Yılmaz Koleji

1.5K 50 21
                                    

   "Bence hayır."

   "Neden?" diye sordu. Gözleri hâlâ aynı yoğunlukla bakıyordu.

   "Saçmalama Ömer! Allah aşkına sen ablamın nişanlısısın!" Öfkeyle yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Tekrar kapıyı yumruklayıp bağırmaya başladım. "Kimse yok mu?! İçeride kilitli kaldık! Biri şu kapıyı açsın artık!"

   "Arzu sen misin?" Görkem!

   "Evet Görkem, kilitli kaldık. Kapıyı açar mısın?"

   "Tamam, kapının arkasından çekilin." Kesin kapıyı kıracak kas yığını.

   "Tamam." diyerek birkaç adım geri gittim. Ömer de o sırada yanıma gelmişti. Yüzüne bakamıyordum.

   Görkem tekme atarak kapıyı kırmıştı. Kapı büyük bir gürültüyle yere düşerken görüş alanıma giren sarı kıvırcık saçlar, hafif çıkmış sarı sakallarıyla yunan tanrılarını aratmayan yakışıklılıktaki adam girdi. Görkemi ilk geldiği günden beri sevmişimdir. Onu bir abi gibi görüyorum. Beni hep korur, bana hep yardımcı olur. O benim kahramanım gibi bir şey ve Açelya'yı canından çok sevmesi de benden ona extra point kazandırıyor. Keşke Açelya'nın hırsı her şeyin önüne geçmese. Görkem'e nasıl aşık olduğunu görüyordum ama buna rağmen Ömer'le nişanlanmıştı. Görkem psikopatın tekiydi ama Açelya için buna katlanmak zorunda kaldığını biliyordum. Hem Enes öğrense buna asla izin vermez ve Görkem'i kovardı.

   Görkem yeşil gözleriyle bir bana bir Ömer'e bakıyordu. Ömer'i gördüğünde tüm hücrelerinin öfkeyle dolduğunu görebiliyordum.

   "Teşekkürler kas yığını, ilk kez bir işe yaradın." diyerek omzuna yavaşça vurup yanından geçtim. Hızlı adımlarla bahçeye çıktığımda herkes neredeyse yemeklerini bitirmek üzereydi. Ömer'in de arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Babam soran gözlerle bana bakıyordu. Üstelik tek babam değil herkes bize bakıyordu. "Baba Ömer, Açelya'yı arıyormuş. Çatı katındaki kapısı bozuk olan odaya girmiş. Ben de sesleri duyunca yardım çağırmak için Görkem'i aradım. Size haber vermek istemedim böyle küçük bir şey için."

   Ömer'in babası olduğunu düşündüğüm elinde oksijen maskesi tutan bir adam, babamın konuşmasına fırsat vermeden "Tabi kızım sorun değil, yerinize geçin." deyince tebessüm ederek yerime geçtim. Ömer de yanıma oturdu ve eliyle ağzını örterek sadece benim duyabileceğim bir sesle "Çok sağol. Sayende insanlar ne kadar salak olduğumu düşünecek." dedi. Elimdeki çatalı yemeğimdeki ete saplayarak "Öylesin zaten." dedim. Başını çevirerek bana baktı. Gerçekten benim kısa boyuma zıtlıkla o bana göre baya uzun görünüyordu. Ben de ona baktığımda abartılı bir şekilde gözlerini devirdi. Neyseki kimse bir şey farketmemişti. Ortam tuhaf bir şekilde sessizdi. Yengeç burcuydum ve sezgilerim çok kuvvetliydi. Öyleki Gülçiçek Hanımın öksürmesiyle tezim kanıtlanmıştı. Gülçiçek Hanım direk bana bakıyordu. "Babanı ikna etmek çok zor oldu canım ama en sonunda başarabildim." İnce sesine rağmen gür bir kahkaha atan Gülçiçek Hanım  sözlerine devam etti. "Pazartesi günü Yılmaz Koleji'nde eğitimine devam edeceksin. Hem sen hem biz kazançlı çıkacağız. Notlarının epey yüksek olduğunu duydum. Ayrıca Yılmaz Koleji, Bursa'nın en iyi okuludur ve sen bu yıl üniversite sınavlarına gireceksin. Ne dersin?"

   Şok içinde anneme baktım. Başını evet anlamında aşağı yukarı sallıyordu. Yüzümde sahte bir tebessümle "Harika derim." Bir saniye pazartesi mi dedi bu kadın? E bugün cuma. Oha ama okul değiştirmek bu kadar kolay mı? Babamın tüm ortaklarının çocukları o okuldaydı ve hepsi lise sondaydı. Hepsi anlaşmış gibi aynı yılda mı doğurmuş mk?

   Yılmaz ailesini uğurladıktan sonra kendimi odama attım. Şu Ömerin abisi Egemen ne kadar kasıntı bir tipti öyle yaa. Yüzünde aynı Açelya'da bulunan o ruhsuz ifade var. İfadesiz bakışlarla kumral, uzun saçları tuhaf bir uyum içindeydi. 25 yaşındaydı ama koca bir şirketi yönetiyordu. Bu tip güçlü insanlara hep saygı duymuşumdur. Bu hayatta öğrendiğim bir şey daha varsa her zaman güçlü olmalısın, ne yaşarsan yaşa dimdik durmalısın. Biliyorum Demi'ye bağladım ama kadın haklı gençler dağılın.

KARMAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin