İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...
Geminin hasarını tamir etmek için bir adaya yanaştılar. Issız bir adaydı burası. Tayfa ellerinde malzemelerle gemiden aşağı indiler. Kırılan yelkenin yerine yenisini koymak gerekiyordu. Willow, eline aldığı kovayla ağaçlık alana doğru ilerledi.
Çok uzun zamandır karaya ayak basmamışlardı. Çok uzun zamandır güverteden dışarı adım atmamışlardı. Willow, ayaklarının altındaki toprağı hissederek rahatladı. Bu hissi seviyordu. Karanın değerini anlamasını sağlayan bu hissi...
Eline aldığı bıçakla bir çam ağacına doğru yürüdü ve bıçağı sertçe ağaca sapladı. Ağacın reçinesini tutkal olarak kullanacaklardı. Genç kadın zorlukla bıçağını geri çekti ve kovayı ağacın altına tuttu. Bu gövdeden bu kovayı dolduracak kadar reçine çıkmazdı.
Genç kadın ağaçların arasında gezinmeye devam etti. Balta seslerinin geldiğini duyabiliyordu. Başını çevirdiğinde Alexander'ın yelkenlerinin ucunu ve makaraları da görebiliyordu. Tabi ana yelkene asılı olan Ryan'ı da. Ne yazık ki kaptanla yaptığı her türlü münakaşadan eli boş çıkmıştı. Ryan bir gün daha orada asılı kalacaktı.
Uzun zamandan beri kendini ilk defa huzurlu hissediyordu. Burada gereğinden daha uzun süre kalmak isterdi. Ancak kaptanın buna izin vereceğini sanmıyordu. Gerçi Kaptan O'Cannor son zamanlarda çok iyi bir ruh halinde görünüyordu. O dev ahtapotla karşılaşmalarından sonra neşesine diyecek yoktu.
Will, başını iki yana salladı. Şuanda onun hakkında düşünmek istemiyordu. İki gün önce aralarında yaşananlardan sonra Micah'ın ona olan ilgisinin söndüğünü düşünmüştü ancak öyle olmadığı açıktı. Will, onun gözlerindeki alevi ara ara görebiliyordu. Gerçi şuana kadar onu odasına çağırmamıştı ya da Harry'e emredip onu odasına kilitlettirmemişti. Bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilemiyordu.
Jhon ile ilgili rüyaları yeterince canını sıkıyordu. Her gece hiç değişmeden o fundalıkta onunlaydı. Sonrasında hep aynı son. Kaptan O'Cannor, Jhon'u öldürecekken Will engellemeye çalışıyor ama yetişemiyordu. Rüyalarında değişen tek şey Micah'ın ortaya çıkışıydı ya da Jhon'un onları bulması.
Bir ölüyle bir canlının arasında kalmak berbat bir şeydi. Genç kadın başka bir ağaca sapladı bıçağını. O ahtapotun saldırısından sonra Will bir şey fark etmişti. Kaptan Desari ve Kaptan Micah'ın mizaçları neredeyse aynıydı. İkisi de tehlikenin karşısında saçma bir sükûnete sahipti ve daha da önemlisi ikisinin de acımasız ve kanlı bir espri anlayışları vardı.
Will birine karşı sadakatini diğerine karşıda onurunu kaybetmişti. Ancak o ikisi karşı karşıya gelirlerse bir seçim yapabileceğini sanmıyordu. Desari onun hayatını kurtarmış, ona tayfasında yer vermiş ve yapabileceklerini fark etmesini sağlamıştı. Micah ise...
Micah her şeyin başladığı yerdi. Will, gözlerini kapadı. En başında onun gemisine gizlice binmeseydi neler olacağını merak ediyordu doğrusu. Belki de evinde oturacak ve önündeki bir hafta nasıl para kazanacağını hesaplayacaktı. Her hâlükârda kabul ediyordu ki bu hayatı eskisinden çok daha iyiydi.
Micah, onun bedenine sahipti. Açıkçası Will, geceleri yatağına yattığında onunla geçirdiği geceyi düşünmeden edemiyordu. Genç kadın bedeninin onun yanına gitme isteğiyle nasıl çırpındığının farkındaydı ancak gururu buna izin vermiyordu. Kaptan Micah O'Cannor'a karşı gereğinden fazla şey kaybetmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORSAN
FantasyBen her zaman mücadele etmeye hazırım. Çünkü benim adım Willow Helois O'Cannor. Ben bir canavarın karısı ve bir meleğin annesiyim. Daha da önemlisi ben bir kadınım!