"Baekhyun sana bir sürprizim var." Chanyeol içeri büyük bir mutlulukla girip onu bekleyen Baekhyun'a seslendi ama bir karşılık alamamıştı. Evi hiç olmadığı kadar sessizdi. Baekhyun'dan önce ki halinden bile sessizdi. Sanki evde kimse yaşamamış gibiydi. "Baekhyun?" Chanyeol sakinliğini koruyarak önce banyoya sonra kendi odasına baktı ve içine doğan tuhaf his yüzünden şaşırmadığı yanıtı aldı. Baekhyun yoktu.
Telefonunu çıkartıp onu aradı. Parkta olmasını diliyordu, dolabını tuhaf sebzelerle doldurması için markette olmasını diliyordu ama beyninin içinden gelen sesler bu ümidin boşa olduğunu söylüyordu. Eğer parkta olsaydı onu mutlaka görürdü. Evinde yankılanan melodi Chanyeol'ün canını yakmıştı. Sessiz evin içinde yankılanan Baekhyun'un telefonunun sesi bile bu sessizliği bozmaya yetmiyordu. Bu güne kadar hiç böyle hissetmemişti. Masadaki soğumuş yemekler bütün olayı özetliyordu aslında. Yemeklerdeki sıcaklık gibi Chanyeol'ün içindeki ve evindeki sıcaklık da yok olmuştu.
Kulağını tırmalayan müzik sesi kesildiğinde Chanyeol tezgahın üstünde duran telefonu eline aldı. Bunu yapması yanlış bir şeydi ama yapmak zorundaydı. Yapmak istiyordu. Şifre olmamasına sevinerek telefonun tuşlarını açtı. Arama kaydında en son yaptığı kendi aramasının dışında 5 defa Kyungsoo'dan gelen cevapsız arama vardı. Kyungsoo'ya cevap vermemesi tuhaftı. En az Chanyeol'e haber vermeden gitmesi gibi.
"Kyungsoo, benim Chanyeol." Uzun olan dayanamayarak Baekhyun'un telefonundan Kyungsoo'nun telefonunu aldı.
"Ah! Efendim Chanyeol?"
"Uyuyor muydun? Çok üzgünüm." Chanyeol uykulu gelen ses yüzünden pişmanlık hissetti.
"Önemli değil, bir sorun mu var?"
"Baekhyun. Baekhyun evde değil ve..."
"Ne demek evde değil! Chanyeol saat kaç farkında mısn? Onu aradın mı?"
"Telefonunu evde bırakmış ve ben belki sen biliyorsundur diye..."
"Chanyeol sana güvenip onu emanet ettim ben!"
"Biliyorum ama ben ne oldu bilmiyorum eve geldim ve yoktu. Başına kötü bir şey gelmesinden korkuyorum. Ya da..." Chanyeol aklına gelen düşünceyi ne kadar beyninden uzaklaştırmaya çalışsa da engel olamıyordu.
"Ya da ne Chanyeol?"
"Gece kulübüne gitmiş olabilir mi? Rica etsem bana adresi verebilir misin?"
"Oraya gitmiş olamaz Chanyeol daha bugün konuştuk ve gitmek istemediğini söyledi. Onu tekrardan defalarca aradım ama bu yüzden açmadı telefonumu." Chanyeol cevap vermek yerine telefonu kapatmayı tercih etti. Elindeki fanusu yere bırakarak kırılmasını önemsemedi. Balıkları için sürekli şikayet eden kişiyi dinleyip fanus almıştı ama artık bir önemi yoktu. Baekhyun'un gitmesi için neden bulmaya çalışıyordu. O gün evine saldıran adamlar olamazdı. Bu imkansızdı... Öyleyse neden...
"Alo?" telefonu çaldığında bir umutla bakmadan cevapladı.
"Nasılsın Chanyeol?"
"Ah Minsun sen misin?"
"Evet, başka birini mi bekliyordun?"
"Hayır, ben sadece... Saatini bulabildin mi?" Baekhyun'la dolu olan kafasındaki düşünceleri bir süreliğine uzatıp telefondan gelen ses odaklanmaya çalıştı.
"Evet, teşekkür ederim kaybettiğimi sanmıştım."
"Bir sorun mu var?" Minsun tarafından sık aranılan biri değildi Chanyeol, bu yüzden şaşırmıştı.
"Şu evinde kalan tanık için aramıştım, Baekhyun'du sanırım adı?"
"Evet?"
"Bu gün ona biraz kaba davrandım sanırım. Biraz düşününce yaptığım hatanın farkına vardım ve gecenin bu saatine aldırmadan aramak istedim."