“Burada uyuyabilir miyim?” kısa olan Chanyeol’ün boynuna saçlarını sürterek yattığı yere daha fazla yerleşti.
“Daha iyi bir bir fikrim var.” Chanyeol üzerindeki bedenin ağırlığına aldırmadan doğrulup kucağına aldı.
“Ne yapıyorsun?” Baekhyun şaşkınlıkla kıkırdayarak yatak odasına kadar olan kısa yolculuğunda diğerinin boynuna sarıldı.
“Burası daha rahat.” Kucağındakini yatağa yavaşça bırakıp yanına uzandı.
“Hayır, en rahatı burası.” Baekhyun başını yanındakinin göğsüne yerleştirip kısa parmaklarıyla anlamsız şekiller çizmeye başladı.
“Sana bir teklifim var.”
“Nedir o?” meraklı gözlerini teklif yapan kişinin üzerinde gezdirdi.
“Bundan sonra benden habersiz bir yere gitmeyeceksin ve ben de bunun karşılığında burada yatmana izin vereceğim.” Chanyeol yan dönerek diğerini kollarının arasına aldı. “Eğer uslu olursan sana böyle sarılırım da.”
“Tamam, sana haber vermeden dışarı çıkmam. Ama benden uslu durmamı bekleme. Özellikle bana böyle sarılırken.” Yüzündeki büyük gülümsemeyle onu saran bedene uzanarak dudaklarını yumuşak yanağa bastırdı.
“Ne gün ama!” Bu ani öpücüğe maruz kalan Chanyeol mutlulukla kahkaha attı.
“Işıkları kapatır mısın? Kızaran yanaklarımı görmeni istemiyorum.” Baekhyun ışıklar sönmeden başını Chanyeol’ün boynundan çekmeme kararı almıştı. Işıklar söndükten sonra da bu şekilde kalması için hiçbir engel yoktu tabii ki. Kendisi için atmasını dilediği kalbin üzerine kulağını dayayarak derinlerden gelen huzur dolu sesi dinledi. Gerçekten olabilir miydi? Bu kalp tamamen Baekhyun’a ait olabilir miydi? Yoksa orada sadece bir yabancı ya da fazlalık mıydı? Cevabını bilmediği ve duymayı korktuğu bu sorularla mücadele ederken uyuya kalmıştı bile.
--
Chanyeol kulağına dolan neşeli sesle uyanmıştı. Bu sefer evindeki hareketlilik yüzünden korkmamıştı. Biliyordu ki bu ses evine bir süredir hayat veren Baekhyun’dan geliyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi bu ses. İçine işleyen şarkı mırıltılarıyla gerinerek yatağın diğer tarafına döndü. Yastığının yanındaki yastık boş olmasına rağmen orada kısa bir süre önce mutfakta neşeyle şarkı söyleyen kişinin yattığı düşüncesi bu günü onun için eşsiz kılıyordu. Bozulan çarşaftaki şekillerin sahibi olan kişi sabahlarının güzel olmasının nedeniydi. Chanyeol’ün kalbini hiçbir şey yokken bir anda attıran kişiye aitti bu kırışık çizgiler.
Kısa bir süre önce burada Chanyeol’ün dokunmaya kıyamadığı değerli misafiri yatıyordu, hep burada kalmasını istediği misafiri... Sadece yatağına değil kalbine de taşınmasını istediği kişi, hatta çoktan davetsiz bir şekilde kalbine sızmış olan kişi...
Onu sıkıca sardığı için üzerindeki yorganı bile kıskanabilirdi. Yumuşak saçları konuk eden kabarık yastığı kıskanması ise dünyanın en kolay şeyiydi.
‘Bu yatağa sindiği gibi kokun üzerime sinebilir mi? Yoksa çoktan işledi mi koku vücudumun en ücra dokularına?’
Bu soruyu sormak için çok geç kalmıştı çünkü ruhunun en derinlikleri bile Baekhyun’la dolmaya başlamıştı. Tatlı bir zehir gibiydi Baekhyun. İlk önce küçük bir yerden vücuduna girmeye başlamıştı ama hızlıca içinde yayılmaya başlamıştı. Bütün ihtimalleri, bütün düzeni hiçe sayarcasına onunla dolu olmuştu vücudu. Yıllardır eksikliğini hissettiği şey buydu demek ki. Gülerken küçülen gözler, utançla kızaran yanaklar ve öpülmeyi bekleyen şekilli dudaklar...