Not: Bu sefer sanırım cidden M aksdlşskdsalşdka
--
“Bir şeyi mi kutluyoruz?” Kapıdan giren Chanyeol yemek kokularını içine çekerek evin içinde ilerledi. Yemeklerle dolu olan masayı gördüğünde ise büyülenmişti.
“Evet.” Baekhyun uzun boylu sevgilisine parmak uçlarında yükselerek öpücük bıraktı. “Ve sen bunu hatırlamadığını gelir gelmez belli ederek bu anın içine ettin.” Kıkırdayarak Chanyeol’ün montunu çıkarmasına yardım etti.
“B-bak. Bu tarz şeyleri önemsemediğimi biliyorsun. Y-yani...” Savunmaya geçerek unutkanlığını gizlemeye çalıştı. “Yani sana sahip olduğum her gün benim için önemli bu yüzden her gün benim için özel gün yani...” Baekhyun’un yargılayıcı bakışları Chanyeol’ün bütün savunmalarını boşa çıkarıyor gibiydi. “Kurtaramadığım farkındayım ama benim böyle biri olduğumu biliyorsun.” En azından suçunu hafifletmek için dudaklarını büzerek masum bir şekilde Baekhyun’a kendini acındırmaya çalıştı.
“Biliyorum. Ve inan bana kurtardın. Çünkü bugün sıradan bir günde, birbimizi sevdiğimiz sıradan bir anda, sıradan bir geceyi kutluyoruz.”
“Özel bir gün değil yani?” Herhangi bir şeyi unutmamış olmanın verdiği rahatlıkla derin nefes aldı.
“Hayır, özel bir gün. Senin yanında olduğum her gün benim için özel bir gün. Bu yüzden bugün bunu kutluyoruz.” Baekhyun Chanyeol için baş döndürücü gelen bir gülümseme bırakarak mutfağa gitti. “Hadi otursana soğumasın.” Chanyeol aptal gibi sırıtarak kendisi için özel hazırlanmış masaya oturdu. Yanak içini ve arada dudaklarını ısırmasına rağmen gülümsemesini durduramıyordu. Belki bin defa söylüyordu ama Baekhyun harika biriydi. Onu mutluluktan sarhoş edecek kadar.
“Bugün neler yaptın?” İkisi birlikte güzel ve sessiz bir şekilde yemek yerken Chanyeol konuşma gereği duyarak sormuştu.
“Parka gidip dolaştım. Sonra da gelip sana bunları hazırladım.”
“Bugün benim için baya yorulmuş gibisin.” Tabağındaki eti keserek ağzına büyük lokmalar attı. “Et yememene rağmen baksana benim için hazırlamışsın.” Baekhyun bu evde yaşayalı beri çok az et pişirmişti. En azından diğerleri bu kadar zahmet verici bir şekilde değildi. Baekhyun cevap vermek yerine ağzı dolu olarak hızlıca konuşmaya çalışan Chanyeol’ü izledi. “Bu arada Yixing nerde? Genelde dibimizden ayrılmazdı.” Etrafına kısa süreliğine bakıp yemeğine devam etti. Etin tadını daha iyi almak istercesine çiğniyordu. Daha önce yediği hiçbir ette böyle bir tat yoktu. Tuhaf ama bir o kadar güzeldi de. Baekhyun’un kesinlikle çok farklı bir yeteneği vardı.
“Chanyeol aslında... Ben bugün Yixing’i...” Baekhyun Chanyeol’ün kısa sürede boşalan tabağına baktı.
“Noldu?” Chanyeol bir anda çiğnemeyi bırakıp Baekhyun’a baktı.
“Imm...” Baekhyun nerden başlasa bilememişti.
“Siktir... Sakın bana şu an Yixing’i yediğimi söyleme!” Şaşkınlıkla sesini yükselttiğinde Baekhyun korkarak sıçradı.
“Tanrım...” Bazen Chanyeol'ün zekasına hayran kalıyordu.
“Baekhyun sen ne yaptın...” Chanyeol anlamak için kendini zorluyor gibiydi. “Etin tadı farklı geliyordu demek ki bu yüzden...”
“Chanyeol... Saçmalamaz mısın? Yixing’e dokunmana bile kızıyorum. Yemene mi izin vereceğim? Ne kadar vahşi oldun sen ya.”
“O zaman... Tabağıma neden öyle baktın?” Anlaşılan hala algılayamamıştı.