İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR...
Yine o fundalıktaydı. Yine o genç ve masum hallerindeydi. Üzerindeki pembe renkli ipek elbisesine baktı. Tıpkı bir hanımefendi gibiydi. Göğüs kısmında beyaz renkli bir kurdelesi vardı. Willow, bu elbiseyi hatırlıyordu. Çok sevdiği elbisesiydi. Evlendikten dört ay sonra satmak zorunda kaldığında çok üzülmüştü.
Genç kız etrafına bakındı bu sefer yalnızdı. Ağaçlar sakince rüzgârla salınıyordu. Hemen ortasında bulunduğu ufak daire gibi çimenlik alanda bir bank vardı. Genç kız sükûnetle banka oturdu. Böylesine sakin bir ortamı uzun zamandır göremiyordu.
"Willow"
Bir el omzuna dokundu. Genç kız başını çevirdi ve erkeğe doğru gülümsedi. "Seni bekliyordum" dedi neşeyle. "Söz verdiğin gibi beni de denize götürecek misin? Seninle beraber kalmak istiyorum"
Erkeğin dudakları ufak bir gülümsemeyle kıvrıldı ama gülümsemesi gözlerine ulaşmadı. Hayır, o güzel gözleri uzakta bir noktaya dalmıştı. "Bu senin için iyi olmaz" dedi. "Sen güzel ve naif bir kadınsın. Senin gibi bir asilzade benim gittiğim yerlere gelemez"
Willow, kalbinin sancıdığını hissetti. Gözleri yanmaya başlamıştı ancak genç kız gözyaşlarını geri itti. "Ama söz vermiştin" diye itiraz etti. "Beni de yanında götürecektin. Bir daha hiç ayrılmayacaktık"
Erkek omzunu sıktı. "Willow" dedi ancak genç kadın onun ilini itip ayağa kalktı. Sanki öfkesi fundalığı etkilemiş gibi ağaçlar öfkeyle sallanmaya başladılar. "Sen yalancısın!" diye haykırdı genç kız. "Bana yalan söyledin."
Tam o anda başka bir el genç kadının karnını sardı. Willow, korkuyla başını kaldırdı. Tanımadığı bir adamdı. Uzun boylu güçlü bir erkekti. Esmer tenli, simsiyah gözleri olan çok yakışıklı bir adamdı. Bir kolunu Willow'un karnına sarmış onu kendine bastırıyordu. Diğer elinde bir kılıç tutuyordu. Erkeğin dudaklarında alaycı bir gülümseme vardı. "O bunu yapamaz" dedi kadına ancak gözleri hala erkekteydi. "Ama ben seni götürebilirim. İstediğin maceraları sana yaşatabilirim"
Genç kız bu yabancının kim olduğunu bilmiyordu. Ancak onu tutuşundaki sahiplenmeden hoşlanmıştı. Kendini tamamen ona yasladı. "Beni götür" diye fısıldadı. "Beni denize götür"
Jhon, dişlerini sıktı. "Onunla gitme Willow" dedi. "O tehlikeli bir adam. Seni öldürür"
Erkeğin eli karnında sıkılaştı. Sanki Willow gitmek istese de bırakmayacak gibiydi. "Onu dinleme, Will" dedi sakince. "İstediğin her türlü macerayı sana yaşatabilirim."
Will...
Genç kızın yanakları pembeleşti. Gözlerini bu yabancıdan alamıyordu. Will, bir erkek adıydı ancak çok yakınlarmış gibi söylemişti adını. Will... Willow, bu kısaltmayı sevmişti. Güçlü ve canlı hissettirmişti kendini.
Erkek sanki onun seçimini anlamış gibiydi. Dudaklarındaki alaycı gülümseme büyüdü. Gözleri tekrar Jhon'un üzerine dikildi. Adam zayıf ve süklüm püklüm duruyordu şimdi. "Sana her şeyini elinden alacağımı söylemiştim" dedi erkek zaferle. "Şimdi o da benim. Geriye sadece hayatın kalıyor"
Willow, daha ne olduğunu anlayamadan arkasındaki erkek onu bıraktı. Bir an sonra Jhon, dizlerinin üzerinde duruyordu ve yabancı hemen önünde ayakta duruyordu. Adam, bir şeyler söyledi. Willow, ileri atıldı ama yetişemedi. Yabancının kılıcı Jhon'un gırtlağını delip geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORSAN
FantasyBen her zaman mücadele etmeye hazırım. Çünkü benim adım Willow Helois O'Cannor. Ben bir canavarın karısı ve bir meleğin annesiyim. Daha da önemlisi ben bir kadınım!