“Chanyeol çabuk gel başladı!” Baekhyun oturduğu yerden heyecanla bağırdı.
“Siktir! Elimi yaktım!” Chanyeol ise mutfakta umutsuzca uğraşıyordu.
“Erkeğim mısır patlatmayı bile beceremiyor Tanrım...” kafasını geriye yatırarak salonla mutfağı ayıran kolonun arkasından ocakla mücadele eden Chanyeol’e baktı. “Oraya o fırın eldivenini boşa koymadım hayatım.”
“O komik şeye elimi bile sürmem.”
“Dedi, kelebekli mutfak önlüğü giyen Komiser Park Chanyeol.”
“O bana annemin hediyesi.” Baekhyun kıkırdamakla meşgulken Chanyeol sonunda tenceredeki mısırları derince kaseye boşaltmayı başarmıştı.
“Onu giyince popon çok tatlı görünüyor.” Chanyeol önlüğü çıkartıp elindeki tabakla kanepeye yerleşmiş Baekhyun’un yanına oturdu.
“Favorinin mavi puantiyeli boxerım olduğunu düşünüyordum.” Chanyeol yandan bir gülüş sunarak bacaklarını karşısındaki sehpanın üzerine uzattı.
“Orda tatlı görünen yerin popon değil bebeğim.” İkisi birlikte gülerken Baekhyun bacaklarını Chanyeol’ün bacaklarının üzerine attı.
“Neden bir şey izlerken bacaklarını bacaklarımın üstüne atıp duruyorsun?”
“Çünkü bacaklarım kısa ve sehpaya uzanamıyorum seni bay zeki.” Uzun bacakların üzerine çıplak bacaklarını yerleştirip kasedeki mısırlardan küçük avcuna doldurdu.
“Ayakların buz gibi.”
“Biliyorum.” Tüm dişlerini Chanyeol’e göstererek güldü. “Yatakta ayaklarımı ısıtman için bilerek önceden betona basıyorum.”
“Hasta olacaksın seni aptal.” Chanyeol gözlerini bıkkınlıkla devirip kolunu zayıf bedenin omzuna doladı.
“Bana bakacağın için sorun yok.”
“Sen yine dikkat et.” Chanyeol ince kemikli omzun üzerindeki elini yukarı kaldırarak ipeksi saçları okşadı.
“O elinle az önce mısır yiyordun!” Baekhyun sinirli gözleriyle yanındakine baktı.
“Merak etme ben seni yıkarım.” Chanyeol kıkırdayıp yumuşak saçlarını birbirine kattı. Ardından televizyondaki programa yöneldi.
Günler birbiri ardına ilerlerken geçen zamanın ikisi de farkında değildi. Kaç gün olmuştu birbirlerinin olalı? Kaç hafta olmuştu dudakları birbirine değeli? Bu tarz rakamlar önemli değildi ikisi için. Birbiriyle dolu olan kalplerindeki duygular rakamla değerlendirilemezdi çünkü.
Chanyeol televizyon izlerken arada beyaz boynu öperek güzel kokuyu içine çekiyordu. Mutlulukla dolmuştu tamamen. En sevdiği şeyler bir aradaydı. Bütün bu sevdiği şeyleri güzel yapan şey ise hiç kuşkusuz Baekhyun’du. Yanındaki eşsiz varlığı, televizyonu izlerken çıkardığı sesleri, mısır kasesine uzanan ve ardından arada Chanyeol’ü besleyen ince parmakları. Bu kadar küçük ayrıntılar farkında olmasa da onu bulutların üzerinde dolaştırmaya yetiyordu.
Baekhyun kulağına değen ıslak dudaklar yüzünden huylanarak başını geri kaçırdı. Televizyona odaklanmaya çalışıyordu. Ama yine de bu çabası başarısız oluyordu. Çünkü Chanyeol izleyebileceği en iyi görüntüydü. Onun kollarında olmaktan daha önemli bir şey yoktu. Onun sıcak kollarında bulunmak içini ısıtıyordu.
“Bebeğim?” En sevimli bakışıyla kasedeki son mısırları ağzına atan Chanyeol’e döndü. (aklıma Showtime'daki film sahnesi ve Luhan capsi geldi bütün yazma isteğim söndü lşaskdlşkd)