Hikayemde yetişkin uyarısı var lütfen bunu göz önünde bulundurarak okuyun yaşı küçük olduğunu düşündüğüm kişileri olabildiğince uzak tutacağım iyi okumalaarr
Update: Hikayedeki karakterlerin üslubundan veya davranışlarından rahatsız olanların en sondaki uyarı yazımı okumasını rica ediyorum. Okuduğunuz her şeyin kurgudan ibaret olduğunu unutmayın. Keyifli okumalar :)
"Şunlara bak."
Yoongi'nin sesi ile başımı telefondan kaldırıp gösterdiği yere baktığımda ikinci sınıftan birkaç kızın tam karşımıza oturduğunu gördüm. Sürtükler, amaçları kesinlikle sürtüklük etmekti. Yoongi'ye kısa bir bakış atıp tekrar önüme döndüm. Kucağındaki bilgisayardan şarkı düzenlemesi yapıyordu, bense geçen akşam sahne aldığım mekanda tanıştığım fıstıkla mesajlaşıyordum. Şansım varsa bu akşam buluşurduk ve, bilirsiniz işte.
"Yine kimi düşürdün ağına?" Hoseok gürültülü bir şekilde yanıma oturduğu an sarsılmadan edemedim. Ağzındaki lolipopu evirip çeviriyor, kızıl saçlarını karıştırıp duruyordu. Bir eli ise omzumdaydı ve lanet olsun ki bundan nefret ediyordum.
"İndir şu elini, Hobi." Kısa bir kahkaha attıktan sonra lolipopu eline alıp dili ile boydan boya yalamaya başladı. Bunu yaparken de karşıdaki kızlara bakıyordu. Tanrım, onlar ne kadar sürtükse bu herif de o kadar piçti.
"O şekerin nesi var öyle?" Yoongi çatık kaşları ile nihayet bilgisayarı kapatıp bize döndüğünde ben de bakışlarımı lolipopa çevirdim. Biraz garip olduğu doğruydu. Hoseok etrafı kontrol edip bize biraz daha yaklaştı ve fısıldadı.
"Birazcık toz serpiştirdim üzerine, enfes bir şey oldu."
"Sen cidden kafayı yemişsin." Öğle arasının bittiğini gösteren zil ile birlikte oturduğumuz kamelyadan kalkıp binaya ilerlemeye başladık. Hoseok tam bir gerizekalıydı, derslerin bitmesine daha çok vardı ve bu sikik herif kafayı bulmaya niyetliydi.
O kendi sınıfına giderken ben dolabımdan defterimi almak için Yoongi'den ayrıldım. Ders edebiyattı ve kadın feci bir şekilde defterlere takıntılıydı. Bu okulun tamamı takıntılı bir sersem gibi davranıyordu zaten ama ne yazık ki okul değiştirmek için geç kalmıştım. Hem ben istesem Yoongi istemezdi ve o yoksa ben hiç yoktum.
Yoongi benim kuzenimdi ve Daegu'dan taşınmak isteyişimiz bizi Busan'ın yatılı liselerinden birine getirmişti. Düşününce, liseyi başka bir şehirde okumak baya çılgın gözüküyordu bizim için ve bunun için ne kadar heyecanlı olduğumuzu bugün bile unutamıyordum. Fakat işler, en azından benim açımdan, hayal ettiğim gibi olmamıştı. Klasik bir lise hayatından başka bir şeye sahip değildik.
Bir müzik grubumuz vardı, o ayrı.
Hoseok gitar çalardı, ben bateri döverdim ve Yoongi de grubun beyni olarak gereken tüm düzenlemeleri, kayıtları yapardı. Seokjin ise solist olarak eşlik ediyordu. Aslında geçen yıl, Hoseok'un kız arkadaşı da bizimleydi ve itiraf etmeliyim ki kızın sesi inanılmazdı. Fakat ikisi ayrıldı, kız okul değiştirdi ve bahtsız bakirler olarak devam ediyorduk yolumuza. (Kesinlikle bakir değiliz.) Eh, eğlenceli sayılırdı.
Kafamdaki tüm o düşünceler geçen yıl bitmişti zaten. Çılgın partiler falan olmazdı, içip içip bir kenarda sızmazdık. Yani, arada olurdu ama her zaman yapmazdık. Müzik yapan dört ergendik işte. Ve bazen de Namjoon'un aile içerikleri ile donatılmış mekanında çıkıp cebimizi biraz para ile doldururduk.
Oldukça sıradan bir hayata sahip olan biriyim, bu kadar.
Tabi tüm bu sıradanlıklar bu seneye kadardı. Okulun ikinci dönemine yeni girmiştik ve henüz çömezlikten çıkmamış bir baş belasına sahiptim. Neredeyse okulun ilk gününden beri peşimi bırakmıyordu. Soyunma odalarında çantalarımız karıştığından beri bana işkence etmeye and içmiş gibiydi, zavallı.
Tam şu an da olan buydu, dolabımı açtığım gibi yüzüme sıçrayan mavi mürekkep kesinlikle Jeon Jungkook'un işiydi. Onu bir gün gerçekten öldüreceğim diye korkuyordum.
Koridordaki aptallar halime güldüğünde bunun onlar için ölüm fermanından başka bir şey olduğunu bilmiyorlardı tabi. Yine de sakinliğimi korudum, yani en azından dolabın kapağı hala sağlamdı ve defterimi de almıştım. Ama dolabın içine koyulan koca kağıttaki yazı ve buruşuk çizilmiş bir penisin üzerinde yazan adım zaten var olan sinirlerimi daha da üst seviyeye çıkarıyordu.
"Kim Sokuşuk Taehyung! Bak, seni çizdim ahaha. Mavi sana yakışır diye düşündüm ve rica ederim bebeğim. Yarın başka bir sürprizim daha var, beni bekle baterist!!!
(Tabi ki biliyorsun ama ben yine de söyleyeyim, harikulade Jeon Jungkook'tan.)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
auditorium
Fanfiction🎲 "Bunu fazla abartma bence, ne de olsa ikimiz de adrenalin için buradayız." Jungkook, Taehyung'a hayatı zindan etmek için ant içmiştir. Fakat tüm bunlar olurken Taehyung'un hayatındaki en büyük eksikliği gidereceğinden bihaberdir. haters to lover...