Anne ve babasının yatak odasının kapısına geldi. Kapı hafif aralıktı, elini kapıya değdirdiğinde kapı hafifçe açılmıştı. Başı yere eğik bir şekilde öylece olduğu yerde kaldı, bir müddet içeriye girmeye cesaret edemedi. Sonunda cesaretini toplayarak küçük bir adım attı içeriye. Başı hala yere eğik, mahcup ve utangaç bir şekilde odaya girerken sadece kendisinin yaşıyor olmasından suçluluk hissetti.Hafifçe başını kaldırdı. Etrafa bakınırken tarlada çalışmaktan nasır tutmuş elleri titriyordu. Katliam bu odaya uğramamıştı. Herşey yerli yerinde duruyor sanki bu sabah düzenlenmiş hissi veriyordu. Birazdan annesi odaya girecek "Beni mi arıyorsun yavrum?" diyecek gibi hissediyordu. Annesinin gelmesini beklercesine başını kapıya çevirerek bir süre umutsuzca bekledi.
Ağır akan zaman ona çektiği acıların camda gördüğü yansıması kadar sahici olduğunu hatırlatmıştı bir kez daha. Anne ve babasının yatağının başına kadar küçük adımlarla yürüdü. Yatağın üzerine oturmak istese de yüreği buna izin vermedi. Sanki hatıralarını yok edecekmiş gibi hissetti ve dizlerinin üzerine çöktü. Eliyle onların yatağını okşarken gözlerinden süzülen elmas taneleri yatağa savruluyordu.
Ani bir hareketle ayağa kalktı, gözlerini sildi ve duvarda asılı olan babasının kılıcına yöneldi. Duvarda asılı olan kılıcı, bir kadının ellerini tutar gibi narince tutarak duvarın kalbinden söküp aldı.
Kahve rengi kınını bir süre inceledikten sonra, kabzasından tutarak kılıcı çıkarttı. Sağ elinde tuttuğu kılıcın ağırlığını kılıcı yukarı aşağı kaldırıp indirerek tarttıktan sonra sol elinin parmakları ile kılıcı incelemeye başladı. Siyah kabzalı oval çelik bir kılıçtı.
Üzerinde eski bir dilde yazılar vardı. Yazıları okumaya çalışsa dahi bunu başaramadı. Kılıcı deri kahverengi kınına koyarak hızlı adımlarla odadan çıkarak ahıra gitti.
Ahıra geldiğinde toprağın rengini koyulaştıran kan izleri hala duruyordu. İçeriye girmeye cesaret edemedi. Aralık olan kapıdan dahi bakmadan kapının bir kaç metre uzağında olan babasının tamir işlerini yaptığı masasına yöneldi. Masanın üzerinde dağınık bir şekilde duran alet edevatların arasından orağını bilelediği bilek taşını aldı ve arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı.
Evin dış kapısının eşiğine oturdu. Babasının kılıcını kınından çıkartarak iki bacağının arasından yere doğru uzattı. Yanında getirdiği bilek taşı ile kılıcı bilelemeye başladı. Çok geçmeden derin düşüncelere dalmıştı. Gece karşılaştığı canavar aklından çıkmıyordu bir türlü. Ne zaman gözlerini kapatsa iri kehribar sarısı gözlerle burun buruna geliyordu. Aklının derin sularında o kadar dalmıştı ki akşam olduğunu fark edemedi. Esen rüzgar ve ağaçların sesleri ile birden kendine geldi.
Temir ailesinin mezarı başında uyuya kalmıştı. Onu alıp evin salonundaki üzeri kanla kaplanmış mindere yatırdı. Pencerenin kenarına oturup dışarıyı izlemeye başladı. Kendini boşlukta hissediyor, bundan sonra ne yapacağını bilemez bir halde düşünüyordu.
Köyde doğmuş ve hiç köyden dışarı çıkmamıştı. Babası süt satmak için pazara gittiğinde bile onu götürmüyor, köyden çıkmasına izin vermiyordu. Babasının onu kısıtlaması onun gitme isteğini hep daha fazla arttırmış onu maceracı, hayalperest bir genç yapmıştı. Derin düşüncelerle uyuyakaldı, zira neredeyse iki gündür uyumamıştı. Başı yavaşça ahşap pencerenin çerçevesine düştü.
Sapsarı gözlerle karşı karşıya kaldı. Bir anda derin bir dehşetle elini kılıcına attı. "Bars! uyan! uyan! sabah oldu." diyerek omzundan çekiştiriyordu Temir. Kabus gördüğünü anlamadan önce çoktan bir eli kılıca diğer eli Temir'in boğazına gitmişti bile. Nefessiz kalan Temir "Öhühü öhühü." Bir an duraksadı, göz göze kaldılar. Öksüren çocuğun boğazından yavaşça elini indirdi. Biraz soluklanan küçük çocuk: "Kâbus gördün değilmi? Tüm gece gözlerimin önünden gitmedi. Kocaman pençeler ve büyük sarı gözler. Dehşet verici." Bars cevap bile vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)
FantasíaBilinen tarihlerin çok daha öncesinde, bizler için bir efsane olan kurt adamlar ve insan oğlunun savaşı. Şimdiye kadar duyduğunuz efsaneleri unutun, sizleri bambaşka bir öykünün içerisinde dudak ısırtan sürprizlerle bir fantastik maceraya davet ediy...