3.5

466 45 12
                                    



Sınava girdiğim okulun kapısından çıkarken artık derin bir nefes alabildiğimi hissettim. Bitmişti. Bitmişti ve ben kurtulmuştum. Sınavımın çok güzel geçmiş olduğunu bilmek beni delicesine sevindirirken anneme doğru koşarak sarıldım ve büyük bir kahkaha attım. Uzun zamandır bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum.

"Anne çok güzel geçti, hepsini yaptım neredeyse." Annem dolu dolu gözlerini yumarken ona bir kez daha sarıldım ve devam ettim sözlerime. "Ağlama meleğim, kızın yaptı bak."

Kendimden bu kadar emin olmam beni de şaşırtıyordu ama gerçekten çok çalışmıştım ve sınavım aşırı iyi geçmişti. Kötü bir sonuç olması pek mümkün değildi.

Kafamı tutarak alnımı sertçe öptü ve bana sıkıca sarıldı. "Sen benim geleceğimsin..."

Bu lafının altında ezildiğimi hissettim. Taşıması çok güç bir kelimeydi bu. Bir insanın geleceği olmak çok büyük bir şeydi işte. Bu kadın benim hem geçmişim, hem geleceğimken üstelik.

Duygusal anların ardından eve gittiğimizde, odama çıkıp üstümü değiştirdim. Yatağımın üstünde titreyen telefonumu elime alarak aramayı neşeyle cevapladım.

"Umut sınavım harika geçti biliyor musun?" Anında verdiğim tepkiyle şaşırmış olacak ki bir an sustu.

"Çok sevindim, sesin çok iyi geliyor zaten." Gülerek söylediği sözlerin ardından ekledi. "Peki bunu beraber kutlayabilir miyiz acaba?"

Derin bir nefes aldım ve bir süre düşündüm. Neden olmasın ki? Artık sınav stresim de bitmişti. "Olabilir."

Bir süre daha konuşup buluşacağımız yeri de kararlaştırdıktan sonra hazırlanmaya başladım. Zaten dışarı çıkarım diye yazlık bir elbise giymiştim.

Biraz maskara ve nemlendirici sürdükten sonra parfümümü sıkarak odamdan çıktım. Anneme bir arkadaşımla görüşeceğimi söyleyip evden ayrıldığımda şaşırdığını hissedebiliyordum, çünkü tanıdığı bir arkadaşım yoktu.

Arada ortaokuldan kalan arkadaşlarımla görüşürdüm ama liseden veya mahalleden kimseyle takılmadığımı annem de çok iyi biliyordu.

Sahilde bir kafede görüşmek için sözleşmiştik ve ben saatinden erken çıkıp yürüyerek gidiyordum. Hava çok güzeldi ve ben de çok mutluydum. En son ne zaman böyle güler yüzlü olduğumu hatırlamıyordum bile.

Kafeye nihayet geldiğimde Umut içeri girer girmez okyanus gözlerini üzerime düşürdü. Bir an utanarak bakışlarımı kaçırdım ama onun yanına doğru yürümeye devam ettim.
Karşısındaki sandalyeyi çekip otururken selam verdim.

"Merhaba." Bir süre dümdüz suratıma baktıktan sonra boğazını temizleyip karşılık verdi. "Merhaba..."

Soğuk birer limonata söyledikten sonra sohbet etmeye başladık.

"Sınavın iyiydi demek ha?" Gülerek başımı sallarken gerçekten de çok mutluydum. Oysa ben bugün ağlardım falan sanıyordum.

Bir süre sonra konu aileye geldiğinde keyfim biraz kaçmıştı. Babamın hakkında konuşmak bile istemiyordum ve onu bunu bilmiyordu, çünkü ona kendimle ilgili özel bir şey hiç anlatmamıştım.

"Baban nasıl biri peki? Anneni görmüştüm ama babanı hiç görmedim ve sen de hiç bahsetmedin." Acıyla gülümsediğimde gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.

"Yanlış bir şey mi söyledim?" Diyerek yüzüme eğildiğinde iç çekerek uzaklaştım ve havaya baktım. Bugün onun yokluğunu derinden hissetmiştim ama kendime engel olup bunun beni üzmesine izin vermemiştim.

"Babam, ben üç yaşındayken bizi bırakıp gitti." Yüzünü buruşturup mahçup bir şekilde başını eğdi. "Özür dilerim, bilemedim."

Gülümsemeye çalışarak, "Önemi yok, alıştım zaten." diyerek konuyu kapatmaya çalıştığımda bana ayak uydurdu.

"Pasta yer misin?" Dediğinde gülümseyerek başımı sağa sola salladım. Daha sonra dakikalar onun beni neşelendirmeye çalışması ve benim de en sonunda her söylediğine gülmeye başlamamla sonuçlandığında akşam olmuştu.

"Biraz sahilde yürüyelim mi?" Dediğimde onayladı ve hesabı ödeyip kalktık. Benimkini de ödemeye kalkmıştı ama feminist damarım buna asla izin vermeyeceğinden şiddetle itiraz etmiştim.

Hava biraz serinlemişti ama üşütmüyordu da. Yaz akşamıydı işte.

Biraz yürüdükten sonra sağ elime değen sıcak parmakları hissettim. Birkaç saniye sonra elimi çekmememle parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve sıkıca tuttu elimi. Sanki hiç bırakmayacakmış, hiç terketmeyecekmiş gibi.

Ve ben ilk kez korkmadım, sanki hiç yüzüstü bırakılmamışım gibi.

Kırmızı || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin