“Üzerime su sıçratma!” Chanyeol küvete yaramazca bakan Baekhyun’u önceden uyardı.
“Nasılsa üzerini çıkaracaksın, ıslansan ne olacak ki?” dolu küvete elini uzatıp Chanyeol’e su attı.
“Çıkarmayacağım Baekhyun.”
“Nasıl yani? O zaman nasıl yıkanacağız?”
“Yıkanmayacağız Baek. Sen yıkanacaksın.” Chanyeol küveti köpürtürken konuştu.
“Hayır! Birlikte yıkanacağız!” Baekhyun sesini yükselterek itiraz etti. “Böyle anlaşmamıştık!”
“Beni yıka demiştin ve yıkayacağım.”
“Birlikte yıkanalım!” Baekhyun ısrarcı tavrından vazgeçerek çekici olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle Chanyeol’e yaklaştı. “İkimiz..." Nefesini uzun olanın boynuna verdi. Birlikte.” Alt dudağını ısırarak Chanyeol’ün gömleğine yöneldi.
“Ben değil sen soyunacaksın.” Chanyeol ona yenilmeyerek küçük elleri düğmelerinin üzerinden ayırdı ve Baekhyun’un tişörtünün eteklerini kaldırdı.
“Yapma!” Baekhyun onu açığa çıkarmaya çalışan elleri panikle ittirdi. “Birlikte soyunacağız ve birlikte yıkanacağız!” Tane tane konuştuğunda Chanyeol Baekhyun’u daha önce hiç böyle kararlı görmemişti. Ve bu kadar yoğun ve içten bir şekilde baktığını. “Lütfen...” kararlı ses tonu acizce fısıltıya dönüşürken kalbinin sızladığını hissetti Chanyeol. Onun için her şeyi yapabilirdi. Bunun bir sınırı yoktu. Baekhyun’a cevabı, bağlı kalan düğmelerini çözmeye başlamak oldu. Baekhyun sanki büyülenmiş gibi onu izlerken aynı zamanda sanki istemsizce yapıyormuş gibi tişörtünü çıkarmaya başladı. Yavaşça ve sakince...
Açıkta kalan gövdelerini umursamadan alta yöneldiler. Aynı anda bacaklarından kumaşı sıyırırken de yine birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı. İkisi de çıplak kaldıklarında banyonun açık tondaki fayansları üzerinde yankılanan tek ses ikisinin alıp verdiği soluklardı.
İkiside birbirlerinin gözlerinin içine bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Vücutlarını incelemek akıllarından geçen en son şeydi. Şu an kalpleri gibi birbirlerine vücutlarını da açmışlardı sadece. Uzun süreli hareketsizliği bozan Baekhyun olmuştu. Derin bakışlardan gözlerini ayırmadan kendini ılık suya bıraktı. Vücuduna temas eden rahatlatıcı sıcaklıkla gözlerini kapatıp başını geriye yasladı.
“Eğer hemen yanıma gelmezsen kendimden nefret edeceğim.” Baekhyun’un kapalı göz kapaklarının altından bir kaç damla yaş süzülmüştü. Chanyeol'ün önünde bunları yapmak, ondan bunları istemek onun için oldukça zordu, onu oldukça zorlayan ve utandıran şeylerdi.
Chanyeol’ün güçlü görünen vücudu tuhaf bir şekilde sarsılmıştı. Ağladığını ise görüşü bozulunca fark etmişti. Baekhyun ona ne yapmıştı ya da ne yapıyordu? Onun söylediği her şey nasıl kalbine böylesine işleye biliyordu? Onun utandığını görmek, onun üzüldüğünü, acı çektiğini bilmek ona daha fazla acı veriyordu. Şu andan itibaren hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu. Artık tamamen Baekhyun’a ait olmuştu. Uzun zamandır dökmediği göz yaşlarıyla birlikte...
“Neden mükemmelsin? Neden mükemmel bir şekilde kalbime uyuyorsun?” Baekhyun’a eşlik ettiğinde söyleyebildiği tek şey buydu. Baekhyun sevdiği adamın titreyen sesiyle gözlerini açtığında içi tarif edemediği bir duyguyla dolmuştu. Chanyeol’ü ağlarken görmek onu korkutmuştu.
“N-neden ağlıyorsun?” Islanmış ellerini Chanyeol’ün yanaklarına götürerek kendine çekti.
“Çünkü sen ağlıyorsun aptal.” Aynı hareketi Chanyeol de tekrarladığında gülümseyerek birbirlerinin yüzlerine bakıyorlardı. Baş parmakları aynı anda aşağı doğru yuvarlanan yaşları tuttu ve parmaklarının altına gizledi.