3.3

458 42 31
                                    



Saat gece yarısını geçerken, ders çalışmayı yeni bitirmiş bir halde yatağımda sırtüstü uzanıyordum. Uykum vardı fakat uyuyamıyordum. İçimde bir şeyler paramparçaydı. Telefonumu elime her aldığımda aklıma gelenler kalbimi sıkıştırıyordu.

Mesaj atacak, arayacak kimsem yoktu. Arkadaşlarım vardı eskiden ama hepsi tek tek gitmişti. Yapayalnızdım.

Annemi üzmemek için susardım ona da zaten, başka çarem yoktu. Benim dertlerim onunkinin yanında neydi ki zaten? Biraz erken büyümek zorunda kalmıştık her ikimiz de.

Bugün bir şeyleri çok net anlamıştım. İnsanlar kötüydü, çok kötüydü. En iyi olduğunu sandıklarımız bile kötüydü. Kimse gerçekten sevmezdi kimseyi ve insanlar yalan söylerdi. Sevmemeleri değil, sevdiklerini söyledikleri o yalanlar acıtırdı canını.

Umut... Ona gerçekten bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Bana zarar vereceğini düşünmemiştim ve güvenmiştim az da olsa ama o da herkes gibiydi. Herkes zarar verirdi ve sen durduramazdın.

Ertesi sabah erkenden kalkarak okula gittim. Gözlerim şişmişti ve acıyorlardı. İçimden yataktan kalkmak bile gelmezken ben okula geliyor ve tüm gün deli gibi ders çalışıyordum.

Teneffüs olduğunda kantine indim. Bir kahve içsem iyi olacaktı ve biraz da karnım acıkmıştı, dünden beri hiçbir şey yememiştim. Sıraya girerek beklerken, gözüm sol tarafıma kaydığında onu gördüm ama hemen başımı çevirdim. Buraya geliyordu ve bu iyi değildi, hiç iyi değildi.

Dün olduğu kadar öfkeli değildim, aksine o kadar sakindim ki ben bile kendimi anlayamıyordum. Yanımda duraksayan bedeni hissetsem de gelen sıram sayesinde hiç o tarafa bakmayarak bir kek ve kahve istediğimi söyledim.

"Merhaba." Sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi yumdum ve siparişlerimi alarak boş masalardan birine yürüdüm. Oturduğumda yanımdaki sandalye çekildi ve ben hiçbir tepki vermeden kekin paketini açtım. Bir anda paket elimden çekilince şokla kafamı kaldırdım ve bir parçasını koparıp ağzına attığı kekime baktım hüzünle. Ben çok açtım ama.

"Artık beni dinler misin?" Dediğinde lokmasını yutmuştu. Kahvemi avuçlayacakken onu da alıp içti ve ben şokla gözlerimi büyüttüm. "Deli misin sen ya!" Sonunda bir tepki vermiş olmamla güldü. "Evet."

Elindekileri bırakıp bana döndü ve bir elini başıma koyarak yüzüme eğildi. Ben şokla kalakalırken o sadece gözlerime bakarak birkaç saniye bekledi. Bakışlarımı kaçırmaya kalktığımda gözlerim dudaklarını gördü ve ben tekrar gözlerimi gözlerine çıkardım. Hafifçe gülümsedi. Ondan etkilendiğim için dudaklarına bakmadığımı anlamıştı.

"Amacım seni kırmak ya da seninle oynamak falan değildi. Ben sadece yaptığın şeylerin yanlış olduğunu söylemek istemiştim, senden hoşlanıyordum evet ve bunu sana söylemeye niyetim yoktu çünkü cesaret edemedim. Öyle bir duvar örmüştün ki nasıl aşarım bilemedim ama şimdi biliyorum ve biliyorum ki o duvarı yıkamasam da öteki tarafındayım. Yani sen ne yaparsan yap ben içerideyim artık, kaçamazsın."

Bir süre duraksadı ve elini yavaşça boynuma indirerek daha çok yaklaştığında son sözlerini kulağıma fısıldadı. "Benden kaçamazsın, Kırmızı."

Kırmızı || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin