Uzunca bir sürenin ardından kendilerini bir nehir kenarında buldular; engebeli arazilerin arasından kendine küçük bir yol oluşturmuş yeşilimsi rengi ve eğimli araziden dolayı azgın akan nehir görenleri kendine hayran bırakıyordu. Güzel olduğu kadar korunmasız olan nehir buradan geçecek insanları gafil avlamak için ideal olsa da karşıya geçebilmek için bu riski göze almak zorunda kaldılar. Yazgan yaralıydı canı yanıyordu, uzun yolculuk atları yormuş ve yolculuk boyunca su içmemişlerdi.
Bars, atın üzerinde etrafa bir müddet göz attıktan sonra: "Burada dinlenelim ve yemek yiyelim" dedi. Yemek lafını duyan Temir, hemen attan inip kızağı attan ayırdı. Bars, küçük kızı yere indirdi, küçük kızın gözleri yol boyunca babasının üzerindeydi, hemen babasına koşturdu. Temir mataraya su doldurduktan sonra kızakta yatan adama verip atları su içmeleri için dereye götürdü.
Bars bu sırada nehir kenarında başı yerde dolanıyordu. Yazgan'ın söylediği şeyler bir türlü aklından çıkmıyordu. Adamın dedikleri saçmalık mı yoksa gerçekten doğru mu bilemedi. Temir ve Yazgan uzaktan Bars'ı izlerken Temir, Bars'a seslenmeye yeltendi, ağzında biriktirdiği kelimelere eliyle Yazgan geçit vermedi.
Ne olduğunu anlamayan Temir, şaşkın bakışlarını Yazgan'a yöneltti. Yazgan: "Bırakalım da küçük adam, Bars kendiyle biraz baş başa kalsın."
Suyun insanı sakinleştiren sesini at kişnemeleri böldü, herkes pür dikkat kesildi. Bars kılıcını çıkartarak grubun yanına koşmaya başladı. Küçük kız korkudan babasının kucağında büzülüp saklanıyordu.
Çalıların arasından çıkan Kurt adam üzerlerine doğru koşarken, Bars yanlarındaki ağaca tırmandı. Yüreklerindeki korku ile Bars'ın korkup saklandığını düşünürken, Temir: "Ne yapıyorsun?" dedi. Hemen arkasından Yazgan: "Dostum ben sakatım savaşamam hadi in oradan."
Bars, ses çıkartmadan ağacın üzerinde öylece beklerken, Kurt adam hızla üzerlerine koşuyordu. İyice panikleyen Yazgan korkudan büzülüp küçücük kalmış kızına sarılarak, titrek bir sesle: "Hani arkadaşın üç Kurt adam öldürmüştü bugün?" dedi. Korkulu gözlerle Kurt adamı izleyen Temir kısık bir sesle, "Evet öldürdü!" diyerek savunmaya geçti.
Orağı belinden çıkartan Temir, onu var gücüyle sımsıkı tutuyordu. Kurt adam artık bir kaç adım mesafede idi, üzerlerine sıçradı. Temir gözlerini kapatıp orağı havaya kaldırdı, elindeki orağı sağa sola gözleri kapalı bir şekilde sallıyordu. Bars ağaçtan Kurt adamın üzerine atladı, Bars'ın varlığından bihaber olan Kurt adam gafil avlanmıştı, yukarıdan aşağıya boynunu kesti ve ayaklarının üzerinde yere düştü. Kurt adamın başı gövdesinden ayrılarak Temir'in ayaklarının yanına yuvarlandı.
Yazgan: "Dostum bizi bıraktığını düşünmüştüm!" dedi. Yazgan'ın sesiyle kendine gelen Temir gözlerini açtığında Kurt adamın başını gördü. Bars'a gözlerini çevirerek: "Bir an için ben bile bizi bıraktığını düşündüm" dedi. Temir'in sözleri Bars'ı sinirlendirmeye yetmişti, Temir'in gözlerine hiddetli bir şekilde baktı. Bu bakışlar Temir'e bir gerçeği öğretmişti, ne olursa olsun artık Bars onun yaşayan tek ailesiydi. Bu gerçekle söylediği şeylere eseflenen Temir başını aşağıya indirip gözlerini kıstı.
Utanç ve Kurt adam saldırısının gerginliği zambak kokusu gibi etrafa yayılırken, Bars: "Yeterince dinlendik artık yola çıkalım, hava kararmadan geceleyecek yer bulmamız lazım!" dedi. Temir, kızağı ata bağlarken, Bars küçük kızı kucağına alarak ata bindi.
Hava kararmak üzereyken bir köye girdiler. Manzara her zamanki gibiydi, ıssız anılarla dolu, sessiz çığlığın hüküm sürdüğü köydeki duruma alışmış olsalar gerek kimse ağzını açmadı. İnsan ya da canlı bir varlık aramak yerine en korunaklı evi seçmeye çalışıyorlar öte yandan da yiyecek arıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)
FantasyBilinen tarihlerin çok daha öncesinde, bizler için bir efsane olan kurt adamlar ve insan oğlunun savaşı. Şimdiye kadar duyduğunuz efsaneleri unutun, sizleri bambaşka bir öykünün içerisinde dudak ısırtan sürprizlerle bir fantastik maceraya davet ediy...