11. Bölüm

30.4K 2.2K 259
                                    

Chanyeol dünden beri Baekhyun’u arıyordu ama ona ulaşamamıştı. İçinden bir ses ona bir süre daha ulaşamayacağını söylüyordu. Çalıştığı yere bile gitmişti, hatta devriye gezen ekiplere bile haber vermişti ama ona bulamamıştı. Kendini kaybolmuş gibi hissediyordu. O gideli iki gün bile geçmemişti ama kendini eksik hissediyordu. Mahkeme salonunun önünde bitkin bir şekilde bekliyordu. Şu an aylardır üzerinde çalıştığı dava umrunda bile değildi, sadece Baekhyun’dan haber almak istiyordu.

“Bitti mi?” Chanyeol salondan çıkan mesai arkadaşına umutsuzca baktı.

“Davayı ertelediler ama bir sonraki dava da bir şey çıkmayacaktır.” Arkadaşı Chanyeol'le konuşurken Minsun da çıkıp elindeki su şişesini çöpe atarak Chanyeol ve diğer arkadaşının yanına gitti.

“4 tanık birden vazgeçti Chanyeol. İşimiz gerçekten zor. Şu senin evinde kalan çocuk da gelmedi. Onun gibi birine güvenilmeyeceğini en başından beri biliyordum.”

“Minsun lütfen.” Chanyeol sert sesiyle Minsun’u susturdu. “Siz şimdi merkeze geri dönün ben birazdan gelirim.” Bıkkınlıkla kendini bekleme salonundaki koltuğun üzerine bıraktı.

“Minsun hadi gidelim.” Diğeri Minsun’u çekiştirerek oradan uzaklaştı.

Chanyeol için her şey tamamen anlamsızlaşmıştı. Üzerinde çalıştığı davayı da Baekhyun’u da kaybetmişti. Ama önemli olan dava değildi, dava yüzünden kazandığı birini yine aynı şekilde kaybetmesiydi. Ona bu kadar kolay bağlanabileceğini düşünmüyordu. Ya da onu bu kadar çok özleyebileceğini. Sadece onunla vakit geçirmekten keyif aldığını düşünüyordu ama neden şimdi kalbi böylesine acıyordu? Baekhyun bir kaç günde ona ne yapmıştı ki üzerinde böyle bir etki bırakmıştı? Ne zaman evini saran eşsiz kokuya bu kadar çok alışmıştı da şimdi yokluğunu çekiyordu? Onu fazlasıyla özlemişti.Onu oldukça özlemişti.

Yemeklerini, balıklarla olan konuşmasını, diyeti hakkındaki zırvalıklarını, bel altı şakalarını, beyaz tenini, evin içini dolduran kahkahasını... Ona ait olan her şey özlemişti.

Koridorda yankılanan ayak sesleriyle başını kaldırdığında o seslere artan kalp ritmi eşlik etti. Koridordaki büyük camdan gelen parlak ışıktan bile daha parlak silüet heyecanlanmasına neden olmuştu.

“B-Baekhyun?” özlediği kişi şu an tam karşısında, koridorun sonunda duruyordu. “Tanrım...” Chanyeol hızlı adımlarla kısa olana yaklaştığında nefesi boğazında düğümlenmişti. Hayran olduğu beyaz ten neden korkunç bir haldeydi?

“Geciktim sanırım?” Baekhyun sesi o kadar bitkin çıkmıştı ki dudakları bile kıpırdamakta inat ediyordu. Acısına rağmen uzun olanı görmenin verdiği rahatlıkla silik bir gülümseme bırakıp gözlerini kapatarak kendini saran karanlığa teslim oldu. Artık dayanmasına gerek yoktu. Çünkü kendisi için en güvenilir yerdeydi.

Chanyeol kollarına düşen zayıf bedeni sıkıca tutarak daha fazla zarar görmemesi için kucağına aldı ve hızlıca otoparka ilerledi. Neden her şey bir anda zorlaşmış ve canını acıtmaya başlamıştı? Oysaki Baekhyun onun evindeyken her şey o kadar güzel ve yolundaydı ki bu güzelliğe kendini kolayca kaptırmıştı.

Baekhyun’a bakarken bile içinde bir şeyler kopuyordu. Gördüğünde heyecanlandığı kusursuz beden, yakınlaştığında kalbinin yerinden çıkmasına neden olan güzel yüz... Ona nasıl dokunabilmişlerdi? Bu yaraları onun kusursuz tenine nasıl bırakabilmişlerdi? Chanyeol nefes alıp almadığını bile bilmiyordu. Tuzlu göz yaşları dudaklarından akarak sıcak diline temas etmese ağladını bile fark etmeyecekti. Arabasının kapısını açarak Baekhyun’u yerleştirdi ve hızla evine, Baekhyun’suz hiçbir anlamı olmayan evine yol aldı.

Innocent WhoreWhere stories live. Discover now