Multimedya = Arzu :))
Bölüm Şarkısı = Yalın - Meleklerin Sözü Var
Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Sadece ağlıyordum ve arada yan gözle direksiyonu koparacakmış gibi kavrayan Kaan'a bakıyordum. Yüzü öyle sert ve öfkeli görünüyordu ki titrememek için kendimi zor tutmuştum.
Uzun bir süre öksürmüştüm. Biraz olsun kendime geldiğimde öksürmem geçtiği için Allah'a şükrettim. Nefes alamamak berbat bir şeydi. Bu şekilde boğularak ölmek en beter ölümmüş diye duymuştum ve buna az önce ben de tanık olmuştum.
"İyi misin?" diye soran Kaan'ın sesiyle ona döndüm. Korkunç yüz ifadesi biraz yumuşamış gibiydi.
"Evet, daha iyiyim."
Bana bakıp "Seni seveceğini düşündüğüm bir yere götüreceğim." dediğinde heyecanlanmıştım.
"Sıcacık olsun, açık hava olmasın. Hava buz gibi ve benim montum yok. Bu sefer iki buçuk liram bile yok." dedim heyecanla. Yine apar topar okuldan çıkmıştık.
Gürültülü bir kahakaha attığında bu sesi özlediğimi düşündüm ve sırf bu sesi duymak için onu her fırsatta güldürmek istedim.
"Merak etme, sıcacık." dedi ve yola bakan gözlerini bana çevirdi. Gülümsedim. O da gülümsememe karşılık gülümsedi. Onu tanımasaydım bu tavırlarıyla pamuk gibi bir kalbinin olduğunu düşünebilirdim.
Bu düşünceyle başımı iki yana sallayarak pencereden dışarı baktım. Kaan'ın pamuk gibi bir kalbi olduğunu düşünemiyordum. İmkansız geliyordu. Kutudan çıkan tarantulalardan sonra kalbimde onarılamayacak bir delik açmıştı. Kimse onaramazdı. O kadar çok korkmuştum ki... Başıma gelen en kötü şeydi. İlk kez kendimi çaresiz hissetmiştim. Kapana kısılmış ve en büyük korkunuzla karşı karşıya kalırsınız ya, işte ben bu duyguyu fiziksel olarak yaşamıştım. Ve en kolay yolu seçip bayılmıştım.
Hâlâ hatırladıkça titriyordum ve boğazım düğümleniyordu. Gözlerim doluyor ve Kaan'a duyduğum öfkem kabarıyordu.
Önüme geçerek silahtan çıkan kurşunun hedefi olmuştu. Vurulmuştu ve çok korkmuştum. İlk kez biri yanımda vurulmuştu. Benim yüzümden öleceğini düşünmüştüm. Çok korkmuştum. Katilden farkım yoktu gözümde. Ve ona hissettiğim öfkem buhar olup uçmuştu sanki.
Ama yine de tarantulaları gördüğümde yaşadığım hisler böyle ara ara aklıma geliyor ve içimi titretiyordu.
Kapımın açılmasıyla kaşlarımı çatarak kollarımı vücuduma sardım. Dışarısı buz gibiydi ve arabaya bindiğimizde Kaan ısıtıcıları son ayar açtığı için ısınmış vücuduma çarpan soğuk hava itici geliyordu. Başımı kaldırıp kapımı açan Kaan'a baktım.
"Geldik mi?"
"Hayır, market alışverişi yapacağız."
"Ne?" diye sordum boş bulunarak.
"Sen bir şeyi ilk sefer söylendiğinde anlamıyor musun?" dedi bıkkınlıkla.
"Hayır, ben kıt beyinliğim. Beynim basmıyor." dedim gözlerimi devirerek.
"Hadi, çok konuşma. Bir şeyler almamız gerek."
"Neden ki? Nereye gidiyoruz." dedim merakla. Ona güvenemezdim.
"Herkesten uzak bir yere. Bu yüzden yanımıza bir şeyler almalıyız. Uzun zamandır oraya gitmiyordum, ihtiyacımız olacak."
"Nereye?" diye sorarak direttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
Chick-Lit14 yaşındayken bir araba kazası geçirerek tüm bildiklerinin yalan olduğunu öğrenen Arzu şimdi 17 yaşındaydı. Evlatlık olduğunu öğrendiğinde ailesinin ondan yavaş yavaş uzaklaştığını görmüştü. Ya da kendisi mi onlardan uzaktı? Kendinden bir yaş büyük...