Monkey: Biliyor musun, bazen bilerek böyle aptala yatıyorsun sanıyorum ama sanırım sen gerçekten aptalsın.
Elvina: Sen kimsin de bana aptal diyebiliyorsun?
Elvina: Sen kimsin de benimle böyle konuşabileceğini sanıyorsun?
Monkey: Peki sen kimsin de insanlara zarar verebileceğini sanıyorsun?
Elvina: Sen salak mısın? Ben kimseye zarar vermedim.
Monkey: Hiç inandırıcı değil.
Elvina: Bu kadar cesaretin varsa karşıma çık.
Elvina: Çık da aptallık neymiş gör.
Elvina: Gerizekalı.
Elimdeki telefonu sinirle masaya bıraktım ve testimi çözmek için kalemimi tekrar elime aldım. Sinirlerimi bozan şu insan evladını düşünmek istemiyordum. Zaten engellesem de yine yolunu bulur yazardı. Hem ben öyle kolay sırtımı dönemezdim. Bir kere tarzım değildi.
Biraz sakinleşince bugün yapacaklarımı bitirip ayaklandım. Saat akşam sekizdi ve biz yemeğimizi yemiştik. Biraz daha ders çalışınca çay keyfi yapma sözüyle odama girmiştim ve şimdi hazırdım.
Dışarıya çıkmayı ve bir kafede annemle vakit geçirmeyi düşünüyorduk. Sürekli eve tıkılmak zor oluyordu. Annem dayımdan gelen para ve arada temizliğe gittiği evlerden eline geçenlerle ikimizi idare ediyordu. Çok zorlanmıyorduk çünkü dayım bizim hep arkamızdaydı.
Herkes babam değildi işte.
Evden çıkınca yakınlardaki bir kafeye gidip oturduk ve siparişlerimizi söyledik. Ben bir fincan çay ve waffle istemiştim, annem ise çay ve mozaik kek istemişti. Siparişlerimizi beklerken muhabbete dalmış, gülüşüyorduk.
Bir anda kafamı yana çevirince benimkilere değen bir çift gözle karşılaştım.
Umut'un mavi gözleriyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı || Texting
Short Story05*********: Seni gördüm. 05*********: Yaptığın şeyi gördüm. Elvina: Neden bahsediyorsun? 05*********: Gözlerinden bahsediyorum, Kırmızı. Gözlerinden...