“Hala vurulmamışsın?” Baekhyun Chanyeol’den gelen aramaya şakayla cevap verdi.
“Hala bana Oscar’ımı veren de olmadı.”
“Neden aradın söyle hadi.” Baekhyun şakalaşmayı uzatmayarak Chanyeol’ün arama nedenini öğrenmek istedi.
“Sabah seninle uğraşırken cüzdanımı unutmuşum Baekhyun. Onu getirebilir misin?”
“Alsaydın yanına Chanyeol oraya kadar gelemem şimdi.”
“Baekhyun lütfen” Chanyeol’ün sesi yalvarış dolu geliyordu. Hattaki kişiyi etkilemeye çalıştığı her halinden belliydi. “Cüzdanım olmadığı için kahvaltı bile yapamadım. Öğlen yemeği de yemedim henüz. Acıktım.” sızlanarak Baekhyundan ilgi bekledi.
“Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun?”
“Suho ve Chen'i klozete atarım."
“Cüzdanını nereye bıraktın?” Chanyeol’ün isteğini kabul etmek zorunda kalarak pes etmişti.
“Çekmecede. Adresi biliyorsun zaten. Görüşürüz.” İsteğinin olmasının verdiği keyifle telefonu kapattı ve yanına gelecek olan Baekhyun’u beklemeye başladı.
--
“Buyrun sorun nedir?” Kapıdaki polis ilgi dolu bir şekilde Baekhyun'a baktı. Baekhyun ise tepeden tırnağa heyecandan titrediğini hissediyordu.
“B-ben...” İkinci gelişiydi buraya. İlk gelişi pek güzel bir anı bırakmamıştı onda. Aşağılanmıştı ve bunun tek iyi yanı Chanyeol’le birlikte yemek yemesi olmuştu.
“Geldin mi?” Kapıdaki polisin sorgu dolu bakışlarından dolayı yaşadığı tedirginlik Chanyeol'ün onu bu yerde ikinci defa kurtarmasıyla sonuçlanırken gerginlikle pantolonunu sıkan avuçlarını gevşetip ona yaklaşan Chanyeol'e döndü.
“Gecikmedim umarım?” Herkes onlara bakarken çekingen bir gülüş sunup ne yapacağını bilemez haliyle uzun olana baktı.
“Gelsene.” Chanyeol Baekhyun’un içinde yaşadığı karmaşayı fark edip sırtından destekleyerek odasına doğru yürüttü. Diğerleri neler olduğunu anlamaya çalışarak bakmaktan başka bir şey yapamamıştı. Elindeki kalemi kırma noktasına getirecek kadar sıkan Minsun da dahil.
“Eğer işin varsa?..” Baekhyun odaya girip girmemekte tereddüte uğramıştı. Buraya ait olduğunu hissetmiyordu. Genelde göz altı için gelebileceği bir yerdi burası çünkü. Baekhyun Chanyeol’ün sunduğu yeni hayata alışmaya çalışsa da buradaki insanlar onun yeni hayatını bilmiyordu ve benimsemeyecekleri açıktı.
“Sen buradayken başka ne işim olabilir ki?” Baekhyun’un tedirginliğinin yerini bir anda mutluluk kaplarken Chanyeol’ü takip ederek masanın önündeki sandalyeye oturdu. Chanyeol masanın arkasındaki koltuğuna oturmak yerine ona daha yakın olabilmek amacıyla Baekhyun’un karşısına oturmuştu. Bu onun biraz daha rahat hissetmesini sağlamıştı.
“Açım diye duygu sömürüsü yapınca elim boş gelmek istemedim ve bir şeyler hazırladım.” Elinde getirdiği poşeti dikkatle açarak hazırladığı yiyecekleri çıkardı.
“Sen harikasın!.” Chanyeol hızla çubukları kavrayarak Baekhyun'un getirdiklerine özel bir ilgi göstermeye başladı. Yemeklere hayraca bakması bittikten sonra ilk önce yemeye karar verdiği sebzeleri ağzına attı.
“Unutmadan bunu vereyim.” Cüzdanını cebinden çıkartıp masanın üstüne bıraktı.
“Sen yemeyecek misin?” Dolu ağzından çıkan ses Baekhyun'un çok hoşuna gitmişti.