Multimedya - Görkem
Aynada boynuma bakıyordum. Boynumda bir morluk vardı ama üzerine parmağımla bastırdığımda acımıyordu. Dün Selim boğazımı sıktığı için oluşmuş olmalıydı.
Boynuma bakmaya devam ederken odama hayvanca dalınmasıyla yerimde sıçradım. Görkem ve yakışıklı suratı gelmişlerdi.
"Baskına gitmiyorsun yakışıklı, bir hanımefendinin odasına giriyorsun." dediğimde suratıma birkaç saniye bakıp kahkaha attı.
Gülerek "Az önce kendine 'hanımefendi' dedin, biliyorsun değil mi?" dediğinde gözlerimi devirdim. Görkem ayağının önündeki kıyafet yığınına tekme savurarak "Hem bir hanımefendinin odası bu kadar dağınık olmaz." dedi.
"Of her neyse Görkem. Neden odama bodozlama daldığını söyleyecek misin? Önemli bir şey falan yok değil mi?" diye sordum. Açıkçası endişelenmiştim.
"Okula geç kaldığını söylemek için geldim. Yine uyuyakaldın zannettim bücür."
"Tamam ben hazırım, çıkalım." dedim her zamanki gibi bana seslendiği lakaba aldırmayarak. Bunlar gerçeklerdi sonuçta. Ben bücürdüm, o da yakışıklıydı. Yemyeşil gözleri ve sarı kıvırcık saçlarıyla fazla karizmatikti. Açelya'ya bu konuda da oldukça imreniyordum.
Okula 200'le gidip beş dakikada varmıştık. Üstelik daha dersin başlamasına 10 dakika vardı. Görkem harikaydı ya.
Hızla Görkem'in yanağından öpüp arabadan indim. Arkamdan "Dersleri iyi dinle bücür!" diye bağırmasını duyup baş parmağımı yukarı kaldırarak onay verdim. Sınava daha çok vardı ama daha çok çalışmam gerekiyordu. Şu part-time iş tüm vaktimi alıyordu.
Derin bir iç çekerek sınıfa girdim. Sınıf bomboştu ve Kaan'ın olduğunu tahmin ettiğim siyah büyük sırt çantası onun tarafında duruyordu.
Şu an sıkışmış olduğum için Kaan'ı düşünmeye fırsat bulamadan sınıftan çıkıp lavaboya gittiim. Kabinlerden birine girdiğimde iki dakika sonra birkaç kızın gürültülü kahkahalarını duydum.
"Arka bahçedeki kavga neydi öyle ya? Kaan'ın yüzünü ilk kez bu halde görüyorum."
"Sırayla birbirlerine vuruyorlar kızım. Önce Ömer Kaan'a vuruyor, sonra da Kaan Ömer'e. Onların stili bu herhalde." diyen ince sesli kızın söyledikleri karşısında ne olduğunu anlamaya çalışarak kulak kesildim.
"Neden kavga ediyorlar acaba?" diyen diğer kıza içimden beşlik çaktım. Hadi cevapla cırtlak sesli.
"Yine bir şeyi paylaşamıyorlardır. Sonuçta biri okulun başı, diğeri okulun sahibi."
"Kesin işin içinde Arzu Soydan var. Çünkü duyduğuma göre Ömer dün Arzu'yu öpmüş."
"Oha! Yemin et! İnanmıyorum kızım! Bomba haber bu!"
"Haberin yok muydu? Tüm okul bunu konuşuyor."
"Vay be! Kız sürtük çıktı desene." diyen cırtlak, gözlerimin dolmasına neden oldu.
"Valla 'Baldız baldan tatlıdır.' diye bir söz var." dedi diğeri.
Cırtlak sesli "Saçmalama! Bir Açelya'ya bak, bir Arzu'ya." dediğinde göz yaşlarım tekrar yüzümden akmaya başladı.
Allah'ım tüm okul biliyordu!
Parlak fayansta yankılanan topuk sesleri kesildiğinde kendimi kabinden zor attım. Klostrofobim yoktu ama bu küçük alanda nefes alamıyormuş gibi hissetmiştim. Lavaboda ellerimi yıkarken hâlâ nefes alamadığımı farkettim. Sorun dar alan değil, içimde büyüyen ve nefes almamı engelleyen suçtu. Boka battığımı hissediyordum. Benim hatamdı. Benim pişmanlığımdı. Vücudumu kaplayan titreme ile kendimi toparlamaya çalıştım. Hayır. Kriz geçirmeyeceğim. Kızlar arka bahçede kavga ettiklerini söylemişti değil mi? Hâlâ sürüyor mudur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞA
Chick-Lit14 yaşındayken bir araba kazası geçirerek tüm bildiklerinin yalan olduğunu öğrenen Arzu şimdi 17 yaşındaydı. Evlatlık olduğunu öğrendiğinde ailesinin ondan yavaş yavaş uzaklaştığını görmüştü. Ya da kendisi mi onlardan uzaktı? Kendinden bir yaş büyük...