Baekhyun uykunun kollarından çekildiğinde bunun aksine sıcak kollar onu sarmaya devam ediyordu. Dünyanın en güzel şeyi neydi? Zengin olmak, ünlü olmak? Baekhyun Chanyeol’ü tanıdığından beri yaşadığı her güzel olayı dünyanın en güzel şeyi olarak nitelendiriyordu. Bu da onlardan biriydi belki. Belki de şimdiye kadar ki en iyisiydi. Sevdiği adam, onun yumuşak yatağı, sıcak kolları, düzenli nefesleri ve belirli bir ritmle atan kalbinin gümbürtüsü... Sevdiği adamın kollarında uyanmaktan daha güzel bir şeyin olmadığını düşünüyordu şu an. Ta ki Chanyeol yatakta hareket edip bacağını uyanık olanın üzerine atıp onu kendine daha fazla çekene kadar.
“Ah...” Baekhyun kemiklerinde oluşan acıyla inleyerek derin nefes aldı. Hassas olan vücudu için bu kadar sarılma fazlaydı. Normal zamanda olsa bu haldeyken yaramazlık bile yapabilirdi. Tamam, kesinlikle rahat durmazdı. Ama ağrılı sırtındaki güçlü kol kıvranmasına neden oluyordu. Chanyeol’ü üzerinden itmek zorunda olduğu için yaralarına bir kez daha küfür etti. Ancak onu ittirmekte başarısız olduğunda ve daha sıkı bir sarılmayla karşılandığında küfürlerinin hedefi Chanyeol olmuştu. “Bütün sabahlarımı mahvediyorsun adi herif.” Chanyeol’le bir ömür boyu yaşayabilme düşüncesini hemen aklının her köşesinden çıkardı. Eğer onunla bu şekilde yaşarsa boğularak ölebilirdi. Boğularak ölmese bile bir sabah kesinlikle kalbine giren krizle sürtükler cennetine gidebilirdi. Eğer öyle bir yer varsa tabii...
İstemeden de olsa dün gecekiyle şimdi ki ruh halini karşılaştırdı. Dün gece dünyanın en kötü insanı gibi hissederken şimdi en şanslı insanı olarak düşünüyordu kendini. “Chanyeol.” Ama buna bir son vermek zorundaydı. “Chanyeol uyan.” Çünkü şansı Chanyeol onu boğazını bile sıkacak derecede sahiplendiğinde sona ermişti.
“Mmm” Chanyeol mırıldanarak imkanı varmış gibi ince bele daha fazla sarıldığında Baekhyun Chanyeol’ün göğsünün üzerinde duran ellerini yumruk yaparak sıktı.
“Chanyeol nefes alamıyorum.” Chanyeol’ün cevabı ise Baekhyun’un başını göğsüne bastırarak bir nevi Baekhyun’un sesini kesmekti. Baekhyun’un sesi sona doğru boğularak çıkmıştı. “Canım acıyor!” Son çaresi ellerinin altındaki göğsün doğru noktasını tırnaklarının arasına alıp sıktırmak olmuştu. Chanyeol’ün hızla geri çekilmesi bu çalışmanın başarıyla sonuçlandığını göstermişti.
‘Kendime not: Bu kocaman devin, cüssesinin aksine oldukça küçük olan göğüs uçları hassas.’
“Her sabah beni tuhaf şekillerde uyandırmaktan vazgeç!” acıyan göğsünü ovalayarak gözlerini açtı.
“Her sabah beni ölümden döndürmekten vazgeç!” Baekhyun derin nefesler alarak acıyan canını dindirmeyi amaç edindi.
“Sen iyi misin?” Chanyeol kendine geldiğinde ona dönerek üzerine eğildi.
“Değilim Chanyeol. Kemiklerimi kırmış olabilirsin.” Az önce ne kadar şikayeçi olsa da uzun olan ondan ayrıldığında kaybolan sıcaklık ağrılarının daha fazla artmasına neden olmuştu.
“Doktora gidelim olmayacak böyle.” Üzerindeki örtüyü atıp ayaklarını dışarı sarkıttı.
“Doktora ne diyeceksin? Evimde beslediğim fahişe patronu tarafından önce dövülüp sonra becerildi mi?”
“Ne?” Baekhyun ilk defa patavatsızlığına lanet etti. “Sana bunları...”
“Kimin yaptığı önemli mi? Oldu işte.” Baekhyun her an kaçabilme ihtimaline karşı –ki bu halde kesinlikle başarılı olamazdı- doğrularak ağrılı sırtını yatak başlığına yasladı.
“Neden Baekhyun?” Chanyeol dün gece karnına giren sancıların tekrar başladığını hissetti. Karşısındaki çocuk bütün soğukkanlılığını emiyordu.