Kitap kokulu yaşamlar seçin kendinize.
Arasına en değerli hatıraları sakladığınız..
Tekrar tekrar okuyun onları..
Tazeleyin yeniden anıları.
Rafları tozlandırmayın onlarla.
Çünkü en güzel yaşam;
Başucunda kitap kokulu bir güne uyanmak..
Gece aynı kokuyla en temiz hayallere dalmak..------------♡----------
Yine günler sessiz ve ıssız geçiyordu iki haftadır.Beni görmüyordu o geceden beri.Duymuyordu.Birşey sorduğum zaman hırsla ve sinirle bulunduğum ortamı terkediyor, fazlalık gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Şu iki haftadır belkide tek güzel şey Yarenin ve ailesinin güvenli bir sitede eve yerleşmiş olmalarıydı.Onları ve minik Yiğit'i sürekli ziyaret ediyordum.Gönül teyze baya toparlamıştı.Hatta geçen gün gittiğimizde bize börek açmıştı.O kadar lezzetliydiki Aslı ve ben ikişer tabak yemiştik.Aslında herşey normalin üstünde güzeldi.Gönül teyzenin kocası uzaklaştırma almıştı.Onları rahatsız edemeyecekti.Yâren okuldan sonra ve boş vakitlerinde okulun kütüphanesinde çalışıyor ailesine bakıyordu.Zaten Neriman Teyze de arkalarında duruyordu.Emre çok mutluydu.Herşey güzeldi ama...Ama işte...
Oydu bütün sorun.Benim deniz kokulu kafesine acı çekeceğimi bile bile gönül rızamla girmeme sebep olup sonrada kendi elleriyle parçalayarak çıkarması..Asla geriye dönüp bakmaması..
Biliyorum karanlık adam bencilsin!Ama kalpsiz değilsin!Değildin yani...
Öyle biliyordum en ulaşılmaz köşelere sakladığım minik kalbimi çıkarıp sana verirken.
Ellerine teslim ederken..
Acı ver diye değil, acılarını sar istedim.Güvendim sebepsizce.Acılarını sarayım istedim.Hatırımdan çıkan duyguları bana en acı şekilde hatırlattığın için teşekkür ederim karanlık adam!
Ders anlatan hocaya değil, beynimdeki dönüp duran fısıltılara kulak verdiğim bir dersin daha sonuna geldiğimde eşyalarımı toparlayıp sınıftan çıktım.Kantinde muhabbet eden kızların yanındaki sandalyeyi çekip oturduğumda moralsizce başımı masaya koydum.Aslı biraz biliyordu olayları.Ve her ne kadar inkâr etmeye calışsamda benim o adama karşı birşeyler hissetmeye başladığımı söylüyordu.Ama işin komiği neymiş efendim oda bana karşı birşeyler hissediyormuş o yüzden uzak durmaya çalışıyormuş.Yok artık daha neler..Hiç güleceğim yoktu!!!
Onun bana karşı öyle duygular beslemesi..Garip bir duygu olurdu.
Benim aksime son derece neşeli olan Elif, Aslı ve Zehra'ya sinirle bakıp kitaplarımı masaya sertçe tekrar koydum.Tedirgin bakışlarla kaç gündür yaptıkları gibi yeniden bana bakmaya başladıklarında agresif halimden kurtulmaya karar verip şu günlerde kafamı kurcalayan şüpheyi attım ortaya."Bence Kıvanç Yâren'den hoşlanıyor."
Sakince söylediğim şey üzerine Elif ağzındaki çayı püskürtmüş, Zehra ise ağzını şokla açmıştı.
Aslı..Evet gayet normal bir şekilde bana doğru dönmüştü.
Alışkındı kız canım benim çöpçatanlık hallerime."Nasıl yani Hüma bu kanıya nerden vardın?"
Evet artık hanım vasfından kurtulmuştum neyseki..
Elif'in şaşkın sorusuna Aslı göz devirip dudaklarını araladı;
"Nerden olucak herşeyi üreten hayal gücünden varmıştır."Uff bu gıcık kız!Sinirle karnına dirsek atıp bir haftadır beynimde topladığım bilgileri bir bir anlatmaya başladım.
"Bak şimdi ne oldu ben Yâren'lere ziyaret için Emre'yi götürdüm.Ay bir gittim ne göreyim.Kıvanç gitmiş orda oturup duruyor.Her neyse Hüma hemen yanlış anlama çocuk iyilik yapıyordur deyip şeytanın vesveselerine tekme atıp, hanımkız gibi iliştim yanlarına.Biliyorsunuz bizim Emre büyük gösteriyor sakallı yakışıklı falan-" aradada kardeşimi övmeyi ihmal etmeyip nefes alıp devam ettim."Artık kendine rakip gibimi gördü orasını bilemem ama nasıl bakıyor çocuğa.Nerdeyse bir kaşık suda boğucak.İkisi sohbet ediyor ama bu kuduruyor yerinde.En sonunda dayanamadı hırsla yerinden kalkıp "Yâren bir gel" diye bir bağırdı ki yer gök inledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP(Sonbahar Serisi-1)
EspiritualSonbahar bir veda değildi aslında.O bir vuslattı.Topraktan gelen yaprakların yeniden toprağa kavuşması firak olurmuydu hiç.. Düşünene kitap..Görene levha! Sonbahar kadar sarı.. Lavanta kadar pembe.. Ve ıhlamur kadar hoş kokulu bir dünya.. Bir gün zi...