu."Ama bana zarar verdin."Kırıldı elaları.Konuşmak için araladığı dudaklarını konuşmaya hakkı olmadığını bilerek yeniden kapattı.Aldığı derin nefesin son durağı sanki kalbiymiş gibi elini oraya koydu.Ve acıları orada karşıladı.
Bir süre arabayı hareket ettirmeden öylece durdu.Bu an bana altı ay önceki son karşılaşmamızı hatırlattığında, hatıraların yenisini canlanlandırıyormuş gibi yolu seyretmeye devam ettim.Yandan bir hışırtı geldiğinde elini bir şey arıyormuş gibi ceketinin iç cebine götürdü.Bir süre eli orda duraksadığında buğulu gözleri direksiyonda sabitlendi.Umursamaz bir ifadeyle başımı çevirip dışarıyı seyretmeye devam ettim."Bunları o gece düşürmüşsün."
Ne dediğini anlamak için bakışlarımı eline çevirdiğimde duraksadım.Sanki yine aynı acılar yeşerdiğinde kalbimde, varlığı su dökdü köklerine.Kimdi bu adam Hüma?hayallerini elinden alıp arkasına bile bakmadan giden..Gitmekle suçlanan senken, geç kalmış bir adam..Hiç gelmeyen bir adam.. Şimdi geride ne kaldı?Geceye savrulan bir çift bebek patiği?Ve hayaller, ve umutlar..
Buğulu gözlerim, dağılmış ifadesinde yavaşça gezindi.Çok şey demek istedim.Kızmak, bağırmak belki de hıçkıra hıçkıra ağlamak..Boğazıma gelen ama hemen geri giden duyguların ortaya çıkması için de bir sebep olmalıydı ama öyle değil mi?Ağlamak, hesap sormak ve neden demek, sonunun güzel biteceği hikayelerin ufak heyecanları degilmiydi aslında.Ama bizim hikayemiz zaten önceden yazılmış uyduruk bir senaryo, ince ince işlenmiş bir oyundu.Onların kazandığı zafer, ve mutlu sonla bitirdikleri hikaye benim sonum olmuşken geriye sadece tek bir şey kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP(Sonbahar Serisi-1)
SpiritualSonbahar bir veda değildi aslında.O bir vuslattı.Topraktan gelen yaprakların yeniden toprağa kavuşması firak olurmuydu hiç.. Düşünene kitap..Görene levha! Sonbahar kadar sarı.. Lavanta kadar pembe.. Ve ıhlamur kadar hoş kokulu bir dünya.. Bir gün zi...