2.4

500 47 0
                                    

Bir süre şaşkınca yüzüne bakarken ne diyeceğimi şaşırmış bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım.

Karnımın üstünde kelebekler mi uçuyor?

"Neden?" Anlamayarak baktığında, açıklama ihtiyacı hissederek devam ettim. "Yani neden benimle kahve içmek isteyesin?"

Sağ elini hafif kirli sakalının üzerinde gezdirip bir adım yaklaşarak gülümsedi. "Arkadaş edinmek için bir sebep mi lâzım?"

Afalladım.

"Sen benimle arkadaş olmak istiyorsun?"

Kafasını salladı. "Evet."

Sinirle güldüm. "Yine dalga geçer gülersin o salak arkadaşınla." Kafamı iki yana salladım. "Gerizekalı mıyım ben?"

"Birincisi, ben o gün sana gülmemiştim ki, olayı duyamayacak kadar uzaktaydım. Hatta öğrendiğim an Erkan ile kavga bile ettim. Gülmemin sebebini hatırlamıyorum ama emin olabilirsin ki, sana gülmedim. Yemin ederim."

Derin bir nefes alarak devam etti. "İkincisi, senin gerizekalı olman söz konusu bile olamaz. Ve son olarak da, sadece bir kahve içerek bu sert davranışlarının sebebini öğrenmek istedim, hepsi bu."

Vay canına. Bana resmen uzun uzadıya bir açıklama yapmıştı ve itiraf etmem gerekirse istediğini elde etmişti.

Şu an çok mutluydum çünkü onun kötü biri olduğuna inanamamıştım. Zaten başından beri ondan hoşlanma sebebim nazikliğiyken, o gün hayalkırıklığına uğramıştım.

Tamamen yanılmışım.

"Özür dilerim ben... Yani senin kaba biri olduğunu sanmıştım." Hafifçe gülümsedim. "Eğer kahveleri benim almama izin verirsen, teklifini kabul edebilirim." Telaşla ekledim. "Tabii teklifin hâlâ geçerliyse?"

Gülerek başını salladığında, birkaç tutam saç alnına döküldü. "Elbette."

Kahve dükkanına doğru ilerlerken ikimiz de sessizdik. Ne diyeceğimi bilmiyordum ve açıkçası konu açıp sohbet etmeyi de beceremezdim. Kendimi rezil etmek istemediğim için de susuyordum.

Kahvelerimizi alarak bir masaya geçtik ve sohbet etmeye başladık. İkimiz de gülüp duruyorduk. Açıkçası kendimi bu kadar pozitif hissetmeyeli uzun zaman olmuştu.

Umut bir ara lavaboya gittiğinde yanaklarımı kontrol ettim.

Resmen yanıyorlardı!

Bu kadar utangaç olmamalıydım. Cidden... Nefeslerim bile hızlanmıştı. Biriyle oturup konuşmayalı o kadar çok olmuştu ki, ben bile kendimi unutmuştum. Annem dışında kimse hayatımda yer edinemez olmuştu.

Telefonum titredi.

Gereksiz: Ve şimdi, gözlerin gibi yanakların da kırmızı.

Kırmızı || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin