Humeyra...
Yaklaşık bir kaç dakikadır bunun ne kadar güzel olduğunu düşünen ben en sonunda bunun yanlış olduğunu ve Fatih'e güvenmemek gerektiğini fark ettim.Ve sinirlice kalktım. İçeri gidip banyoyu aradım. O sırada Fatih'in ayak sesleri geliyordu. İçeri girdim ve kapıyı kilitledim. O an ona o kadar sinirliydim ki..
Kapının önüne geldi. Açmaya çalıştı. Bense klozet kapağının üzerinde oturuyordum.
-Humeyra kapıyı aç! dedi tok ve sinirli bir sesle.
- Humeyra aç şu kapıyı yoksa gerçekten kırarım.
- Senden nefret ediyorum!!!
-Bak kapıyı aç !! Sinirlendirme beni !!
Fatih sustu. Sonra birden kapı yere düştü. Olayın şokuyla ayağa kalktım aniden.
- Fatih napıyorsun!?
- Asıl sen napıyorsun!? Abarttığının farkında mısın?? Bir tane öpücüktü sadece. !
O kadar sinirlendim ki.. Bağırmaya başladım.
-Bir tane ha? Ya sen ne kadar rahatsın böyle??? Ya sen evlencek misin benimle böyle rahatsın? Bu normal bir şey değil anlasana! diye bağırdım.
Fatih durdu. Derin bir nefes aldı. Ben o kadar sinirliydim ki..
-Evet! Evet seninle evleneceğim. Benim başka bir çıkışım yok! Seninde olmasın diye öptüm seni! İste ya da isteme ben seninle evleneceğim.
O kadar şaşırmıştım ki. Başımı önüme eğdim. Ağlamaya başladım. Yine kapağın üzerine oturdum. O ise kollarını başının arkasında birleştirmişti.
Fatih'in beni sevebilme ihtimali bana göre yok gibiydi. Ama asıl sorunda buydu işte. Bende onu çok seviyordum ama. Ama Fatih'i ailemle nasıl tanıştırabilirdim?
O annemin evlenmemi istediği herkesten çok ama çok farklıydı.
Toplumun lanet kurallarına lanet olsun.Düşüncelerine, isteklerine, kalıplarına ve anlayışlarına lanet olsun.
Ailem Fatih'i kabul etmez, üzerine bana böyle bir çocukla görüştüğüm ve O'nu tanıştırmaya getirdiğim için yıllarca laf söylerlerdi. Haklıkardı da.. Yer yarılsa da içine girsem.
Sesli sesli ve hıçkırarak ağlıyordum. Fatih geldi ve yanımda dizlerinin üzerine çöktü.Ellerimi yüzümden çekti ve elleri arasına aldı.
- Neden ağlıyorsun?dedi.
- Ben.. ben seninle evlenmek istiyorum. dedim
- O zaman sorun ne?? dedi
-Hadi yüzünü yıka.Gel içeri sonra konuşalım.dedi
Başımı salladım ve içeri gitti. Ellerimi bir süre lavabonun üzerinde tuttum. Yüzümü yıkadım..
Derin derin nefes aldım ve üzerimi, başörtümü düzelttim.Ve içeri doğru yürümeye başladım. Yine cehennemden yer beğeniyordum kendime..
Fatih koltukta oturmuştu ve ellerini saçlarının arasında gezdiriyordu.
Yeniden derin nefes alıp Fatih'e doğru yürüdüm. Başını kaldırıp bana baktı.
Yanına oturdum.
- İyi misin? dedi.
Onaylarca salladım başımı.
- Anlatacak mısın? dedi nefesini verirken.
Nasıl anlatayım Fatih. Nasıl?Nasıl açıklayım. Kendime bile anlatamıyorken.
Fatih'in gözlerine korkuyla ve hüzünle baktım.
- Fatih ben. Ben seninle evlenemem. dedim.
Fatih fazla sinirlendi aniden. Genelde ondan böyle net tepkiler almazdım. Kim bilir neler düşündü.
- Neden?dedi buz gibi sesle..
- Çünkü.Çünkü Fatih.. Ben.. Ben seni çok seviyorum ama.. Ailemle seni tanıştıramam.. Sen ve onlar çok farklısınız.. dedim.
Fatih nedense gülümsedi..
- Sen ve benim ailemde çok farklısınız.. dedi.
Şaşırdım. Aslında haklıydı..
- Nasıl yani? dedim.
- Çünkü benim ailem yok. Onlar kendi hayatlarının içinde biyolojik olarak ailem o kadar. dedi
Dürüst ve netçe söyledi.
-Ya senin ailen? dedi.
- Benim ailemde pek fazla dindardır. Bense muhafazakar ailenin hayırsız evladıyım işte. dedim
Düşüncelerimi sesi böldü.
- Benim ailem önemli değil. Onlar resmi bir şey. Sen bunun için mi bu kadar ağladın?? dedi.
- Anlamıyorsun Fatih. Yani sen namaz bile kılmıyorsun. Ailem buna hiçbir şekilde hoşgörü göstermez. dedim
- Değişmeye çalışırım. dedi.
Hayır, istemiyordum. Ben O'nu bu haliyle seviyordum. Değişsin istemiyordum.
- Ben değişmeni istemiyorum. Sadece olması gerektiği gibi ol.
Düşünüyordu.
- Hayatında hiç namaz kıldın mı? dedim.
- Hayır, hiç.dedi
- Hiç düşünmedin mi ölmeyi? dedim.
- Düşündüm. Ama ben ruhu kaybolmuş bir insanım.. Önce ruhumu bulmak gerekiyordu.
Daha önce kimse O'na güvenmemişti. Bunu fark ettim. O yüzden ısrarla bana "Bana güven" diyordu. Ne yaşamış olabilirdi ki ?
- Ruhun bulmamıza gerek yok. dedim. Ben senin ruhun olabilirim.
Baktı bana. Güldü.
Bana bu öğretilmişti.. Yaratıcı öğretmişti. İnsanları sorgulamadan ne olursa olsun, ne yapmış olurlarsa olsun onlara şans vermeyi..
Baktım ona. Gözlerimin içi bile gülüyordu.
- Çünkü Fatih. O.. Bana böyle öğretti. Bize sorgulamamayı öğretti.
Cevap vermedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/21955412-288-k892658.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI
ChickLitGece ne kadar karanlıksa o kadar çok acı vardı. Yalnız değildik hiç. Hep biz ve acıydı. Uzun bir süre önce göğsünün kafesinde idam ettiği vicdanı,hayaletiyle buradaydı. Çok faraziydik haliyle.. Gölgeler boş kalplerde yaşıyordu. Bazı kalplerde başka...