“Chanyeol ben...” Uzun olan geri çekildiğinde Baekhyun bir süre hareket etmeyi kesmişti. Nerede olduğunu, kim olduğunu ve ne söylemesi gerektiğini kesinlikle bilmiyordu.
“Bir şey söylemene gerek yok. Senden, seni
zorlayacak hiçbir beklentide bulunmayacağım. Sadece yanımda olmanı istiyorum. Kesinlikle fazlalık değilsin. Fazlalık olan tek şey yanındayken hiç olmadığı kadar hızlı atan kalbim. O da bana fazlalık olmak yerine harika hissettiriyor.” Chanyeol serinlemeye başlayan hava nedeniyle soğumaya yüz tutmuş yanakları büyük avuçlarının arasına aldı. “Ait olduğun yerin benim kalbim olmasını istiyorum.” Baekhyun ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Akmaya başlayan gözyaşları yeterli cevap olabilir miydi? Chanyeol’le karşılaştıkları geceden beri belki de tek istediği buydu. Bu akşam burada bir mucize gerçekleşmişti. Hayatta hiçbir şeyi ve gidecek hiçbir yeri olmayan Baekhyun sonunda doğru yeri bulabilmişti. Bu oydu. Küçüklükten beri hayalini kurduğu kişiydi. Onu kurtaracak olan kişiydi. Tamamen sevgisini verebileceği ve karşılık bulabileceği...
“Teşekkür ederim.” Hıçkırıklarının arasından bunu zar zor söyleyip bir süredir ait olmak istediği göğse başını yaslayıp güven verici kokuyu içine çekti. “Buraya çok iyi bakacağım.” Hızla çarptığını işittiği göğse elini koyarak ona sıcaklık veren kalbi dinledi.
“Sadece yanımda ol. Başka bir şey yapmana gerek yok.” kollarındaki küçük bedeni memnuniyetle kabullenip sıkıca sarıldı. “Artık evimize gidelim mi?” Chanyeol’ün ‘evimiz’ demesi Baekhyun’un kulaklarında en sevdiği şarkı gibi yankılanırken sadece başını sallamakla yetinip sevgiyle atan göğüsten uzaklaştı. Chanyeol vakit kaybetmeden soğumaya başlayan küçük eli avcunun içine alıp kendi eliyle birlikte ceketinin cebine soktu. Baekhyun tarif edemeyeceği bir mutlulukla önceden yalnız yürüdüğü yolda hayatını adamak istediği kişiyle yürümeye başladı. “Şu aşık olduğun kişi kimdi?” Chanyeol sırıtarak Baekhyun’un bir kaç güç önce söylediği şeyi hatırlattı.
“Aşık olduğum kişi mi?” Baekhyun bilmezlikten gelerek dil çıkardı.
“Yakışıklı mı? Uzun mu? Ne iş yapıyor?”
“Imm... Bacakları çok seksi ve boxer giydiğinde poposu çok tatlı oluyor.” Kahkaha atarak uzun olanın utanmasını izlemek için yanına baktı.
“Bak şu konuda anlaşalım. Baş belası bir sevgili istemiyorum. Kibar ve düzgün konuşan birini istiyorum.”
“Bunu benimle değil sevgilinle konuş Chanyeol.” Baekhyun umursamaz bir şekilde önden ilerlemeye başladı.
“Sevgilim sensin aptal.” Chanyeol adımlarını durdurarak oldukça ciddi bir şekilde diğerinin arkasından seslendi. Baekhyun da ona uyarak durduğunda arkasının ona dönük olmasına sevindi. Yüzündeki büyük gülümsemeyi, dolmaya başlayan gözlerini görmediği için mutluydu.
“Bana hala teklifte bulunmadın aptal.” Baekhyun Chanyeol’ün kullandığı kararlı ses tonunu kullandığında büyük adımların kendine doğru yaklaştığını hissetti. Kalp atışları Chanyeol’ün adımlarıyla yarışırken bir anda kendini sıcak kollarda buldu. Chanyeol küçük olana arkadan sarılıp çenesini alçak omuza yerleştirdi.
“Bu tarz şeyleri söylemek benim için çok zor Baekhyun. Sadece bir defa söyleyeceğim ve beni iyi dinle tamam mı? Yüzüne bakarak bile söyleyebileceğimi sanmıyorum çünkü.” Baekhyun’un ellerini cesaret verircesine karnındaki ellere götürdü. “Parkta karşılaştığımız gün senin her şeye rağmen enerjik, mutlu ama aynı zamanda oldukça kırılgan ve hassas biri olduğunu gördüm. Benden para isterken söylediğin şeyler... Kalbindeki yaraları biraz da olsa görmemi sağladı. Yol boyunca düşündüğüm tek şey yaşadığın şeyleri hak etmeyecek kadar kusursuz biri olmandı. Çok küçük, çok savunmasız ve çok masumdun... Yolun hiç bitmemesini istemiştim. Evinin oldukça uzakta olmasını ya da sonsuz bir yola açılmasını istemiştim. Merkezde gördüğümde ise tamamen çaresizdin. Sana destek olmak istemiştim. Bir şeyler için oldukça çabalıyordun ki hayata tutunmana hayran kalmıştım. Yemeğini yiyişin bile ruh halini yansıtıyordu. Tadını çıkarmaya çalışıyordun her lokmanın. Ruhundaki savaştan geriye kalanlar sakin hareketlerine yansımıştı. Beni aradığında, başının dertte olduğunu anlamamla evine nasıl geldiğimi hatırlamıyorum bile. O gece birlikte güzelce gittiğimiz yol bana kabus gibi gelmişti bu sefer. Yatağın kenarında savunmasız küçük bir çocuk gibi kalışın... Tanrım... Çok kötü biriyim belki ama o an senden gerçekten etkilendim. Sana sarıldığımda, kokun başımı döndürdü, küçücüktün... Kollarımda olabildiğince küçülmüştün ve sana sahip olmanın, sana sarılmanın ne kadar iyi hissettireceğini düşünmüştüm. Üzerindeki kıyafetler, akan makyajın bile kalbimi hiç olmadığı kadar hızlandırmıştı.